‘Türkiye kültür politikası değil ticaret üretiyor’

  • 10:00 26 Mart 2021
  • Kültür Sanat
Melike Aydın 
 
MUĞLA - Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatroları Müdürü Rezzan Şebin,  yerel yönetimlerin sanata önem vermediğine dikkat çekerek, tiyatronun önem sıralamasında en alt sıralarda yer aldığına işaret etti.  Rezzan, tüm bu baskılara rağmen yarın “Uçurtmanın Kuyruğu” adlı oyunla izleyicilerle buluşacaklarını söyledi. 
 
27 Mart, Dünya Tiyatro Günü olarak kabul ediliyor. Birçok ulusal ve uluslararası etkinliğin yapıldığı bugünle beraber, sahne sanatı ile insanların bir araya getirilmesi ve seyirciyle daha iyi bir iletişim kurmanın önemine dikkat çekiliyor. 1961’de Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından ilan edilen bugünde tiyatronun hem eğlendirici, hem düşündürücü hem de öğretici yönlerine vurgu yapılıyor.  
 
Tiyatronun bugün geldiği aşama ve kültür politikalarına ilişkin Ege Bölgesi’nde kurumsal anlamda bir ilk olma özelliğini taşıyan Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosu, pandemiden dolayı uzun süredir kapalı olan perdelerini Dünya Tiyatro Günü nedeniyle yarın (27 Mart) açıyor. Tiyatro, Bodrum Nurol Kültür Merkezi’nde sahnelenecek “Uçurtmanın Kuyruğu” adlı oyunla izleyicilerini karşılayacak. Ücretsiz izlenebilecek ve saat 16.00’da sahnelenecek oyunun yönetmenliğini Ali Şahin yaparken, eser ise Savaş Dinçel’e ait. Oyunculardan Yelken Kahraman ve Barış Hayta tarafından sahnelenecek oyun için pandemiden dolayı salona 350 kişi yerine 125 kişi alınacak. 
 
Oyunun konusu, baba baskısı altında olan ve babasını kaybettikten sonra da içi hesaplaşmasını yapan bir erkeğin yaşadıklarına dair. 
 
Tiyatro Müdürü Rezzan Şebin ile tiyatronun geldiği aşama, iktidarın kültür politikaları ve tiyatronun toplum üzerindeki etkilerine ilişkin konuştuk. 
 
‘Üstü kapalı sınırlamalar hep sürdü’
 
İlk olarak tiyatrocuların sorunlarına ilişkin konuşan Rezzan, bu sorunların yıllardır devam ettiğine işaret etti. Pandeminin yanı sıra bürokratik ve teknik engellemelere rağmen oyun oynamakta kararlı olduklarını söyleyen Rezzan, tiyatrocuların somut ve görünür olmasa da baskı altında olduğunu ifade etti. Pandemi sürecinde tiyatro salonlarının açık bırakılsa da 20 yaş altı ve 65 yaş üstünün sokağa çıkamaması gibi yasaklarla fiilen kapalı olduğunu dile getiren Rezzan, “Bu tür üstü kapalı sınırlamalar hep sürdü ama biz yine de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Salonda ciddi bir tadilat gerekirken, belediyenin bunu yapamayacağı gündeme geldi. Yine de 27 Mart Dünya Tiyatro Günü diyerek yola çıktık. Afişlerimizi yapınca bir badana, boya için ekip yollandı” dedi.
 
‘Sanat hep alt sıralarda’
 
Sanatın, yerel yönetimler açısından hep alt sıralarda yer aldığını söyleyen Rezzan, var olan siyasetin, yerellerdeki belediyelerde bile gözlemlendiğini kaydetti. Hem ilçe hem de büyükşehir belediyelerinin spor ve altyapı gibi harcamalar için borçlandığını, ancak tiyatroların dekor, kostüm ve benzeri ihtiyaçlarında maliyet vurgusu yapıldığını dile getiren Rezzan, şöyle devam etti: “İnsan kendini baskı altında hissediyor. Özgürce bir tiyatro sadece söylemler anlamında değil, her şeyi ile davetlisiyle birlikte çok da özgür hissedemiyorsunuz. Her yerde bir spor kulübü varken tiyatro sahnesi yok. Buranın ismi bile hala Heredot Kültür Merkezi. İsmi hala konulamadı. Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosu adını koymaya çalışıyoruz. Her türlü etkinliğe açık, kongrelerin de partilerin de yapıldığı sizin oyun gününüze bile müdahale edilip bilmem hangi partinin kongresi var denilebilen bir noktadalar. Bu anlamda sanat hep sonda. Öyle bir hapishane kuruluyor ki etrafınızda onu paylaşamıyorsunuz bile herkesle.”
 
