Yönetmen Şebnem Yusifî: Sanatçılar Rojava halkının sesini duyurmalı

  • 09:01 17 Ekim 2019
  • Kültür Sanat
Zeynep Durgut
 
VAN - Tüm sanatçıların Rojava’ya orada kazanılan insani değerlere sahip çıkması gerektiğini belirten yönetmen ve oyuncu Şebnem Yusifî, “Bu süreçte sağır olmak, dilsiz olmak ve sessiz olmak ihanetlerin en büyüğüdür. Bizler de bu süreçte Kürt sanatçılar olarak Rojava halkının sesini duyurabilmeliyiz” dedi. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlattığı operasyona karşı, bölgede birlikte yaşam kuran ve demokratik sistemi hayata geçiren halklar tarafından 8 gündür tarihi bir direniş gösteriliyor. TSK ve birlikte hareket ettiği “Suriye Milli Ordusu” unsurlarının saldırıları ve bombardımanlarda hem Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinde hem de sınırın bu yakası olan Nusaybin’de siviller yaşamını yitirdi. 
 
Operasyona karşı ilk günden bu yana hem yurttaşlardan hem de emek, sanat, insan hakları, hukuk ve sağlık örgütleri cephesinden tepki gösterilerek Türkiye’ye barış çağrısı yapılıyor. Van Tiyatro Festivali’ne katılarak ‘Medea’ oyununu sergileyen İranlı Kürt yönetmen ve oyuncu Şebnem Yusifî de tepkisini dile getirdi. Şebnem, Medea’yı Kuzey ve Doğu Suriye’de direnen kadınlara ve halka ithaf ederken, bu saldırıların asıl nedeninin Kuzey ve Doğu Suriye’de kurulan yaşama ve demokratik sisteme karşı yapıldığını dolayısıyla, her sanatçının da bu yaşama sahip çıkması çağrısında bulundu. 
 
‘Tarihten beridir Kürt halkı ihanete uğruyor’
 
Mitoslara dayalı trajik bir öykü olan ‘Medea’yı anlatan Şebnem, oyunla bugün yaşananlar ve tarihte Kürt halkının yaşadıkları arasındaki benzerliği şöyle anlattı: “Medea, bir kadın oyunu. Oyunun konusu ihanet ve intikam.  Ben Medea’yı bir anne olarak görüyorum. Medea sevdalı bir annedir. Ama erkek tarafından bu sevdaya ihanet ediliyor. Bazıları ‘ihanete uğramış, delirmiş kadın’ diyor. Bu yüzden Medea’yı hep deli diye adlandırıyorlar. İhanete uğramış kadın, içinin en derinliklerinde saklı olan öfkeyi dışarı atmak ister. Ben Medea’yı bir Kürt annesi olarak ve Medlerin annesi olarak görüyorum. Çünkü tarihten beridir Kürt halkı ihanete uğruyor. Oyunda şöyle bir diyalog var: Kadının yüreği nazlıdır, aşkla doludur ama savaşta yürek uçar gider. Çünkü kadının dünyası yıkma dünyası değildir. Kadın yaratıcıdır, zorbalığı ve zulmü gördüğünde yüreği yüreğinden gider ve karar verir. Kadın karar verdiğinde ise onlarca savaş silahını kırıp örüklerine asar. Kadın çaresiz kaldığında ise, yüreğindeki direniş meydanlarda sahnelenir. Erkek de diyor savaş, silah, kan. Keşke savaşın önünde duran kalkan olsaydım. Keşke karnımda 9 ay boyunca etimden, duygumdan ve acılarımdan bir çocuk dünyaya getirmeseydim. Ben toprağın annesiyim.”  
 
‘Halkların birlikte inşa ettiği yaşam yıkılmak isteniyor’ 
 
Kürt halkı öncülüğünde Kuzey ve Doğu Suriye’de büyük bedeller ödenerek, önemli kazanımlar elde edildiğini ifade eden Şebnem, “Yıllardır büyük bir direnç ve büyük bir mücadele ile çok anlamlı ve önemli kazanımlar elde edildi. Ama halkların birlikte inşa ettiği o demokratik sistem ve birlikte yaşam yıkılmak isteniyor. Yapılan saldırılar buna yöneliktir. Her bir Kürt’ün bu saldırılardan canı acımalıdır. Türk devletinin ne işi var Rojava’da? Başka bir halkın toprağını işgal etmek ne zamandan beridir huzur ve barışı getirmiştir? Kürt halkı Rojava’yı DAİŞ’ten temizleyerek mücadeledeki kararlılığını ve birlikteliğini bütün dünyaya gösterdi. İşgalci güçler bu saldırılara destek veriyor. Çünkü halkların birlikte yaşamlarına tahammülleri yok. Bu süreçte sağır olmak, dilsiz olmak ve sessiz olmak ihanetlerin en büyüğüdür. Bizler de bu süreçte Kürt sanatçılar olarak Rojava halkının sesini duyurabilmeliyiz” diye konuştu. 
 
‘Zulmü birlik olarak yok edebiliriz’
 
Kürtlerin birlikteliğinin bir kez daha çok açık bir biçimde ortaya çıktığının altını çizen Şebnem, “Bu süreçte dört parça Kürdistan tek vücut olmalı. Her onurlu insan sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir. Tek bir elden ses çıkmaz. İhtiyaç olan hepimizin el ele verip buna karşı durmamızdır. Bu zulüm ancak birliktelikle çürüyüp bitebilir. Kürt vardır ve hiçbir zaman bitmeyecek” diye ekledi.