ÇHD tarihine bir kadın bakışı: Karanfil Elden Ele 2018-05-09 09:06:07   İZMİR - "Karanfil Elden Ele" isimli belgesel ile ÇHD’nin kuruluşundan bugüne tarihini belgeleyen Eylem Şen, kadın belgeselcilerin özel olarak desteklenmesi gerektiğini söyledi.   Çağdaş Hukukçular Derneği'nin (ÇHD) önerisi ile 1970’li yıllardan 2000’li yıllara kadar hem derneğin tarihine hem de Türkiye’nin tarihine farklı bir perspektifle bakan "Karanfil Elden Ele"13. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nde seyirci ile buluştu. 2. kez gösterimi yapılan filmin yönetmeni Eylem Şen, belgesel ve kadın olarak belgesel yapmayı anlattı.   "Metropolis" ve "Asfur" gibi belgeselleri ile göç, şiddet ve şehirleşme gibi konularda çalışmaları olan Eylem, "Karanfil Elden Ele" ile de ÇHD’nin tarihi üzerinden toplumsal belleği canlı tutmaya çalışıyor. Belgeselciliği teknik yetersizliklere, dar kaynaklara ve belgelere ulaşmanın zorluklarına rağmen söylemek istenen sözün söylenebildiği daha demokratik bir alan olarak tarif eden Eylem, ÇHD’li hukukçuların tanıklıklarından, gazetelerden ve fotoğraflardan tutanaklardan faydalanıyor.   ‘Hak ve özgürlük mücadelesi verenler hiç bitmedi’   Belgeselde tarihi süreklilik ve tarih içindeki gerçekliği anlattığını söyleyen Eylem, Türkiye tarihinde hak ve özgürlükler için mücadele eden insanların hiç azalmadığını vurguladı. 1974’lü yıllardan bu yana önemli süreçleri hatırlatan bir belgesel olduğunu vurgulayan Eylem “Belgeselde avukat Kazım Bayraktar’ın ‘Denizler’in davasını usulen kaybettik ama tarihsel olarak kazandık’ sözü benim için önemlidir. Bugün ‘Denizler haksızdı’ diyecek bir tek hakim bulamazsınız. Her dönem tarihi ezilenlerin lehine dönüştürmek isteyenlere yönelik baskılar olur. 1974’ler Denizleri idam edenler nefretle anılıyorsa Denizler ve onları savunan avukatlar, Denizlerin mücadelesini sürdürenler kazandı demektir. Tarihten ve belgeselden görülen siz mücadele ederseniz kazanma şansınız var. Belki bunun garantisi yok ama toplumun hafızasında başka bir şey yaratma şansınız var” diye konuştu.    ‘Belgelere ulaşman zor ve pahalı’   Belgeselciliğin toplumsal hafızada hatırlatıcı bir yeri olduğunu ifade eden Eylem, belgelere ulaşmanın zor olduğu durumlarda tanıklıkların önemli bir yeri olduğunu vurguladı. Eylem, “Türkiye’de belgelerin önemli bir kısmı büyük haber ajanslarında ve paylaşmak için büyük paralar istiyorlar. Amatörlerin bunu elde etmesi zor. Bu nedenle o tarihleri yaşamış insanları tek tek dinlemek önemli” diye belirtti.    ‘Kadının özel olarak desteklenmesi gerekir’   Sinema sektörünün dışında ve daha demokratik bir alanda çalıştığı için "piyasa"nın durumunu bilmediğini söyleyen Eylem, birçok kadın sinemacının yaşadığı zorluklarla karşılaşmadığını dile getirdi. Eylem,“Benim için belgeselcilik 2015 yılında çocuğumun olmasıyla zorlaştı. Aslında birçok kadının farklı meslek gruplarında yaşadığı sorunlardan ayrılamayacak bir sorun. Ama kadınların belgesel sinemacılık yapabilmesi için özel olarak desteklenmesi gerekiyor. Özellikle çocuklu kadınların. Çünkü şehir değiştirmek çocukla gezmek veya birine emanet etmek zor” ifadelerini kullandı.    ‘Kadının belgesele bakış açısı incelenmesi gereken bir konu’   İzleyicide kadın bir yönetmenin filminin nitelikli olamayacağı beklentisinin olduğunu belirten Eylem, “Erkek yönetmenin işine daha bir ciddiyetle yaklaşılıyor. Toplumun cinsiyet kalıplarını kadında arıyorlar. Fakat kadının sinemaya, belgesele bakış açısı nasıldır bu benim hala üzerine düşündüğüm ve araştırdığım bir onu” dedi.