Dünya Sanat Günü'nde sanatçılar: Geçinemiyoruz

  • 09:01 15 Nisan 2021
  • Kültür Sanat
İSTANBUL - 15 Nisan Dünya Sanat Günü dolayısıyla yaşadıklarını paylaşan sanatçılar pandemiyle beraber zor zamanlar geçirdiklerini ifade ediyor. Sanatçılar, “Sistemin içerisinde boğulan sanatçılarız aslında biz. Nedeni de şöyle; iki sınıf sanat icra edenler var, biri sisteme hizmet eden, diğeri de sisteme hizmet etmeyen” diyor. 
 
Tüm dünyada etkisini gösteren ve Türkiye’de de giderek ağırlaşan koronavirüs (Covid-19) salgını, ekonomik krizin derinleşmesinde rol oynamaya devam ediyor. Krizden etkilenen kesimlerden biri de sanatçılar. 15 Nisan Dünya Sanat Günü kapsamında sanatçıların sanatlarını ne kadar icra edebildikleri, karşı karşıya kaldıkları zorluklar ve pandemi sürecinden nasıl etkilendiklerine ilişkin müzisyen Ayam Ayfer Aslan, oyuncu Sevinç Erbulak ve ressam Berivan Doğan'dan değerlendirmeler aldık.
 
Müzisyen Ayam Ayfer Aslan, 13 yaşından bu yana bağlama çalıyor. Pandemiden önce bağlama eğitmenliği yaparak geçimini sağlayan Ayam, kurslarında 100’e yakın öğrencisinin olduğunu ve salgın sürecinde online derslerin ise yeterli gelmediğini belirtiyor. Ayam, çalışmalarının durma noktasına gelmesiyle dersleri sonlandırmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor. "Şimdi kursu işletmiyorum ve hiçbir iş yapamıyorum. Konserler yapılmıyor, etkinliklere de çıkamıyoruz, şu anda evde oturuyoruz" diyen Ayam şöyle devam ediyor: "Biz müzisyenler çok büyük paralar kazanmıyoruz, sistemin içerisinde boğulan sanatçılarız aslında biz. Nedeni de şöyle; iki sınıf sanat icra edenler var, biri sisteme hizmet eden, diğeri de sisteme hizmet etmeyen. Sisteme hizmet edenler biraz daha yüksek ücretler kazanıyor, yüz bin liralarla konserlere gidiyorlar, bizler üç yüz, beş yüz lirayla etkinliklere gidiyoruz."
 
'Geçinemiyoruz'
 
Kira ödemeleri ve yeme içme sorumlulukları için asgari düzeyde bir gelirlerinin olması gerektiğini söyleyen Ayam, "Bizler devlet destekli sigortalanan, çalışmadığı zaman ücreti karşılanan müzisyenler değiliz" diyor. Ayam, anayasada böyle bir hakkın olmadığını belirterek yalnızca müzisyenler için değil ülkede böyle bir hakkın olmadığı, çalışmayan insanlara devlet destekli bir yardım da sağlanmaması ve bir destek alamamaları sebebiyle geçinemediklerini, kiralarını ödeyemediklerini ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını ekliyor. 
 
Kültürel olarak bu çalışmaları sürdürmek istediğini kaydeden Ayam, bunun nedenini ise şu sözlerle anlatıyor: "Ciddi birikimlerimiz yok, nedeni de şu; biz kapımızı alternatif kültür sanat unsurlarına yöneltmiş durumdayız, bu yüzden geçim kaynağımız yok.” Ayam, son 10 yıllık süreçte yalnızca sanatçıların değil bütün aydınlar, yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, doktorlar ve sanat kimliğiyle yaşayan insanların da nasibini aldığını ifade ediyor. 
 
Sanatı özgürce icra edilemiyor
 
"Bu kaosun içerisinde herkesin tedirgin olduğu, artık 'ben şunu yapsam ya da söylesem benim de başıma bir şey gelir mi' kaygısı güden bir toplum olduk. İnsanlar sosyal medyada hesaplarını dahi dondurdu, böyle bir kaygı ve korku içerisinde sanatı özgürce icra etmek mümkün değil, bizler de bundan çok ciddi nasibimizi aldık" diyen Ayam, etnik sınıflara yönelik saldırıların her zaman var olduğunu fakat bu süreçte çok daha acımasızca hissettirildiğini söylüyor.
 
