Barış Sanat Buluşmaları’nda ‘Edebiyatta eril dil’ tartışıldı

  • 20:36 15 Aralık 2021
  • Kültür Sanat
İSTANBUL- HDK, “Barış Sanat Buluşmaları” kapsamında “Edebiyatta Eril Dil” başlıklı söyleşi düzenledi. Söyleşiye katılan yazar Sema Kaygusuz, Garibe Gezer’in direnişine dikkat çekti. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sanat Komisyonu, "Barış Sanat Buluşmaları" kapsamında İstiklal Caddesi’nde bulunan Mephisto Kitapevi'nde "Edebiyatta Eril Dil" başlığı ile söyleyişi gerçekleştirdi. Düzenlenen söyleyişinin moderatörlüğünü Sanat ve Hayat dergisinin editörü Mine Şirin yaparken, yazar Sema Kaygusuz konuşmacı olarak katıldı. Söyleşiye Tevgera Jinên Azad (TJA)  aktivstitleri ve çok sayıda izleyici katıldı.
 
Açılış konuşmasını yapan Mine Şirin, söyleyişinin işleyiş şekli hakkında bilgilendirme yaptı. 
 
‘Garibe direndiği andan beri ölümüne karar verilmiş’
 
Ardından söz alan Sema, Kocaeli’de bulunan Kandıra 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde  sistematik şekilde işkence ve tecavüze uğradıktan sonra intihara sürüklenen Garibe Gezer’in direndiği andan beri ölümüne karar verilmiş bir kadın olduğunu söyledi. Sema, “Garibe, gizli bir tanığın beyanıyla ömür boyu hapis cezası almış bir tutsak. Direndiği anda cansızlaştırılmış bir kadın. İntihara sürüklenmesi açısından bir cinayet” şeklinde konuştu.  
 
‘Sözlerimizle de direniyoruz’
 
Daha sonra Sema,  sağlık sorunlarından kaynaklı cezaevinde kalamayacak durumda olan siyasetçi Aysel Tuğluk’un durumuna da dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Hafızanın kendini ifade edebilecek bir dil dünyası vardır. Hafızanı kaybedersen dilini de kaybedersin. Aysel Tuğluk’un annesinin mezardan çıkarılması, burada bir Alevi ya da Ermeni yatamaz gibi ifadelerin olması iki temel şeye saldırıları görebiliyoruz.  Birincisi dil,  dil kendini nerede gösterecek? Direnişte gösterecek. ikincisi ise beden yani dil aslında bedene dair bir örgütlenme biçimi. Biz salt bedenlerimizle direnmiyoruz sözlerimizle de direniyoruz.”
 
‘Tahakküm dilinin içinden geçiyoruz’
 
Kullanılan dilin daima eril olduğunu söyleyen Sema, “Farklı özgür ve özgün bireyler olmamız o dile katılım ya da katılmama oranında ortaya çıkıyor. Biz bir dil dünyası içindeyiz. Ve hatta her birimiz bu dili kullanırken bu tahakküm dilinin içinden geçiyoruz. Erkekliğe hepimiz düşüyoruz. Hepimiz bu erkek Egemen sistemin içinde büyüdük hepimizin kılcallarına işlemiş küçük kadın düşmanlıkları cinsiyetçilikler var. Bunu fark ettiğimiz anda bulduğumuz mecazlar devreye giriyor” şeklinde konuştu. 
 
 Söyleyişi soru cevap bölümün ardından sona erdi.