“Yüzleşme” bilinenleri yüksek sesle dile getirmeye hazırlanıyor

  • 09:02 5 Eylül 2021
  • Kültür Sanat
 
Dilan Babat
 
ANKARA - Yaşamımızın her alanında maruz kaldığımız ama kolay kolay yüzleşemediğimiz şiddeti anlatan “Yüzleşme”  isimli oyun, tiyatro severlerle buluşmaya hazırlanıyor.  Oyunda yer alan kadınlar, “Yüzleşme” oyununda bilinmeyenleri değil, bilinen her gün yüz yüze geldiğimizi şiddeti yüksek sesle dile getirecek. 
 
“Kadınlar yüzyıllarca, erkek figürünü normal boyutunun iki katı gösterecek büyülü bir yansıtma gücüne sahip aynalar gibi hizmet ettiler” diyor Virginia Wolf…  Zehra İpşiroğlu tarafından kaleme alınan ve 2016 yılında Duygu Asena Ödülü alan “Haneye Tecavüz” adlı belgesel roman’dan uyarlanan “Yüzleşme” oyunu  7 Eylül’de Cer Modern açık hava tiyatrosunda tiyatro severlerle buluşmayı bekliyor.  
 
Özlem, Sibel ve Serra’nın hayatına yolculuk 
 
Toplumsal cinsiyet rollerinin daha fazla gün yüzüne çıktığı bu dönemlerde “Yüzleşme” oyunu Özlem, Sibel ve Serra’nın hayatlarına yolculuk yapıyor.  Akademisyen, hemşire ve öğrenci olan üç kadın çok yönlü şiddetle yüzleşmeye başlarken, doğduğumuz andan itibaren bizlere biçilen rolleri fark etmediğimiz ataerkil söylemlerin tüm hayatımıza yansımasına dikkat çekiyor.  “Benden, senden, bizden”  bir parça bulabileceğimiz oyunda, kadınların bir erkek yüzünden kapıldıkları ‘umutsuzluk’ duygusunun, şiddetle yüzleşmeye başlamalarıyla yerini ‘umuda’ bıraktığını da hissettiriyor. Oyunun içerisinde dans performansıyla yer alan Dilaray Umay Koyuncu ise, kadınların kalıplarını kırma mücadelesini de anlatıyor. 
 
Yönetmen koltuğunda Onur Gazdağ ve Deniz Şengenç’in bulunduğu “Yüzleşme” oyununda yer alan Aylin Saraç, Başak Vural ve Arzum Gökçe ile oyun hakkında konuştuk.  
 
‘Bu tarz projeler kadınların seslerini duyurmasına öncülük ediyor’
 
Yıllardır oyunculuk yapan ve Tiyatro 1112 Garaj tiyatrosunun kurucusu ve yönetmeni olan Aylin Saraç,  pandemi sürecinde “Yüzleşme” oyununun metninin kendisine geldiğini belirtti. Bu tarz projelerin kadınların seslerini duyurmasına da öncülük ettiğini söyleyen Aylin, “İnsanların hikayelerine ne kadar ses verebilirsem o kadar kendimi iyi, yararlı ve işe yarar hissettiğimi düşünüyorum. Onun için de bu projede olmayı çok istedim. İyi ki de olmuşum” dedi. 
 
‘Dışarıdaki şiddeti görmemiz çok  daha kolay’
 
“Yüzleşme” oyununda çok beklenilen sınıfın dışındaki kadınların hayatlarına dikkat çekildiğini dile getiren Aylin, aynı zamanda kendi ayakları üzerinde duran kadınların buna rağmen bir şekilde şiddetin göbeğinde bulunduğunu ve şiddeti çok sonradan fark ettiklerini belirtti. Aylin, “Dışardaki şiddeti görmemiz hepimiz için çok kolay bir şey. Ama kendimiz yaşadığımızda ‘gerçekten yaşıyor muyum? Bu benim başıma mı geldi?’ duygusunu yaşadığımız çok gerçek hikayeler. Bir gün hepimiz bunun mağduru haline gelebiliriz.  Buradaki hikayeler daha böyle çok orta üstü diyebileceğimiz sınıfa ait kadınların. Mesleği var, kendi parasını kazanıyor, kendi hayatları var ve bunun ortasına düşmüş. Erkeklerle yaşadıkları o an, neyle karşılaştıklarını çok samimi bir biçimde sizinle paylaşıyor” sözlerini kullandı. 
 