Hamlet'e Kürtçe yasağı
 
Sadece Kürt kimliğine değil, bütün etnik ve azınlık olarak mücadele eden kimliklere karşı bir saldırının söz konusu olduğunu dile getiren Ayam, böyle bir sürecin içerisinde sanat icra etmenin mümkün olmadığına değiniyor. Ayam şunları belirtiyor: “Geçenlerde Hamlet’in Kürtçe oynanmasına karşı bir engel söz konusu olmuştu. İnsanlar Hamlet’in tiyatrosunu her dilde oynarken Kürtçe oynanmasına engel olunmuştu. En basit bu örnek üzerinden dahi baskının hangi derecede olduğunu çok rahat ifade edebiliriz."
 
'Hiçbir gelir kaynağımız yok'
 
"Bu süreçte en üzücü olan şey müzisyen kimliği taşıyan birkaç insanın intihar etmesiydi ve bu çok acı bir şeydi" diyen Ayam, kendisinin de sağlık sorunları olduğunu belirterek bu örnekleri bütün dünyanın çok net gördüğünü ve buradan yola çıkılarak, yaşam mücadelesi verenlerin hangi boyutta olduğunun biraz olsun anlaşılabileceğini kaydediyor. Müzisyenlerin hiçbir gelir kaynaklarının olmadığını paylaşan Ayam, ailelerinden ve yakın çevrelerinden destek alabilirlerse bir şeyler yapabildiklerini belirtiyor, aksi takdirde kendi halleriyle baş başa kaldıklarını söylüyor.
 
'Pandemi öldürücü nokta oldu'
 
Bu durumun sanatlarına yansıdığını ve sanatlarını icra etmekte zorlandıklarını belirterek, pandemi sürecine ilişkin ise Ayam şöyle diyor: "Sanat toplumun değerlerini icra etmektir, insana değer verilmeyen bir toplumda siz hangi değeri icra edeceksiniz, o da biraz sanatçı kimliğinizi zedeliyor. Her anlamda çok kötü bir süreç, pandemi zaten bunun öldürücü noktası oldu. Bütün alanlara belirli kurallar ve işten çıkarılmama zorunluluğu getirilirken bazı çalışma sahalarında sanatçılarla ilgili tek bir cümle bile yazılmadı.
 
'Asgari ücret iki bin lirayken bir sanatçıya bin lira ücret verilmesi çok komik'
 
"Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) kayıtlı sanatçılara şöyle bir öneri getirilmişti; Yunus Emre Vakfı’nın üç ay boyunca ödediği bin liralık bir ödenek vardı, çok komik bir rakam ve sadece üç bin lira bazında bir ödenek vardı, bunu da zaten birçok sanatçı tepki olarak reddetti, istemedi. Çünkü asgari ücret iki bin lirayken bir sanatçıya bin lira ücret verilmesi çok komik bir rakamdı ve sadece üç ay ile sınırlıydı, oysa biz bir yılı aşkın bir süredir pandemi sürecini yaşıyoruz."
 
Toplumsal değerleri koruma çağrısı
 
Tüm zorluklara rağmen sanatlarını icra etmeye çalışan insanların var olduğunu ifade eden Ayam, "Bu süreçte popülist kültürden uzak kalmaları ve toplumsal değerlere önem veren sanatçıları desteklemeleri birazcık da olsa kendi gelecekleri için, çocuklarını asimile olmadan, kendi kültürlerini doğru öğrenebilmeleri için bu değerli kaynak olan insanları önemsemelerini ve kadın sanatçılara önem vermelerini istiyorum” diye belirtiyor.  Ayam, özelikle Kürt toplumunda kadın icracılar ve enstrümanistlerin yetersiz bir sayıda olduğunu vurgulayarak, herkese bu yöndeki kadın sanatçıları desteklemeleri çağrısında bulunuyor.
 
