Devrime üç dilden selam: Beraye Azadî

  • 09:02 15 Aralık 2022
  • Kültür Sanat
 
İZMİR - Sınırlara bölünse de aynı coğrafyada üç farklı dilde aynı erkek egemenliğe karşı mücadeleyi anlatan “Beraye azadî” şarkısını seslendirenler, İran’da devrime selam gönderirken “Jin jiyan azadî’ sloganının evrensel temasına da atıfta bulundu. 
 
İran rejimi tarafından Jina Emînî’nin katledilmesiyle beraber Rojhilat’ta kadınların öncülüğünde başlayıp İran geneline yayılan direniş devam ediyor. ‘Jin jiyan azadî’ felsefesiyle devam eden direnişte başta kadınlar direnirken, Türkiye’de ve dünyada ise eylemcilere destek mesajları veriliyor. İzmir’de de Ahura Ritim Topluluğu ve Praksis Müzik Topluluğu devrime desteğini İranlı müzisyen Shervin Hajipour’un yazdığı ‘Baraye Azadi’ şarkısını yeniden düzenleyerek desteğini sundu. 
 
Sınırlara bölünse de aynı coğrafyada yaşayanların dilleri olan Kürtçe, Türkçe ve Farsça olarak yeniden yorumlanan şarkı hakkında Ahura Ritim Topluluğu’ndan Zilan Hasret Yıldız ve Yasemin Belli ile konuştuk. 
 
‘Coğrafyalar, diller farklı olsa da kadınların sorunları aynı’
 
Ahura grubunun öncüsü olan İranlı Sami Hosseini vasıtasıyla İran gündemini yakından takip edebildiklerini belirten Zilan, Türkiye’deki kadınların da farklı koşullarda da olsa İran’dakinden farklı şeyler yaşamadığını kaydetti. Bu nedenle mücadeleyi sahiplenmek ve sanata yansıtmak istediklerini ifade eden Zilan, “Parçanın üç dilli olmasının da sebebi şu; Ahura zaten çok dilli müzik yapan bir grup. Genelde bu coğrafya ve yakın çevredeki halkların dillerinden halk ezgileri söylemeye, icra etmeye çalışan bir grup. Praksis de protest müzik yapan bir grup. İki grubun tarzı birleştiğinde böyle bir şey çıktı ortaya. Hem çok dilli, bu coğrafyada bulunan birçok kişinin anlayabileceği dilden, aynı zamanda o protest ya da mücadele ruhunu yaşatabilen bir şarkı çıktı. Zaten İran’da bu şarkıyı yapan Shervin Hajipour isimli bir sanatçı bestelemiş, söz yazmış. Onun ana temasını ve Farsça sözlerini kullanarak geri kalan kısımlara Kürtçe ve Türkçe sözler yazıldı, bu şekilde icra edildi ve klip çekildi” dedi. 
 
‘Kadınlar bulunduğu her alana güç getiriyor’
 
“Jin jiyan azadî” sloganının bugüne kadar süregelmiş bütün kadın mücadelelerinin ortak sözü olduğunu dile getiren Zilan, “İran’da Mahsa Emînî’nin öldürülmesinden sonra insanlar dayanıştılar ve mücadele büyüdü. Kadınlar bulunduğu her alanı daha güçlü hale getiriyor, güzelleştiriyor. Bir kadın eline kaşık aldığında çok güzel bir yemek yapabilir, eline bir enstrüman aldığında ya da bir fırça aldığında sanatı da aynı derecede güzelleştirebilir. Kadının bunları yapabilmesi için daha fazla alana ihtiyacı var, yani bize yeterli bir alan açılmadığı için istediğimiz şeyleri özgürce yapamıyoruz. Bir kadına alan açıldığı, özgürleşebildiği kadar yaratıcılığı da üreticiliği de özgürleşecektir. Dolayısıyla yaşamı da buna bağlı olarak özgürleşecektir” şeklinde konuştu.
 
‘Jin jiyan azadî’ sadece kadınları değil tüm toplumu içeriyor
 
‘Jin jiyan azadî’ sloganının yaşanmışlığın ve mücadelenin ürünü olduğunu vurgulayan Yasemin Belli ise, yeni neslin inşasında bu sloganın slogan olmaktan öteye geçtiğini söyledi. Tek cümlede derin bir anlamın özetlendiğini kaydeden Yasemin, “Kürtçe ‘jin’ ve ‘jiyan’ kelimeleri yaşamın aslında kadından doğru yola çıktığını anlatıyor. İkisinin sonuna bir özgürlük kelimesi ekleniyor. Bu üç kelime yan yana gelince doğduğumuz andan itibaren hayatta kalma mücadelesinin de özeti haline geliyor. Kadınlar toplumsal baskıya karşı daha fazla ses çıkardıkları için, daha fazla mücadele etme ihtiyacı hissettikleri için bu slogan kadından doğru yola çıkmış ama ne sadece Türkiye coğrafyasındaki halkları ilgilendiriyor ne de sadece kadınları ilgilendiriyor. Toplumun bütün kesimlerine özgürlük için mücadele etmek gerektiğini ve bunun da kadınlarla birlikte yürütülebilecek bir mücadele olabileceğinin sinyalini veriyor. Ne sadece kadınların mücadelesi ne de sadece erkeklerin mücadelesi, toplumu var eden, yarısı olan kadınların bir bütün olarak mücadele etmesi gerektiğinin anlamı üzerinden bakabiliriz bu slogana” dedi.
 
‘Mücadele yoğunlaştıkça sanat eseri daha da politikleşir’
 
İran’daki eylemlerde hem kadınların hem de erkeklerin “Jin jiyan, azadî” ve  “Zend zendegi azadî” sloganını attığına dikkat çeken Yasemin, sloganın kendi üretildiği toplumdan çıkıp bütün dünyaya yayılmasının bir örneğinin yaşandığını ifade etti. “Politik sanat mı üretilmeli yoksa sanatın kendisi mi politik olmalı” sorusunu değerlendiren Yasemin, “Var olduğumuz andan itibaren ürettiğimiz her sanat eseri aslında bir politik eserdir. Bu dönemde üretilen sanat ürünlerinin daha fazla politik olmasının sebebi de bu dönemdeki isyanın, mücadelenin daha fazla olmasıdır. Biz sanat aracılığıyla daha fazla insana ulaşma imkânını kullanarak mücadele ettiğimiz hangi alan olursa olsun sesimizi daha fazla insana bu şekilde ulaştırabiliyoruz” diye konuştu. 
 
‘Mücadeleye müzikle destek verdik’
 
Müziğin iyileştirici ve değiştirici bir etkisi olduğu gibi empati değerlerini de yüksek tuttuğunu belirten Yasemin, “Sayfalar dolusu bir metinle bunu duyurabilirdik ama karşıdakinin bu mücadeleyi hissetmesi noktasında sanatın ve özellikle müziğin bütünleştirici ve iyileştirici bir etkisi var. Biz bu şarkı sözlerinde ya da mücadele için söylenen ve hala üretilme noktasında olan bütün eserler için aynı zamanda iyileştiğimizi de söyleyebiliriz. Orada olsak biz de o mücadelenin bir parçası olacaktık ama şu an farklı bir coğrafyadayız ama oradaki duyguları algıladığımızı ve onların mücadelesine destek verdiğimizi müzik aracılığıyla da iletmiş oluyoruz. Bu onların yanında olduğumuzun güzel bir mesajı oluyor” sözlerini kullandı.