Zamanı Doğuran Dağ’ın hikayeleri okurla buluştu

  • 09:10 5 Mart 2021
  • Kültür Sanat
 
HABER MERKEZİ - Gazeteci ve yazar Deniz Bilgin’in kaleme aldığı, Dersim’den Hewraman’a uzanan dağ kavminin hikayelerinin yer aldığı “Zamanı Doğuran Dağ” kitabı okurla buluştu. 
 
Avrupa’da yayınlanan aylık kadın gazetesi Newaya Jin tarafından hazırlanan ve ve gazeteci-yazar Deniz Bilgin tarafından kaleme alınan “Zamanı Doğuran Dağ” kitabı Meyman Yayınevi’nden çıktı. Birbiriyle bağlantılı olan öyküler, Dersim’den Halepçe ve Enfal katliamlarına, bölgedeki direnişlerden Federe Kürdistan’da kendini yakan kadınlara, Cumartesi Anneleri’nden yaşamını yitiren PKK’lilere kadar birçok konuyu işliyor.
 
Kitap, Mezopotamya’nın sosyo-kültürel, coğrafik özelliklerini, direnişini, tarihinden parçaları ele alıyor, toplumsal sorunlara dokunuyor. Kitapta yer alan öykülerin tamamı gerçek olaylardan alınmış.
 
Zamanın büyüsünü taşıyan satırlar
 
“Zamanı Doğuran Dağ”ın hikayesi Dersim’de başlıyor. Dağın kalbinde buluşuyor, ağacın, kadının, kayanın hikayesi. Savaşçının izinde… Zamanın büyüsünü taşıyor satırları. Satırları dizelere, öyküleri düşlere, acısı güce açılıyor. 
 
Yerin yüzünde yaşamın bilgisine mekan olan Zagrosların anlamının saklı olduğu satırlarda,  dağın incinmiş sakinlerinin derin vadilerde yankılanan sesi yükseliyor. 
Parçalara bölünmüş bir coğrafyanın ahir zamanlara kayıtlı hikayeleri ile savaşçının nasıl “bütün” olduğuna, gördüğü ve yaşadığı her dağın öyküsü ile gerçeğin üstündeki örtüyü nasıl kaldırdığına tanık oluyoruz. 
 
‘Sonsuzluğu keşfeden savaşçıların kitabı’
 
Deniz, yolda olanların hayallerinden biriktirdiği özlemleri, acıları, hatıraları taşıyor mürekkebinde. Duygusal ve düşünsel dünyası gökkuşağına açılıyor. Deniz’in kalemi en yüksekte uçan turnaların yüreğini taşıyor belleklere. Yüksekte uçanların hedeflerinin yüksek olduğunu anlatıyor Deniz.
 
“Başladığı yere dönen ve sonsuzluğunu yolda keşfeden savaşçıların kitabında” Deniz, baharı müjdeleyen cemrenin hava ile tenimize, su ile yeryüzünün damarlarına, toprak ile köklerimize dokunuşuna, kalplere düşen cemreyi ekliyor. Ve dağların ardında demlenen bilge çocukların hikayelerine götürüyor bizi. Havaya düşen cemre ile başlayan savaşı anlatıyor.
 
Her şey canlanıyor, hareket ediyor, rüzgarın kanatlarında hedefe doğru yol alıp eylem oluyor Deniz’in kaleminde. “Nasıl ki her çağda zamanı doğuran dağın adı Zagros olduysa, senin adın da Kürdistan ülkesinin özgür gerillası olarak kalacak” diyor son cümlede.
 
Yüreği gökkuşağı olan gerillanın özlemleri, sevinçleri, hüzünleri özgürlük izlerine dönüşüp, dağ rüzgarlarıyla ve nehirleriyle evrene yayılıyor…