'Bir kadının enstrüman çalması toplumun yargıladığı bir durumdu'
 
Kendi enstrümanlarını çok zor koşullarda geliştirdiğini söyleyen Ayam son olarak şunları ekliyor: "Bir kadının enstrüman çalması ve sanat icra etmek için bir yerlere gitmesi toplumun yargıladığı bir durumdu. Yeterince asimile olmuş bu sistemin içerisinde daha da bitmemek için bu noktalara dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Sadece cinsiyet olarak vurgulamak istemiyorum, kadın eksenli değil de genel olarak konuşursak bu hassasiyeti gösteren sanatçıları desteklemeleri gerekiyor, aksi takdirde kendileri için büyük bir zarar inşa etmiş olacaklar."
 
Yasaklar oyunları da vurdu
 
"Sanatımı pandemiden önce ve pandemiden sonra icra etmek üzere ikiye ayırıyorum" diyen  sahne uygulaması eğitmenliği ve yaklaşık 30 senedir Şehir Tiyatrosu oyuncusu olan Sevinç Erbulak ise pandemi nedeniyle sahne üzerindeki hayatının kesintiye uğradığını ve sahneye ilk çıkacağı gecenin hayalini kurduğunu ifade ediyor.
 
"Geçtiğimiz yılın mart ayına kadar soluksuz bir şekilde dramatik, modern eserlerde özellikle müzikallerde çok güzel roller oynadım ve çok güzel ekiplerle, yönetmenlerle çalıştım" diyen Sevinç, mart ayında mesleğinin kesintiye uğradığını, 2020’nin ekim ayında yeni bir oyun çıkarabildiklerini fakat yasakların başlamasıyla onu da beş gece oynayabildiklerini dile getiriyor. Sevinç, en kısa zamanda ait olduğu yere çıkmayı beklediğini ifade ederek yazarlığın da hayatındaki ikinci meslek olduğunu paylaşıyor: "İki kitabım var, biri bir deneme ve yaşam öyküsü olan ‘Gözünü Kırpma Düşerim’, ikinci kitabım da ‘Artık Aranmayanlar Gezegeni’ adlı bir roman. Yazmaya devam ediyorum, pandemi oynamayı engelliyor ama yazmayı engellemiyor ama sahne üzerindeki hayatım kesintiye uğradı."
 
21 senedir sahne uygulaması eğitmenliği yapıyor
 
Bugüne dek mesleğini icra ederken herhangi bir kesintiye uğramadığını söyleyen Sevinç, okul zamanından beridir çalıştığını ve özgürce işini yapabildiğini aktarıyor. Sevinç, okulunu bitirdikten sonra ilk üç sene asistanlık, 21 senedir de sahne uygulaması eğitmenliği yaptığını belirterek şunları dile getiriyor: "Bugüne kadar hayatıma karışan kimse olmadı, yolumdan geçen meslektaşlarım konusunda çok şanslı bir oyuncu oldum ve bir kesintiye uğramadığım gibi birebir hepsinden ayrı ayrı ilhamlar alarak ve öğrenerek umarım onlara da bir şeyler katarak oyunlar oynadım. Özel tiyatrolarda da çalıştım konuk oyuncu olarak, şehir tiyatrosundaki asıl görevimi aksatmadım, özel tiyatro tecrübelerim de oldu ve bu bana aynı zamanda ülkeyi ve dünyayı gezme şansı da yakalattı çünkü mesleğimin böyle de bir alameti farikası var, kendi başıma gideceğimi hiç düşünmeyeceğim yerlere gittim, farklı kültürlerden farklı insanlarla tanışma ve onlara sanatımı tanıtma şansı da buldum."
 
'Bir tiyatro sahnesinde bile olamayacak kadar fantastik bir suçlamaydı'
 
"15 Temmuz darbe girişiminden sonra şehir tiyatrolarından uzaklaştırılmış altı oyuncudan biri oldum, çok ağır bir şeyle suçlandık, hiç çekinmedik ve korkmadık bu suçlamadan çünkü bir tiyatro sahnesinde bile olamayacak kadar fantastik bir suçlamaydı" diyen Sevinç, dört ay sahnelerden ve özellikle şehir tiyatroları sahnesinden uzak kaldığını fakat o sırada imdadına dışardan meslektaşlarının yetiştiğini belirterek, özel tiyatroda oyunculuk yapmaya devam ettiğini ve bunun da akıl sağlığını korumasına yardımcı olduğunu ifade ediyor. 
 