‘Makyaj ve ticaret’
 
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un sanata katkısının, beklentilerin altında olduğunu ifade eden Rezzan, bakanın bir kültür politikası üretemediğini dile getirdi. Rezzan, “Ne yapabilirdi? Sanatla ilgili önemli kişileri bir araya getirip bir politika üretebilirsin. Ama bu yok. Devlet tiyatroları, perdelerini açacak dendi ama açılamadı. İlk biz açıyoruz muhtemelen. Bir iş adamı kültür de sanat da üretemez” dedi. Kültür Bakanı'nın aynı zamanda ETS Tur’un sahibi olduğuna değinen Rezzan, devamında, “Geçen sene Nisan'da pandemiye rağmen serbest bırakıldı, sonra da patlama başladı. Bu türden biri sanat üzerine politika üretemez. Sadece Bodrum Kalesi’ni bir an evvel bitirip açmaya çalıştı. Antik tiyatroya ağırlıklı olarak devlet opera ve balesine yer verdi, konserler verdi. O da makyaj ve ticaret” sözlerini kullandı. 
 
’10 kişi de gelse oynayacağız’
 
Tiyatronun canlı bir performans olması nedeniyle seyirciye dokunmak ve etkilemek açısından daha avantajlı bir yerde durduğunu ifade eden Rezzan, tiyatronun dijital ortamlara aktarılmasının başta oyuncular tarafından kabul edilmediğini dile getirdi. Rezzan, “Seyircinin nefesini duymadan oynayamam olmaz dediler. Bizim için bu kadar önemli. Yerel yönetimler ‘bekleyin’ diyor ama sanatçıları tutamazsınız. 27 Mart’ta 10 kişi de gelse oynayacağız” diye konuştu.  
 
‘Seyirci de ‘artık yeter’ dedi’
 
Pandemiden dolayı yaşanan sorunların herkes tarafından görüldüğünü, 27 Mart’ta bir oyun sahneleme çabasının bir yandan da “Artık yeter” demek olduğunu kaydeden Rezzan, “Gece 23.30'da arandık. Afişlerimizden görmüşler. Neredeyse ağlayacak bir kadın, özür dileyerek ‘Belki yer kalmaz lütfen iki kişilik yer ayırın’ dedi. Demek ki Şehir Tiyatrosu olarak zaten seyirciye ulaştık. Zaten hep kapalı gişe oynuyorduk. Eksikliğimizi biz bir şey yapmadan da hissetmişler. Bir güne özel olarak biletini alan hoşgörüyle karşılanacak ve yasak saatlerde sokağa da çıkabilecek” dedi.
 
‘Herkes etkilendi, etkileniyor’
 
Tiyatro oyuncularının sorunlarına değinen Rezzan, oyuncuların özlük haklarını alabilmeleri için mevcut imkanları kullandıklarını ifade etti. Rezzan, Bakanlığa bağlı olmadığı için belediye bünyesindeki tiyatro oyuncularının, yine belediyeye bağlı bir firmada çalıştığını, firmanın onayı olmadan hiçbir oyuncunun alınmayacağını, Belediye Meclisi’nde kabul edildiğini söyledi. Rezzan, “Çıkarılması da tamemen bizim talebimizle oluyor. Bize yukarıdan dikte ettirilen bir ismi kabul etmiyoruz. Pandemide kısa çalışma ödeneğinden faydalandık. Maddi anlamda çok etkilendik. Kirada oturan, evli olanlar, herkes etkilendi, etkileniyor” ifadelerine yer verdi.
 
Yatağan'da Stratonika Antik Kenti’ndeki tiyatroya da değinen Rezzan, “Binlerce yıldır bu sahne sanatları var. Hiçbir şekilde engellenememişken Türkiye engellenen ülkelerden biri ama engellenemeyecek” diye ekledi. 
 
‘Sanat teslim olmaz’
 
Rezzan ayrıca, oyuncu Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılandığı davada 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istendiğini hatırlattı. Yargılamayı "sanatçıya gösterilen bir sopa” olararak değerlendiren Rezzan, “Sanat böyle bir şeye teslim olmaz. O ruhu taşıyan insanlar bunlara boyun eğmez” şeklinde konuştu.