Gözaltı, Cizre ve barış talebi: Bir Kadının Gözaltı Günleri raflarda 2018-02-07 09:06:47   İZMİR - Kadın Yazarlar Derneği Başkanı Sevim Korkmaz Dinç’in düşünce ve basın özgürlüğü ekseninde ele aldığı son kitabı “Bir Kadının Gözaltı Günleri” isimli kitap raflardaki yerini aldı. Sevim, kendi gözaltı süreci ve Cizre tanıklıklarını da işlediği kitabı için, ”Bunları konuşmazsak, yazmazsak hepsi unutulup gidiyor ve bir sanal dünyanın kandırmacanın içine hapsoluyoruz” dedi.    Barış Bloğu'nun 2 Ocak 2016’da barış talebiyle yaptığı eylem sonrasında 7 gün gözaltında kalan Kadın Yazarlar Derneği Başkanı Sevim Korkmaz Dinç, gözaltı sürecini ve bu süre zarfında kendi geçmişine yaptığı yolculuğu “Bir Kadının Gözaltı Günleri” isimli kitabında bir araya getirdi. Kadın Yazarlar Derneği Yayınevi tarafından basılan kitapta, Sevim’in Barış Bloğu Dönem Sözcüsü olduğu süreçte, katliamı engellemek için Cizre’ye gidişini de anlatıyor.    ‘Kendimize sansür uyguluyoruz’   Hakkında iddianame dahi yazılmadan binlerce insanın aylardır cezaevinde olduğunu ifade eden Sevim, yedi günlük bir gözaltı sürecinin kitaplaştırılmasının tepki ile karşılanabileceğini fakat neden yazmaya ihtiyaç duyduğunu şu sözlerle açıkladı: “Bunları konuşmazsak, yazmazsak hepsi unutulup gidiyor ve bir sanal dünyanın kandırmacanın içine hapsoluyoruz. Kanunlar bizi suçsuzken suçlu buluyor ama bazen biz de o psikolojiye kapılıp suçluymuşuzcasına kendimizi kısıtlıyoruz, sansür uyguluyoruz.”    Düşünce ve basın özgürlüğü olmadan demokrasinin ve dolayısıyla geleceğin olamayacağını söyleyen Sevim, Barış Bloğu’nun ‘savaş kadınları öldürür’ yazılı pankartı ve barışın sembolü olan beyaz tülbent takmasının dahi iddianamesine işlendiğini belirtti.    Nusaybin tanıklıkları da kitapta   Barış Bloğu olarak Cizre katliamını önlemek amacıyla giderlerken Nusaybin’de devlet komplosu ile engellendikleri süreci ve Nusaybin’de tanık olduklarını da kaleme alan Sevim, devletin bugünkü tavrının 80’lerdeki savaş çığırtkanlığının sonucu olduğunu ifade etti. Sevim, din istismarı veya ırkçılıkla ideolojisini harmanlamış bir devletin 80’lerde komünistleri öteki olarak görürken bugün Kürt karşıtlığı üzerinden kendini var ettiğini ifade etti.   Fanusu kırmak için…    Kadınların; savaş, göç ve açlığın acısını en çok yaşayanlar olduğunu belirten Sevim, Efrîn’e yönelik saldırılara da dikkat çekti. Sevim, “Herkes bu katliamın farkında ama Alman faşizminde olduğu gibi sorumluluk almak istemiyor” dedi.    Eril aklın bir sonucu olarak insanların bir fanus içinde sanal gerçekliklere hapsedildiğini ifade eden Sevim, bu fanusun en dibinde kadınların yer aldığını, her bireyin kendi yeteneğine göre bu fanusu kırmak için mücadele etmesi gerektiğini söyledi.    ‘Her ilde etkinlik düzenlenecek’   Kitabın okuyucularla buluşması için birçok ilde dernek olarak etkinlik yapacaklarını ifade eden Sevim, derneğin kadınlara örnek olmak ve teşvik etmek için de bir yöntem izleyeceğini belirtti.    ‘Kadınlar yazmalı’   Sevim, son olarak “Kadınlar yazsa bile yayınlamak istemiyor. Yazmayı üst insan gibi yansıtılan erkeğin yapabileceği bir şey zannediyorlar. Kadınların yazdıkları küçümsenir. Oysa kadınlar her şeyi yapabilir” dedi.