‘Herkesin kendini bulabileceği bir oyun’
 
Oyunda kadınların şiddetle nasıl baş edebileceğinin yollarının da gösterildiğine işaret eden Aylin, şöyle devam etti: “Şimdi bende ne değişti? Ben neyi değiştireceğim? Neyi dönüştüreceğim? Ne olacak?  Ne yapmam lazım? ... Bundan sonrası da bir yolculuk aslında. Hikayeyi paylaşma kısmı belki diğerinin de ses vermesi, diğerinin de kendini anlatabildiği bir yolculuk.  Hikayede, kişi şiddetin farkında bile değilse, bu oyunla birlikte  ‘aynı ben benim gibi’ cümlelerinin geçeceği bir oyun.“ 
 
Aylin, 7 Eylül’de prömiyer gösteriminin yapılacağının bilgisini de paylaşarak, herkesi oyuna davet etti. 
 
‘Deneyimler çok gerçek’
 
“Yüzleşme” oyununda Serra’yı oynayan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası ilişkiler öğrencisi Arzum Gökçe, 7 yıldır aralıksız tiyatro  oyunculuğu yaptığını belirtti. Tiyatroyu kendisi için bir “nefes alma” durağı olarak gördüğünü kaydeden Arzum, oyunu şu cümlelerle anlattı: “Metinde Arzum kendinden çok şey buldu. Oyun o kadar gerçek ki, o kadar ben, arkadaşlarım o kadar çevremdeki kadınlar ki. Deneyimler çok gerçek. Bizlere yapılanlar doğru değil, özellikle Ortadoğu’daki kadınlara yapılanlar doğru değil. Hepimiz farkındayız, hepimiz yaşıyoruz. Bunu aşacak olan da bizleriz, beraber aşacağız ve hiçbirimiz yalnız değiliz aslında.” 
 
‘Oyunda ataerkillikle de yüzleşiyoruz’
 
Kadınların verdiği mücadele sonucu kendi topluluklarını yarattıklarına ve artık susmadığına dikkat çeken Arzum, kadınların artık değiştirme ve dönüştürme gücünü fark ettiklerini dile getirdi. Arzum, “Ne kadar kendimizi  aşsak da, deneyimlerimiz ne kadar fazla olsa da bir yerlerde hepimizin içinde o ataerkil var ve gitmiyor. Ama kendimizle yüzleştiğimiz an o ataerkilliği de yok etme mücadelesini vermeye başlıyoruz. Önemli olan şey, önce kendimize karşı dürüst olmak. Kendimize karşı dürüst olduğumuz zaman değişim başlayacak ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” şeklinde konuştu.  
 
‘Oyunda tüm kadınları görüyoruz’
 
Oyunda hemşire Sibel’e hayat veren, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi oyunculuk mezunu olan Başak Vural ise, “Yüzleşme” oyununu pandemi sürecinde online çalışmaya başladıklarını ifade etti. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğini söyleyen Başak, “Ne yazık ki hepimiz bunun aşamalarını farklı farklı  olsa da  yaşıyoruz. Çok bilinmeyen bir şeyi anlatmayacağız  bilinen bir şeyleri yüksek sesle söyleyeceğiz.  Oyunda tüm kadınları görüyoruz. Yaşadığımız onca şeye rağmen bir şeyler değişiyor ve bizler de bu değişim evresinin her alanında mücadele ediyoruz. Bu oyunda, kadınlar artık  hikayelerini anlatsınlar, hiç susmasınlar istiyoruz. Ben yalnız değilim, kimse yalnız değil ve hepimiz bir bütünüz” ifadelerinde bulundu.