Acıyı da direnişi de klamlarla dile getiriyor...

  • 09:10 29 Ocak 2022
  • Kültür Sanat
Rojda Aydın 
 
ŞIRNAK - “Kürt anaların derdi büyüktür ama derdi kadar yüreği de büyüktür” diyen Dengbej Fadile Ateş, duyduğu sözleri yüreğine ve aklına işlediğini dile getirerek, “Gençlerimiz tank, toplar karşısında büyük bir direniş gösteriyor. Canlarını feda ediyorlar. Bu yüzden klamlar dilimden düşmüyor” diyor. 
 
Kürtçede “deng” ses, “bêj” ise söylemek anlamına geliyor. Dengbêjlik, özellikle bölgede yaşayan Kürtler’in kültürel kodlarını barındıran, anlam dünyasını belirleyen ve kolektif belleğini kuran bir gelenektir. Bu geleneğin, tarihte Kürtler’in sosyal medyası, basını, dili, kulağı ve sözlü kültürü olduğunu ifade edebiliriz. Tarihsel olarak varlığını güçlü bir şekilde devam ettiren dengbêjlik geleneği, 20’nci yüzyılın son çeyreğinde bir dönüşüm sürecine girerken, toplumsal belleğin korunmasında, haberlerin ve hikâyelerin topluluklar arasında aktarılmasında yüzlerce yıl boyunca tüm yük dengbêjlerin omuzlarında kaldı. 
 
Dengbêjlik yükünü omuzlayan ve bugüne kadar taşıyan kadınlardan biri de Şırnak’ın Silopi ilçesinde yaşayan Fadile Ateş (65). Stranlarıyla dengbêjliğe ve şiir okumaya 6 yaşında başlayan Fadile, yaşına rağmen hala bu kültürü sürdürerek sahip çıkıyor. Toplumda ve sohbetlerde yer aldığı zaman özellikle şiirsel bir dille hitap eden Fadile, yanık ve acıklı sesi ile toplum tarafından tanınıyor.
 
38 yıl önce göç ettiler 
 
Aslen Silopi ilçesine bağlı Nerex köyünden olan Fadile, yurtsever ve koçer bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Yaz aylarında ailesiyle birlikte yüzünü yaylalara dönen Fadile, kışın da ovaya döner. Yaşam ne kadar zor gelirse gelsin, Fadile içinde taşıdığı umutla yaşamını renklendirmenin bir yolunu bulur. Henüz çocuk yaşta abisine karşı berdel olarak evlendirilen Fadile, “Bilmediğim tanımadığım bir hayata başladım” diyerek evlilikle beraber hayatının değiştiğini, çocukluğunu unuttuğunu belirtiyor. Koçerliğe evlendikten sonra da devam eden Fadile, devletin baskıları nedeniyle 38 yıl önce ailesiyle birlikte koçerliği bırakarak, Silopi’ye yerleşir. 
 
'Ev işlerinin yanında hayvanları da otlatırdım’
 
Ev işlerinin yanında birçok işle de uğraştığını söyleyen Fadile, yaşamını “Hem ev işleri hem de hayvanlarla uğraşıyorum. Sabah erkenden gün başlıyor benim için. Çocukluğumdan beri dağda, ovada, hayvanların, bitkilerin içindeydim. Bu yüzden hayvanların bakımı, ilgilenmesi bana zor gelmedi. Bildiğim bir iş oldu hep. Hayvanların tedavisini de yapıyorum. Hastalandıklarında herkes hayvanını bana getirir tedavi etmem için. Daha çok koyunlarla ilgim var. Bacakları kırıldığında, doğumlarında hep bana getirirler. Koyunlardan elde ettiğimiz sütle yoğurt, peynir yapıp satıyoruz. Zor iş ama benim için artık yaşamımın bir parçası” sözleriyle anlatıyor. 
 
'Dengbejlerle büyüdüm' 
 
Fadile, nenesi, babası, amcası ve yengesinin dengbêj olduğunu ekleyerek, dengbêjlikle onların sayesinden çocuk yaşlardayken tanıştığını aktarıyor. Fadile, çocukluğunda nenesi ve dedesinin Ermeni Soykırımı’na dair anlatımlarda bulunduğunu dile getirerek, “Bu nedenle söyledikleri parçalar hep acı, savaş ve hüzüne ilişkin olurdu. Her parçanın içinde bir hüzün hissedilirdi. Daha önce televizyon, internet yoktu. Akşamları oturur onlardan bu parçaların hikayelerini dinlerdik. Dengbejliği anlatırlardı. Bazen yaylada ya da ovadayken herkes toplanırdı ve gramafondan dengbej dinlerdik. İsa Berwari, Ayşe Şan, Meyrem Xan, Fatima İsa ve diğer dengbejlerin sesiyle büyüdüm. Babam ve büyükannem de şiirler okurlardı. Hem dengbej söylemeyi hem şiirleri onlardan öğrendim” ifadeleriyle anlatıyor dengbejlik yolculuğunu.
 
'Sözleri yüreğime ve aklıma işliyordum’
 
Dengbejliğin ve şiirlerin hayatında büyük etkiler yarattığını ifade eden Fadile, dengbej olan amcasının kendisine “Sözlerime kulak ver, yerde kalmasın. Sözlerim yüreğinde ve aklında yer tutsun” dediğini belirterek, “Neden bunları söylediğini merak ettim ve babama sordum. Babam da ‘Bu sözleri aklında tut, birer hazinedir. İlerde sana lazım olacak’  demek istediğini söyledi. Ben de sözlerine kulak veriyordum ve yüreğime, aklıma işliyordum. 6 yaşımda başlamıştım buna. Ailem de benim bu ilgimden çok hoşnut oluyorlardı. Duygulanıyorlardı” diyor. 
 
‘Kürt anaların derdi kadar yüreği de büyüktür’
 
Fadile, devamında şu sözleri kaydediyor: “Dünyadaki acılar, sevinçler, ihanetler, hüzünler, hasret ve ayrılıklar şarkılar, şiirlerle dile getirilir. İnsan duygularını, yüreğindekileri böyle döker. Kürtler de çok acılar yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Yine de tüm bunlara rağmen ayaktalar. Ben de bunları söylediğim klamlarla dile getiriyorum. Bugün en ağır yük gençlerimizin omuzunda. Gençlerimiz tank, toplar karşısında büyük bir direniş gösteriyor. Canlarını feda ediyorlar. Gözler önünde işkence ve zulüm görüyor. Ben dert ve acının annesi oldum. Bu yüzden klamlar dilimden düşmüyor. Çoğu zaman gözyaşlarıyla ağıt yakıyorum. Klamlarla içimdekileri dökmezsem yüreğimdeki acı büyüyor. Kürt anaların derdi büyüktür. Derdi kadar yüreği de büyüktür. Kürdistan’ın dört bir yanında kültürümüze sahip çıkmalıyız. Bu klamlar, dengbejlik sadece bizimle kalmamalı. Bizden sonrakiler de bu klamları duymalı, söylemeli.”