'Başka Dünyalar Festivali'nin açılışı yapıldı 2018-09-22 08:55:22   HABER MERKEZİ - Kendisine atfedilen "Başka Dünyalar Festivali"nin açılışına sesli mesaj yollayan tutsak gazeteci Zehra Doğan, "Pes etmek gibi bir seçeneğim yok. Tanıklığım böyle bir lüksümün olmadığını söylüyor bana. Mücadelem bana, üretmeye karşı gerçek anlamda hiçbir engelin olmadığını, eğer varsa bir engel, onun kendinden başkasının olamayacağını öğretti" dedi.    Les amis du Kedistan ve La Minoterie-À Pleine Voix (no profit) derneklerinin ortaklığı ile Fransa'nın batısında, Britanya bölgesinde 21 Eylül-21 Ekim tarihleri arasında  yapılacak olan Festival des Autres Mondes'in (Başka Dünyalar Festivali) açılışı dün akşam yapıldı. Tutsak gazeteci Zehra Doğan'a atfedilen festival kapsamında panel, sergi, konser gibi birçok etkinlik düzenlenecek.    Festivalin açılışı Zehra'nın cezaevinden kaydedilen mesajının dinlenmesi ile yapıldı.     Zehra'nın gönderdiği mesajı şu şekilde:    "Tutsak 50 kadın adına…   Değerli katılımcılar,   Direnişiyle tarihe adını yazmış Amed zindanından sizleri buradaki 50 kadın tutsak adına selamlıyorum. Susturulmak istendiğimiz bu yerden yine sizlere ulaşıp sesimizi duyurabiliyorsak eğer, bu dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa karşı kolektif mücadelenin, sizlerin sayesindedir.   Tutsaklığımın tek nedeni bir çocuğun barış istemini haberleştirmek ve yıkık Nusaybin'i resmetmemdir. Yani anlayacağınız hukuk ve adaletin ne demek olduğunu bilmeyen cüheyla ailesi tarafından hapsedildim. Oysa gözlerimizin önünde yapılan zulme karşı tavır sergilemek insan doğasında olması gereken en büyük sorumluluktur. Zulme karşı duramıyorsak eğer, vicdana, iyiye, adalete ve değişime inanmıyoruz demektir. Yani en başından kaybetmişiz demektir.   'Asıl yenilenler çaresizliğe gömülenlerdir'   İşte bu yüzden hapsedildiğim bu daracık alanda kendimi hiçbir şekilde yenik düşmüş hissetmiyorum. Asıl yenik düşenler katledilenleri, bombalanarak öldürülenleri, izlemekle yetinip çaresizliğe gömülenlerdir. Kazananlarsa her nerede ve ne koşullar altında olursa olsun direnmeyi elden bırakmayanlardır.   Bugün Kürtler işte tam da bunu yapıyor, adaletsizliğe karşı var olma mücadelesi veriyor. Kürt kadınlar tüm zorluklara rağmen mücadeleyi elden bırakmıyor. İşte bu nedenledir ki en çok da Kürt kadınlara yöneliyorlar. Çünkü baskılayıp, bedenlerini kilitleyerek yok saydıkları kadınların özgüvenliğini gerçekleştirmesinden korkuyorlar.   Emeği yeniden, üretiminin makineleri haline getirip, ürememize dahi artı değer olarak yaklaşan meta beyinli eril yönetimlere karşı tarihten bu yana söyleyecek sözümüz hep vardı, var olacak.   'Kendimizi gerçek anlamda tutsak görmüyoruz'   Şu an Türkiye'de benim gibi yüzü aşkın gazeteci, sanatçı ve binlerce siyasetçi tutuklu. Milletvekilleri hapiste. Ama asla kendimizi gerçek anlamda tutsak olarak görmüyoruz. Çünkü düşüncelerimizin sarmaşıklarının dışarı taşıp güzel çiçekler açtığını biliyoruz.   Güzeli arayışımız burada da devam ediyor. Tarkovsky'nin dediği gibi 'Güzel gerçeğin peşinden koşmayandan kendini gizler' (Mühürlenmiş Zaman). İşte bu yüzden düşüncelerimizde gizli güzeli aramayı elden bırakmıyoruz.   'Pes etmek gibi bir seçeneğim yok'   Kürt kadın mücadelesinden beslenen bir kadın olarak, kanla kirletilmiş toprağımızı yazdıklarım ve sanatımla arındırma çabası içerisindeyim. Tüm yaşananlar unutulup kaybolmasın, tuvalime takılsın tüm gerçekler istedim. Bu yüzden hapsedildim.   Şimdi burada boya malzemeleri vermiyorlar. Vermedikleri gibi atık yiyeceklerden elde ettiğim boyalara ve resimlere de el koyuyorlar.   Fakat bunları gerekçelendirerek pes etmek gibi bir seçeneğim yok. Tanıklığım böyle bir lüksümün olmadığını söylüyor bana. Mücadelem bana, üretmeye karşı gerçek anlamda hiçbir engelin olmadığını, eğer varsa bir engel, onun kendinden başkasının olamayacağını öğretti.   'Kürt kadınların direniş zılgıtlarıyla selamlıyorum'   Ürettiklerimi anlamlandıran desteğiniz, benim öz benliğimi bulmamı sağladı. Var oluşumun inkarının en büyük sembolü olan bu yerden kendim olarak çıkacağım. Bu mücadele sayesinde, sizlerin sayesinde…   Bu programı düzenleyen Kedistan'a, Naz Öke'ye, Minoterie'ye ve birçok kişiye teşekkürlerimi sunuyorum. Sizleri Kürt kadınların direniş zılgıtlarıyla selamlıyorum."   Festival gönüllüler tarafından düzenleniyor   Festivalde ayrıca Zehra'nın cezaevi şartlarında, kısıtlı imkanlarla resimlediği, 70'e yakın eserine de yer verecek.   Sanatçı, akademisyen, yazar, gazeteci, organizatörler ve festivali düzenleyenler gönüllü olarak festivale katılırken, yapılacak olan konserler ve diğer etkinliklerden elde edilen gelir festivalin genel bütçesini karşılamak için kullanılacak, kalan miktar çeşitli mücadele ve projelere yardım olarak yollanacak.