‘Pirsên Rêzimana Kurmancî’ çıktı: Dil yoksa biz de yokuz 2023-12-16 09:05:10     Zelal Tunç-Rojda Aydın   WAN - Kürtçe “Pirsên Rêzimana Kurmancî ” (Kürtçe Dil Bilgisi Soruları) kitabının yazarı Elif Gemicioğlu Yaviç, dile sahip çıkma vurgusu yaparak “Dil yoksa biz de yokuz” dedi.    Mezopotamya’nın kadim dilleri arasında olan Kürtçe en son Wiktionary İngilizce’nin verilerine göre 168 dil arasında 918 bin 123 kelime haznesi ile dünya sıralamasında 8’inci dil sırasında yer buldu. Kürtçe’ye yönelik baskı ve yasaklara rağmen dilin gelişimi için yeni yeni eserler yayınlanıyor.    Soru bankası alanında ilk kadın yazar   Kürdistan’da devletin imha, inkar, asimilasyon politikalarına karşı evde, sokakta, iş yerinde, okullarda konuşarak kuşaktan kuşağa dilin taşıyıcılığını yapan kadınların, dilin yazılı eserlerinin gelişimi konusunda da sayıları günden güne artıyor. BU kadınlardan biri de Elif Gemicioğlu Yaviç. Elif, çıkardığı “Pirsên Rêzimana Kurmancî” (Kürtçe Dil Bilgisi Soruları) ile Kürtçe soru bankası anlamında ilk kadın olma özelliğini taşıyor. Elif, yazdığı kitabı ve Kürtçe çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘Baskılar beni dilimi savunmaya itti’   Uzun yıllardır dil çalışmalarıyla uğraştığını söyleyen Elif, en büyük şansının çocukluğundan itibaren Kürtçe dilini öğrenip Kürtçe'ye yönelmesi olduğunu söyledi. Çocukluğunda çevresinde başka dil veya Türkçe konuşabilen kimsenin bulunmadığını söyleyen Elif, Gever'de (Yüksekova) sadece Kürtlerin yaşadığını anlattı. Elif şöyle devam etti: "Okula başlayana kadar Kürtçe konuşarak büyümem benim için bir şanstı. Okula başladığınızda başka bir dünyayla tanışırsınız. Çünkü okula gittiğinizde ana dil yasaklanıyor. Dolayısıyla insanın içinden doğal tepkiler ortaya çıkar. Bir reaksiyon meydana geldiğinde reaksiyon gelecekte şekillenir. Benim tepkim biraz okulda kendimizi ifade edemediğimiz dönemin dilinde, öğretmenin bize zorla Türkçe dilini dayatması yönünde oldu. Kürtçe tamamen yasaktı. Kürtçe konuştuğu için insanlara şiddet uyguladılar. Dolayısıyla bu bir tepkiye dönüştü ve Kürtçe beni daha çok etkiledi ve buna yöneldim. Dil aşkı bende büyüdü. Şanslıydım ki büyükannem evdeydi ve ben de çoğu zaman onun yanındaydım. Büyükannem dil konusunda çok bilgiliydi. Birinin yeteneğine baktığımda her zaman etkilenirdim. Yine annelerimiz her zaman doğal şeyler üretti.  Bu yüzden dile daha çok ilgi duymaya başladım. Büyüyene kadar dil alanlarında çalıştım. 2004 yılında Van'da dil kursları açıldı. Kürtçe dil kursu resmi olarak verildi. O zamanlar üniversitede okuyordum ve üniversiteye gidiyordum. O günden bugüne pek çok dil kurumu ve çatısı altında çalıştım, ta ki şekillenene kadar.”   İlham kaynağı annesi ve nenesi   Elif, konuşmasının devamında çıkardığı kitabına ilişkin konuşan Elif, Nûda Kültür Merkezi’nde çalışırken aynı zamanda Kürtçe dil kurumunda da çalıştığını ve öğretmenlik yaptığını belirtti. Elif, çocukluğundan itibaren gramerin her zaman ilgisini çektiğini belirterek, şöyle konuştu: "Yıllardır Türkçe kitaplar ve eğitim görmemize rağmen, Kürtçe öğrenmesek de Kürtçe yaşadık. Kürtçe hayatımızda hep vardı. Bu nedenle iki dil arasındaki fark kısa sürede ortaya çıktı. Bu ilgimi çekti. İngilizce bölümünü de okudum. Kürt dili ile İngilizcenin birbirine yakın olduğunu gördüm. Aynı zamanda ikisi de hâlâ Avrupa dil grubunda yer alıyor. Çevirisi de çok kolaydı. Baktığımda Kürtçe ile Türkçe arasında büyük bir fark var. Bir kadın olarak Kürt dilinin zenginliğini göstermek istedim. Ben de elimi taşın altına koymak istedim. 