'Devlet kültürsüzlüğü dayatıyor'

  • 09:07 4 Temmuz 2022
  • Kültür Sanat
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Kürtçe sanat yasaklarını dile, kültüre yönelik şiddet olarak değerlendiren müzisyen Helin Randa, devletin, kültürsüzlüğü dayattığına işaret ederken, “Ne bu yasaklar ne keyfi uygulamalar sanatı, müziği susturabilir” dedi.
 
Serüven Kültür Sanat Derneği’nde “Birlikte Müzik Grubu” gitaristlerinden aynı zamanda Turizm, Eğlence, Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) üyesi Helin Randa anadili olan Arapçanın yanı sıra Kürtçe, Ermenice, Lazca gibi ezilen halkların dillerinde türküler söylüyor. Hem eylem ve etkinliklerde sahne alan hem de sokak müziği yaparak sanatın toplumsallaşmasına katkıda bulunan Helin, Kürtçe konser ve tiyatroların yasaklanmasını tek tipçi ulus devlet anlayışının bir sonucu olarak değerlendirdi.
 
Pandemide devlet oklarını müzisyenlere çevirdi
 
Pandemiyle birlikte müzik emekçilerinin zor şartlardan geçtiğini dile getiren Helin, aynı süreçte devletin bütün oklarını müzisyenlere yönelttiğini söyledi. Hiçbir geçerliliği olmayan yasaklarla başta müzisyenler ve tiyatro emekçileri olmak üzere sanatçıların zor durumda kaldığını belirten Helin, “Son dönemde maske yasağı kalkmasına rağmen müzik yasağının devam etmesi, devletin buraya doğrudan bir düşmanlığı olduğunu gösteriyor. Geçinmek için enstrümanlarını satan, intihara sürüklenen birçok müzik emekçisi oldu” ifadelerinde bulundu.
 
‘Sanatçıyı ‘makul sanatçı’ kalıbına sokmaya çalışıyor’
 
Helin, “makul müzisyenlerin” devletin avantajlarından yararlanabildiğini, muhalif sanatçıların ise hiçbir destekten yararlanamadığını kaydederken, “Sanat mekanlara sıkışmamalı. Devlet bir çizgi çizerek bütün sanatçıların da o çizgide ilerlemesini istiyor. Bu çizgi devleti öven bir yerde duruyor. Devlet de faşist, kapitalist, ataerkil LGBTİ+ fobik bir devlet. Toplumsal olaylara değinen sanatçıları hedef gösteriyor ve onlara bu şiddeti gösteriyor. Makul sanat anlayışı var ve ona uymayanları düşman gösteriyor” şeklinde konuştu.
 
‘Kürtçe sanat yasağı şiddettir’
 
Ulus devlet olarak Türkiye’nin başta Kürtçe olmak üzere Arapça, Ermenice gibi ezilen halkların dilleri üzerinde baskı kurduğuna dikkat çeken Helin, Mem Ararat, Aynur Doğan konserlerinin, Kürtçe oyunların yasaklanmasının tesadüf olmadığına işaret etti. Helin, “Tek tipçi devletin ‘Dil Türkçe olacak’ gibi dayatmaları var. Sadece müzik değil, birçok alanda baskıların ırkçılığını görüyoruz. Kürtçe oyunlar da yasaklandı. Sanat çok dilli olmalı, sanatın bir bayrağı, dili olmaz. Sanat kültürü korumalı ama özellikle ezilen halkların dilini, sanatını her fırsatta halka göstermesi gerekir. Dil ve kültür, halkla iç içedir ve sanattan başkası onu devam ettiremez. Bu saldırılar sadece müziğe, sanata değil halka, dile, kültürlere yapılmış şiddettir” dedi.
 
‘Devlet için müzik tüketim aracı’
 
Sanatın göreceli tanımları olsa da devletin dayattığı sanat anlayışının sanat olamayacağına değinen Helin “Devlet için müzik paraya hizmet eden tüketim aracı. Burjuva sınıfının yararlanabileceği sanatı yararlanabileceği alan olarak görüyor çoğu şeyde olduğu gibi. Sanatı da kapitalizmin aracı haline getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
 
Kültürsüzlük dayatılıyor
 
Sanatın “dayatılan” değil halkların kendi kültürünün, hafızasının dışa vurumu olduğunu belirten Helin, şunları söyledi: “Sanatın, toplumun kolektif bilincinden beslendiğini unutmamak gerekir. Devlet ise bireye sıkıştırıyor. Devlet sanatı bireyden çıkarıp topluma evirdiğinde ise tek tip sanat anlayışını, yani kültürsüzlüğü dayatıyor. Popüler kültür diye bir şey var. Aslında devlet parasal olarak yararlanacağı her şeyi sanatla harmanlayıp değersizleştiriyor. Sanatçılar bu toplumun parçasıdır ve sanat yapmaya devam edecekler. Hep diyoruz müzik susturulamaz ne bu yasaklar ne bu keyfi uygulamalar, politikalar sanatı, müziği susturabilir. Mücadelemiz de bu yönde devam edecek.”