'Yaşamına son veren eğitmen arkadaşlarımız oldu'
 
"Birçok öğretmenin yaşadığı gibi ‘bir yanlış ihbarmış, bir isim karışıklığı olmuş’ üzerinden fantastik bir açıklamayla tekrar işime iade edildim. Ne hikmettir ki şu anda uzaklaştırıldığım tiyatronun genel sanat yönetmeninin yardımcılığı olma onurunu yaşıyorum, dönüşüm muhteşem oldu" diyen Sevinç, kendisinin oldukça şanslı olduğunu söylerken, pek çok meslek kolunun yaşananlardan çok ağır etkilendiğini, yaşamına son veren eğitmen arkadaşlarının olduğunu anımsatıyor. Sevinç, insanların çok ağır ithamlarla suçlandığının da altını çizerek şöyle diyor: "Ben o ithamlardan bir şekilde kurtulabilmiş biriyim ama birçok insan bu ithamlar nedeniyle hayatına son verdi. Pandemi sadece meslek grubum olan oyunculuğu değil müzisyenlerle beraber birçok alanı çok zorladı."
 
'En büyük sıkıntı seyirciyle buluşamıyor olmak'
 
Mesleklerini icra edemez hale geldiklerini fakat mesleklerinin yalnızca sahne üzerinde yapılmadığını ve sonsuz bir düşünce özgürlüklerinin olduğuna da ışık tutan Sevinç, "Rahmetli babam oyunculuk kolay mı diyenlere, ilk 36 yıl çok kolay derdi, ben profesyonel olarak 32'nci senemdeyim, dünyanın en güzel mesleklerinden birini yaptığımı düşünüyorum ve evime ekmek götürebiliyorum" sözlerini kullanıyor. Sevinç, şu anda en büyük sıkıntının bir şekilde seyirciyle buluşamamaları olduğunu ifade ederek, özel tiyatro yapmaya çalışan oyuncu, yönetmen, tasarımcı, müzisyen, ressam dünyası ve sanatın diğer yaratıcı dallarında evine ekmek götüren insanların hayatının çok değiştiğini, başka meslek kollarında bir şekilde kendilerine yer edinmeye çalıştıklarını gördüğünü kaydediyor. Sevinç, bunun çok üzücü olduğunu aktarırken, kongre otobüslerini gördüğünde ve lebalep görüntüleri izlediğinde de öfkelendiğini  paylaşıyor.
 
'Sahneye ilk çıkacağım gecenin hayalini kuruyorum'
 
"Neler olacağını kestiremiyoruz, güzel sınandık" diyen Sevinç, son olarak seyircileri çok özlediğini ve onların da oyuncuları özlediğini bildiğini söyleyerek, sahneye ilk çıkacağı gecenin hayalini kurduğunu dile getiriyor. 
 
'Kadınları inat ve ısrarla çiziyorum'
 
Ressam Berivan Doğan, çizdiği resimlerin henüz kimliğinden ötürü bir olumsuzlukla karşılaşmadığını fakat bunun yanında birçok sıkıntı ve zorluk yaşadığını aktarıyor. "Politikalar demek istemiyorum çünkü ortada bir politikasızlık var" diyen Berivan, her gün katledilen kadınlar ve cezaevinde bulunan tutsakların olduğuna değinerek, "Hayatımızın her alanında var olan bu kötü iklimle yaşamak zorunda bırakılıyoruz" diyor. 
 
Resim yapmaya kadınları çizerek başladığını ve resim yapmak için biraz zaman ve sakinlik gerektiğini söyleyen Berivan, "Yaşadığımız coğrafya ve dönem bunları olanaksız kılıyor olsa da, sakinlik değil belki ama zamanımı yaratabiliyorum. Şimdiki gibi bir bilinçle değil tabi" diyerek şimdi kadınları inat ve ısrarla çizdiğini belirtiyor.
 
'Destek alamıyoruz, geçim sıkıntısı yaşıyoruz'
 
"Evet, bu süreçten en çok etkilenenler arasında sanatçılar var. Yönetilemeyen bu süreçte geçinemeyip intihar eden müzisyenler ve kapatılan tiyatrolar oldu.  İşini yapamayan sanatçılar var, bitmeyen bir süreç bu" diyen Berivan, son olarak diğer sanatçılar gibi kendisinin de destek almadığını ekliyor. Geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kaldıklarını belirten Berivan, sadece çizerlik yaparak geçimini sağlayamadığını söylüyor.