10 yıl boyunca çoğunlukla gramer çalıştım. Çünkü grameri anladım. Sınavlara yönelik sorular hazırlıyordum. Bir arkadaşım bana bunları farklı bir şekilde yazabileceğini söylemişti. Anladım, hoşuma gitti. Derste öğrettiklerimin somut bir şekilde ortaya çıkmasını istedim. Okurların ve dil severlerin bundan faydalanmasını veya bir şeyler katmasını istedim. Kadınların bu alanda birçok beceriye sahip olması gerekiyor. Bugün yazıyorsam temelini annemden ve anneannemden alıyorum. Şu anda çocuk ninnileri üzerinde çalışıyorum. Annelerimiz çocukları beşikte sallarken ninni söylerdi, eğer erkek veya kız ise ninnilerinde cinsiyetini söylerlerdi. Bugün yaptıklarımız onlardan alınıyor, kaybolmasın diye somut bir şekilde yazıyoruz."   "Kadınlar bu alanda yürüyor ve durdurulamıyorlar"   Kitabın içeriğinin sadece Kurmanci dilbilgisi soru ve cevaplarından oluştuğunu belirten Elif, konuşmasına şöyle devam etti: "Buna gelecekte de devam etmek istiyorum. Fırsat olursa kendimi bununla sınırlamayacağım. Sadece gramer değil, Kürtçe edebiyatın ve Kürtçe’nin her alanı ilgimi çekiyor. Kadın biyografilerine ve sözlü edebiyata çok ilgim var. Sözlü edebiyatın yaratıcısı kadın. Tarihe bakıldığında Orta Doğu'nun büyük bölümünde kadınlara çok az eğitim fırsatı verilmiş ya da hiç verilmemiş. Önü ne kadar tıkansa da kadının yaratıcılığı var. Hayatının her alanında bu böyledir. Bununla tarihi kendi içlerinde gizlediler. Savaş, çatışma zamanı, hasret ve aşk zamanı dediler. Nadiren yazılırlar veya hiç yazılmazlar. Günümüzde kadınların bu alanda yer alması için fırsatlar var. Kadının önüne engel çıkmasa kadın her şeyi başarır. Kadın bu engeli kendisi ortadan kaldırır. Bu alanda kadınlar yürüyor ve engellenmiyor.”   Çalışma devam ediyor   Elîf, 2008-2009 yıllarında Gever'de Kurdi-Der'de çalışırken "Çocukların Sabrının Hikâyesi" kitabını derlediğini belirterek,: "Derlemeydi. Hikâye yazıldığı için yazarı söylenemez. ‘Çocukların Sabrını’ topladık ve bin kitap yayımlandı. Şu anda kitabımız kalmadı. Aynı zamanda yıllardır çeviri ve editörlük işleri yapıyorum. Şu ana kadar zindanlardan gelen birkaç kitabı klavyede yazıp aynı anda düzenledim. Birçok dergide yazı yazdım” dedi.    ‘Dil yoksa biz de yokuz’   Elif, Kürt çocuklarının okula gittikten sonra dillerini öğrenmelerinin daha da zorlaştığı belirterek, küçük yaşlarda çocukların ana dillerini konuşmaları gerektiğini söyledi. Elif, “Hiçbir çocuk zorluk çekmemelidir. Dil bir milletin varlığının şartıdır. Ne olursa olsun dile dikkat edilmelidir. Dil ortadan kalkınca halk bölünür. Çocuğum Kürtçe'yi iyi bildiği için herkes şaşırıyor ve 'Bu yaşta Kürtçe'yi nasıl biliyor' diyor. Onun bu yaşta Kürtçe bilmesi gerekiyor. Büyüyünce öğrenmek zordur. Çünkü Kürtçe çok zengin bir dildir. Neye ihtiyacımız var? Biz varız ve varlığımızı kabul ediyoruz. Kimsenin ‘sen yoksun’ demesini kabul etmiyorum. Peki varlığımı neyle koruyacağım? Dil ile kültür ile koruyabilirim. Bu nedenle kendimize bahaneler üretmemeliyiz. Elinden geleni yap. Aynı zamanda kişinin kendi diliyle siyaset yapması gerekir. Çünkü siyaset birçok insanı etkiliyor. Kendine aydın diyen birinin Kürtçe konuşması gerekir. Kürtçe dilini her yerde konuşmalıyız. Hayatın her alanında herkesin sorumluluğu var. Kendi dilimize sahip çıkmalıyız. Dil yoksa biz de yokuz."   ‘Dil insanın varlık sebebi ise, bizim varlık sebebimizi daha iyi savunmamız gerekir’   Elif, konuşmasının sonunda her Kürt kadını ve genci gibi kendisinin de zor zamanlarda dil için canla başla çalıştığını belirterek, şöyle dedi: "Süreç değişti, süreç barışa doğru gitti ve barışa doğru ilerledi. Yıllardır Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorlar, Kürt yok diyorlar. Sonra Kürtlerin ve dillerinin üzerinde baskı var dediler. Daha sonra bu dili de değiştirdiler, dağlı olduğunu ve Türk asıllı olduklarını söylediler. Siyasette işler ne kadar değişirse değişsin Kürtlere olan yaklaşım aynı.”