'90'larda da sanat yapmak için direndik OHAL'de de direneceğiz' 2017-10-31 09:06:06 Beritan Canözer - Zülal Koçer İSTANBUL - Kürt kültürüne ve Kürt diline dönük asimilasyon politikalarına ilişkin konuşan Şehrîbana Kurdî, "90'larda da OHAL'de sanatımızı yapmak için direndik. Yine böyle olacaktır. Neden dilimizde konuşmayalım, şarkı söylemeyelim? 40 milyon Kürt’üz ve bizim de dilimizde şarkılar söylemeye hakkımız var" dedi.    Yıllarca devlet baskısından ötürü toprağından uzak kalan ve Almanya'da yaşayan Kürt sanatçı Şehrîbana Kurdî, 3.Kürt Kültür Festivali kapsamında İstanbul'da sahne aldı. Yıllar sonra bir Kürt festivalinde sahne almanın heyecanını yaşadığını söyleyen Şehrîban, burada yaşayan Kürt halkı ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını da dillendirdi. Şehrîbana ‘nın 1990'larda çıkardığı ve seslendirdiği "Keça Kurda", "Welatê me Kurdistan e", "Kîne em" ve "Mihemedo" gibi birçok şarkı hala halkın dilinde dolaşıyor.  ‘Halkımız tarafından her zaman sahiplendik’ Şehrîbana yaklaşık 30 yıldır Kürt sanatında yer aldığını  anlatarak, "Eskiden  bir kadının sahneye çıkması, şarkı söylemesi çok zordu. Kadının kendini ifade etmesi söz konusu bile değildi. Bizim şarkılar seslendirmeye başladığımız zamanlarda çok az Kürt sanatçı vardı. Çok zor ve zahmetli süreçlerden geçtik. Devlet tarafından özellikle çok baskı gördük ama bunların yanında çok güzel şeyler de yaşadık ve gördük. Halkımız tarafından her zaman sahiplendik ve yalnız bırakılmadık. İlk CD'mi çıkardığımda sesimi herkese duyurmak gibi bir hedefim yoktu" diye belirtti.    'Halkım için çalışmalarımı yürütüyorum'   Sanat alanındaki çalışmalarında başladığı süreçte tek hedefinin Kürtçe ezgilerin unutulmamasına fayda sağlamak ve Kürt halkına anadillerinde müzik dinletebilmek olduğunu dile getiren Şehrîbana, sahne almaya başladıktan sonra ezgilerinin on binlerce kişi tarafından dinlendiğini söyledi. Şehrîbana, "Ben Kürdistan halkına sesimi duyurmak istemiştim ama 4 parça Kürdistan'ın dışına çıkarak her yerden insanlar şarkılarımı söylemeye başladı. Binlerce kez teşekkür ediyorum halkıma, beni sahiplendikleri ve sevdikleri için. Kürt halkına layık olmak en temel isteğimdir. Ben halkım için çalışmalarımı yürütüyorum" ifadelerine yer verdi.    'Kültürümle, dilimle kendimi korudum'   Söylediği şarkılarda her zaman vatanına, topraklarına, diline ve kültürüne olan özlemini, Kürt halkının yıllarca çektiği acıyı, direnişleri dillendirdiğini söyleyen Şehrîbana, "Halkın beni sevmesi ve sahiplenmesi de bundan kaynaklanıyordu. Şarkılarımda her Kürt kendini gördü ve hala görüyor. Ben de bir Kürt kadını olarak kendimi hiç değiştirmedim. Kendi kültürümle, dilimle kendi gerçekliğimi korudum. İnsan ancak kültürü, dili, doğası, hakikatiyle var olur. Asimilasyon politikalarına karşı da ancak kendi dilimizi, kültürümüzü yaşatarak karşı koyabiliriz" diye değindi.    'Sanatçı sadece şarkılarıyla değil, her şeyiyle halkın yanında olmalı'   Yıllardır ülkesinden, toprağından ve halkından uzak kalan Şehrîbana, söylediği şarkıların bu kadar içten olmasında bunun payı olduğunu söylüyor. Şehrîbana, Kürt halkının sanatçıları olarak da hiçbir zaman halkı yalnız bırakmadıklarını belirtti. Sanatçının sadece şarkıları ile değil, tüm ruhu ve yaşamıyla halkının yanında olması gerektiğine dikkat çeken Şehrîbana, "Halkımız zorluklarla yaşamını sürdürürken bizim bu halkın sanatçıları olarak keyfimize bakmamız ve hayatımıza devam etmemiz beklenemezdi. Yeri geldi yürüyüşlerde olduk, yeri geldi mitinglere katıldık, yeri geldi halk bizi nereye çağırdıysa oraya gittik. Hiçbir zaman kendimizi halkımızdan kopuk hissetmedik ve bunun olmaması için elimizden geleni yaptık" dedi.    'Şarkılarımızda halk kendini görüyor'   Uzun yıllar Almanya'da yaşamak zorunda kaldığından Kürdistan'da yaşanan katliamlar ve acılarda halkının yanında olamadığının altını çizen Şehrîbana, "Bunun için de üzülüyorum. Keşke yaptığımız ve söylediğimiz şarkılar nedeniyle devlet bize ceza vermese de biz de topraklarımızdan çekip gitmesek. Olduğumuz yerlerde de elimizden geleni yaptık ama kendi toprağında halkınla olmak ayrı bir duygudur. Umarım bundan sonra halkımızla beraber acılarımızı değil de mutluluklarımızı paylaşırız. Şarkılarımda da hep topraklarıma olan özlemim, halkımın yaşadığı acılar var. Bu yüzden halk tarafından da seviliyoruz" diye konuştu.   'Neden kendi dilimizle şarkı söylemeyelim?'   OHAL sürecinde sanat yapmanın zorluklarına değinen Şehrîbana, "Bu süreçte hiç kimse bir şey yapmaz ve hepimiz evlerimizde oturursak bunca yıl verilen mücadele boşa çıkar. Durursak, başımıza gelmesinden kaçtığımız ne varsa gelip bizi bulur. Biz 90'larda da OHAL'ler içinde sanatımızı yapmak için direndik. Yine böyle olacaktır. Neden dilimizde konuşmayalım, şarkı söylemeyelim? 40 milyon Kürt'üz ve bizim de dilimizde şarkılar söylemeye hakkımız var. Sanat bir kurumun içinde yapılmaz. Sanat her yerde yapılır, her dilde yapılır" diye konuştu.    Festival hakkında da kısa bir değerlendirme yapan Şehrîban, "Elbette katılım çok fazla değildi ama OHAL'e rağmen binlerce kişi bizi dinlemeye geldi. Eksiklikler oldu, hatalarımız oldu, belki organizasyonda eksiklikler vardı ama umuyoruz ki halkımız bunları görmezden gelir. Ne olursa olsun kültürümüze sahip çıkalım. Kendi dilimizde şarkılar dinleyelim, şarkılar söyleyelim. Biz Kürt'üz ve buna sahip çıkmak bizim en büyük sorumluluğumuz" diye sonlandırdı.