Pandemide çevrimiçi atölye: Kendin olmaktan korkma

  • 09:03 20 Ekim 2020
  • Kültür Sanat
ANKARA - Çevrimiçi atölye serisinde modada ve sanatta iz bırakmış kadınların yaşam hikayelerini “Kendin olmaktan korkma” temasıyla anlatan Seda Yılmaz, “Kadın hikayeleri okumak, anlatmak, karşılıklı tartışmak bence çok besleyici bir şey oluyor, bize yol gösterdiklerini düşüyorum” diyor. 
 
Seda Yılmaz, bir kültür sanat derneğinin çevrimiçi seminerleri kapsamında, “Kendi Olmaktan Korkmayan Kadınlar” başlığı altında hem modada hem sanatta aktif olan, iz bırakan kadınların yaşam öykülerini anlatıyor. Koç Üniversitesi’nde sosyoloji bölümünü okuduktan sonra London College of Fashion’da moda gazeteciliği eğitimini tamamlayan Seda, 10 yılı aşkın süredir dergicilik yapıyor, şu anda ise çeşitli mecralara yazılar yazıyor. 
 
‘Patriyarkal değerler üstümüze olmuyor’
 
Atölyede kullandığı “Kendi Olmaktan Korkmayan Kadınlar” başlığının kendisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Seda, amacının toplumun kadınlardan beklediği birtakım rolleri irdelemek olduğunu belirtiyor. Seda, “O patriyarkal değerleri senin üzerine geçirmeye çalışıyorlar ve onlar senin üstüne olmuyor ‘Hayır benim bildiğim yol bu, ben böyle bir kadınım’ deyip tamamen onun üzerinde yol alma hali aslında ‘kendi olmaktan korkmamak’ hali. Bu nedenle özellikle belirlediğim bir başlık” ifadelerini kullanıyor.
 
Seda, “Bir yandan da bunları düşünürken şunu da düşündüm: Bize bu dayatılan rollere kadınlar iki strateji ile karşılık veriyorlar. Bir kendi olmaktan korkmadan başkaldırma, mücadele, onları kabul etmeme; diğerinde daha uyumlu olmak, sevilmek, kabul görmek için de boyun eğme. Ama bir yandan da şöyle düşünüyorum, her ikisini de birbirinden üstün görmediğimi fark ettim” diyerek her iki durumun da kadınlar açısından bedelleri olduğuna dikkat çekiyor.
 
‘Atölye ilgi gördü’
 
Atölyenin ilkini gerçekleştiren Seda, devamının da geleceğini söylüyor. Seda, Elsa Schiaparelli, Peggy Guggenheim ve Semiha Berksoy gibi isimlerin seminerde yer alacağı bilgisini veriyor. Gerçekleşen ilk atölyenin geri dönüşlerinin güzel olduğunu kaydeden Seda, “Katılımcılar dinlemekten hoşlandıklarını söylediler, bir kez daha dinlemek ve başkasıyla da paylaşmak isteyenler oldu. Genel olarak hem karşılıklı paylaştığımız hem de karşı taraftan da çok güzel geri dönüşler aldığım bir atölye oldu” diyor.
 
‘Ben senin dayattığın rollere uymayacağım’
 
Toplumun  “kadına yaraşır” şekilde davranılmasını istediğini belirten Seda, dayatılan rollere “hayır” diyebilmenin önemine işaret ediyor. Seda, şunları ekliyor: “Belirli bir yaşa geldiğimizde evlenmemiz, belirli bir yaşa geldiğimizde çocuk doğurmamız, uysal, uyumlu, anaç olmamız gibi cinsiyet rollerini bize dayatıyorlar. Bu atölyede işlemek istediğim ve özellikle seçtiğim kadınlar bu dayatmalara yüksek sesle ‘hayır’ diyor. Hem yaşam tarzı olarak hem de ürettikleriyle ‘ben senin dayattığın rollere uymayacağım’ diyor.”
 
Kadın hikâyelerinin okumak, anlatmak ve karşılıklı tartışmanın çok besleyici olduğuna değinen Seda, bu hikayelerin kadınlara yol gösterdiğini düşünüyor. 
 
Geçtiğimiz ocak ayında “Giysiler Ne Anlatır” kitabı çıkan Seda, Batı’nın “güzellik” kavramındaki değişimlerini, modayla ilgili değerlerin nasıl dönüştüğünü, kısıtlı basılı materyallerin dolaştığı zamanlardan, Instagram’ın egemen olduğu günümüz dünyasına geçiş gibi birçok konuyu ele alıyor. Seda, kitap serüvenini ise şöyle anlatıyor: “Bir kitap yazmak benim hayalimdi. Hep hedef olarak kalan, gözümde çok büyüttüğüm bir şeydi kitap yazmak. Farklı alanlara hep yazan çizen biriydim ama kitap çok altından kalkabileceğim bir şey gibi gelmiyordu açıkçası. Kitaba dair kafamda kadınlara nasıl stil sahibi olması gerektiğini anlatmayı düşündüğüm bir kitap yazmak istemiştim. Fakat 10 yıllık geçen süre zarfında fikirlerim çok değişti, hayata bakış açım çok değişti. Ve kitap o kafamda tasarladığım halinden çıktı bambaşka bir hal aldı. Daha feminist bilinç kazanmam bana hayata dair farklı bir bakış açısı kazandırdı. Modaya da daha farklı yaklaşmayı öğretti.
 
Kitap benim kendi hikayemi takip ediyor, Türkiye’nin 80’lerinden bugüne uzanıyor ana hatlarıyla. Fakat bunun bir de ara sokakları var. O ara sokaklarda bir yerlerde de Türkiye’de modanın nasıl değiştiğini, dünyada hızlı modanın nerelere geldiğini, kadınların bedenleriyle kurduğu ilişkiler gibi. Benim özellikle üzerinde durduğum noktalar var, kadın ve bedeni ve giysi ilişkisi gibi. Bunları kendi deneyimlerim üzerinden anlatmaya çalıştım.”
 
‘Salgından sonra somut atölye fikri olabilir’
 
Salgından sonra da somut bir atölye fikrine sıcak baktığını ifade eden Seda, insanlarla bir araya gelmenin çok güzel olduğunu belirterek, “Birebir bunları konuşmak, tartışmak, fikirleri çarpıştırmak çok daha güzel” diyerek böyle fikirlere çok ihtiyacımız olduğunu söylüyor.