‘Kürt kadınları birleşirse kimse önlerini kapatamaz’ 2023-08-15 09:02:02     AMED - Kürt Yazarlar Derneği Eşbaşkanı Fatma Taşlı Tunç, Kürt edebiyatında kadının rolüne değinerek, "Kadınlar hem edebiyat hem de örgütlenme açısından gelişti. Kürt kadınları birlik olursa hiç kimse önlerini kapatamaz" dedi.   Kürt edebiyatı ve kültürünün tarihi aynı zamanda birçok kısıtlama ve yasaklamanın da tarihidir. Kürt yazar ve sanatçılar neredeyse her dönem farklı merciler tarafından tutuklanarak yasaklamalara maruz kaldılar. Bu durum halen de devam ediyor. Öte yandan edebiyatçı Kürt kadınlar hem otoritelerin yasaklarına hem de ataerkil zihniyete karşı direniyor ve kaleminden vazgeçmiyor.  Kürt Yazarlar Derneği Eşbaşkanı Fatma Taşlı Tunç,  Kürt kadınının edebiyattaki rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   İlham kaynağı ailesi olmuş   Fatma Taşlı Tunç, edebiyattan uzak olmayan bir ailede büyüdüğün ve ailesinden çok ilham aldığını kaydederek, "Ailem edebiyata çok meraklıdır. Halende bir dengbêj stranı açmadan kahvaltıya bile oturmayız. Bunu bir kültür olarak edindik. Edebiyatla ilgilenen Kürt bir ailede büyüdüm" ifadelerini kullandı.    ‘Edebiyatın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir’   Fatma, Kürt edebiyatının İslam'dan önce sözlü olarak başladığını söyledi. Yazılı Kürt edebiyatının Mirliklerin kurulmasından sonra ortaya çıktığını söyleyen Fatma, şöyle devam etti: "Ortadoğu'da edebiyat, İslam dininin ortaya çıkışıyla birlikte Arapça yazılır. Ortadoğu'da yaşayan Kürtler, İranlılar, Pakistanlılar, Afganlar ve Türkmenler edebi eserlerini Arap lehçeleriyle yazmışlardır. Edebiyat kelimesinin kökeni Kürt bilgini Şêx Mehmûd Berzencî'ye atfedilir. 'Edebiyat' terimi 'witin' kelimesinden gelir, witin Sorani lehçesinde 'ince ve uyumlu sözler' anlamına gelir. Edebiyat tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bu yüzden edebiyat benim için çok değerli.”   Yasaklara rağmen yazmaktan vazgeçmediler   Fatma, Kürt dili ve edebiyatının yasaklandığını, hatta aile içinde konuşulmasının bile yasaklandığını söyledi. Bu kısıtlamalar nedeniyle Kürtlerin yerinde hangi halk olsaydı, bu saldırılar karşısında yok olacağını söyleyen Fatma, "Ancak Kürtler hiçbir zaman pes etmedi. Burada yasak olunca çalışmalarına yurt dışında devam ettiler. Orada gazeteler, kitaplar yayınlandı, şiirler yazıldı" şeklinde konuştu.   ‘Kadınlar ataerkil zihniyete başkaldırdı’   Kürt edebiyatında kadının rolüne dikkat çeken Fatma, zayıf ve geri kalmış ülkelerde kadın haklarının ihlal edildiğini belirterek, şöyle devam etti: "Ama kendini geliştirmiş ülkelerde kadın gelişmiş ve özgürdür. Her ne kadar ataerkilliğin otorite ve zihniyeti kadınları ezmeye çalışsa da kadınlar hiçbir zaman boyun eğmediler. Asla teslim olmadılar ve hep başkaldırdılar. Bu yüzden Kürt kadını her haliyle dünyaya damgasını vurmuştur diyebiliriz. Eskiden türküler söylenen köy odaları vardı. Kadınlar o odalara gitmezlerdi ve oda dışında şarkı söylerlerdi. Kadınların şarkı söyleme hakkı engellendi. Kadınlar o zamanlar zayıftı ama şimdi kadınlar hem edebiyat hem de örgütlenme açısından gelişti. Kürt kadınları birlik olursa kimse onların önünü kapatamaz ve engel olamaz. Birçok sanatçımız ve gazetecimiz hiçbir suç ve sebep olmaksızın cezaevinde. Bunu bütün dünya biliyor ama konu söz konusu Kürtler olduğunda herkes sessiz kalıyor. "   ‘Bir kadın nehir gibi akmalı’   Kadınların her şeyden önce dilini güçlendirmesi, gücünü bilmesi gerektiğini söyleyen Fatma, konuşmasının sonunda, "Kadınlar evden çıkıp 'Ben buradayım' deyince, kadını kimse durduramaz. Bir kadın nehir gibi akmalı. Utançtan ve ailelerinin yakınlığından bir adım bile atamıyorlar. Attıklarında içlerinden binlerce eser, şarkı ve şiir çıkacaktır. Dilerim kadınlar sandıklarının ağzını açar da kendi dillerinde, edebiyatlarında, kültürlerinde yazıp yaşarlar” dedi.