Yazımsal ürünlerini Tûrik’a dolduruyorlar! 2023-01-15 09:03:07     Rojda Aydın   AMED - Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevin’deki tutsaklar, kısıtlı imkanlarla yazımsal çalışmalarını bir arada topladıkları Tûrik Dergisi ile duvarların üretime ve yaratıcığına engel olamayacağını gösteriyor.    Cezaevlerinde hak ihlalleri ve baskılar devam ederken tutsaklar zor şartlara rağmen üretimlerini sürdürüyor. Tutsakların tüm baskılara rağmen üretimlerin sürdürdükleri bir cezaevi de Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi. Kadın tutsaklar. Cezaevindeki yazımsal çalışmalarını “Tûrik” adını verdikleri dergide bir araya getiriyor.    Tutsakların, yazı, şiir, öykülerini bir araya getirdikleri 51 sayfadan oluşan Tûrik Dergisi’ni elle yazarak hazırlıyor. Dergide Tevgera Jinên Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, bir süre önce tahliye olan Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı Yüksel Elmas ve birçok kadın tutsağın yazısı yer alıyor.    27 Şubat 2021 tarihinde "örgüt üyeliği” gerekçesi ile tutuklanan ve  Kasım 2022’de tahliye edilen Yüksel Elmas, derneklerine yönelik baskın, gözaltı ve tutuklanmalarını, kadın tutsakların yazımsal çalışmalarını bir araya getirdikleri Turik’i anlattı.    Baskın, gözaltı ve tutuklanma süreci   İlk olarak tutuklanma sürecine değinen Yüksel, derneklerine 27 Şubat 2021’de baskın yapıldığını belirten Yüksel, “Baskın sonucu yönetici ve üyelerimizin tümü gözaltına alındı. 12 gün gözaltında kaldık ve daha sonra adliyeye çıkarıldık. 10 arkadaş tutuklandık. Bir yıl 9 ay cezaevinde kaldım. ‘İlegal’ dernek olduğumuz iddiası ile tutuklandık. Derneği bir şeylere bağlamak isteseler de bunu yapamadılar. Hukuksuz bir şekilde iki yıla yakın cezaevinde kaldım. Bizi suçlayacakları bir şey yok. Beraat eden arkadaşlarımız oldu. 16 Kasım 2022’de bırakıldım. Ceza verip öyle tahliye ettiler. Önce 10 yıl ceza verdiler. Ancak İstinaf cezayı fazla bularak dosyayı bozdu. Tekrar yapılan yargılama sonucu 9 yıl 9 ay ceza verdiler. Yani bir şey değişmedi. Bunu da indirerek 8 yıl 45 güne indirdiler” diye konuştu.    ‘Düşünsel olarak bizi esir alamazlar’   İnsanların cezaevinde fiziki olarak tutsak olsa da düşüncel olarak esir alınamayacağını belirten Yüksel şöyle devam etti: “Bizler cezaevinde düşünsel olarak kendimizi daha çok güçlendiriyoruz. İnsanın her alanı kendisi için fırsata çevirmesi gerekir. Onlar bizi cezaevinde fikri olarak değiştirmek istiyorlar. Ancak düşüncelerimizi değiştiremezler. Dört duvar kendimizi geliştirmemize engel olamaz. Cezaevinde yoldaşlar olarak birbirimize sahip çıkıyoruz. Cezaevlerindeki yoldaşlık dışarıdan daha farklı. Daha çok birbirimizi sahipleniyoruz. Cezaevinde sürekli birbirine destek verme temelinde gelişiyor yaşam.”   ‘Tutsaklar haklarından mahrum bırakılıyor’   Cezaevlerinde tutsakların tüm haklarından mahrum bırakıldıklarını belirten Yüksel, “Örneğin kültürel aktiviteler, sağlık hakkı gibi yaşamın tüm alanlarında haklardan mahrum bırıkılıyoruz. Ancak insan isterse de hiçbir şey engel olamıyor. Hiçbir güç isteklerimize engel olamaz. Cezaevlerinde arkadaşlar her şeyi kendi elleriyle üretiyor. Bir şeyden on şey üretebilir, çıkarabilirsin. Her şeyi elleriyle üretmek zorunda kalsalar da bu önemli olmuyor. Gerçekten de cezaevlerinde tutsakların ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri şeyler çok az. Ancak buna rağmen de üretiyorduk. Çok yetenekli arkadaşlarımız vardı” sözleriyle tutsakların yaratıcılıklarına dikkat çekti.    ‘Ortak emekle dergiyi çıkardık’   Tûrik Dergisi’ni birlikte ortak çıkardıklarını ifade eden Yüksel,  şunları söyledi: “Bugün biz lise ya da üniversite diploması yok diyoruz. Ancak yazmak için bizim diplomaya ihtiyacımız yok. Arkadaşlarımız her açıdan gerçekten çok yetenekliydi. Derginin çıkarılmasında her arkadaşımız yaratıcığını ortaya çıkardı. Neden bir dergi çıkarmayalım dedik. Çıkarabiliriz ve doğal bir şey yaratabiliriz. Bu yaratıcılığı da bir ürüne dönüştürmek istedik. Böylelikle ortak bir şekilde dergiyi hazırlama başladık.”     Kürtlerin Tûrik’i zengin!   Dergiyi çıkardıkları zaman isim konusunda birçok tartışma yürüttüklerine dile getiren Yüksel, “İsmini ne koyacağımızı çok tartıştık. Arkadaşlarla konuştuk, tartıştık. Farklı isimler öne çıktı. Onlardan biri de Tûrik idi. Tûrik Kürtlerin bir geleneği. Tûrik bizde birçok şeyi içinde barındırıyor ve her şeyi içine alıyor. Kürtlerin Tûrik’ında her şey var. Kültür, doğa, yaşam, tarih yani her şey var. Kültürümüzde her şey var. Dergimizde de her konuda yazı var. Bu yüzden de dergimizin adını Tûrik koymak istedik. Yani Tûrik’in anlamı çok geniş ve büyük. Kürtlerin Tûrik’i çok zengin. Bu yüzden bu ismi vermeyi kararlaştırdık” diyerek dergiye isim verme tartışmalarına ilişkin süreci anlattı.    ‘Her arkadaş yazdı’   Tûrik Dergisi’nde birçok konuda yazının yer aldığını belirten Yüksel, şöyle dedi: “Her arkadaş bir konu hakkında yazdı. Tûrik’de edebiyat, ortak yaşam ve cezaevleri üzerine yazılar var. Yine şiir, öykü ve hikayeler var. Arkadaşlarımız özellikle Sûr’daki yaşam üzerine yazılar yazdılar. Sûr’da yaşananlara şahitlik eden arkadaşlar bunları kaleme aldı. Derginin güçlendirilmesi için kalemini eline aldı.”   ‘Ellerimizle ürettik’   Cezaevlerindeki zorlu şartlara değinen Yüksel,  buna rağmen kendi elleriyle ürettiklerini dile getirdi. Yüksel, “Kantinden bir şeyler almamıza izin verilmiyor. İnsanın imkanı olmadığında ve buna dağmen bir şeyler yaptığında ortaya çok güzel şeyler çıkıyor. Dergiyi hazırladığımızda biraz renkli olsun dedik ve beyaz sayfaları çay suyuna koyup kurutuyorduk. Daha sonra da yazılarımızı yazıyorduk. Çizim konusunda yetenekli olan arkadaşlar vardı ve çizim yaptılar. Yine yanımızdaki fotoğrafları, resimleri kullandık. Yazı konusuna göre resim kullanıyorduk. Tüm arkadaşlar büyük emek verdi. Yani dergimiz ortak, komünal bir şekilde hazırlandı” dedi.    ‘Cezaevlerine sahip çıkmalıyız’   Yüksel, son olarak şunları dile getirdi: “Gönül ister ki kimse cezaevinde kalmasın ve hepsi özgürlüklerine kavuşsun. Cezaevinde fikirler özgür. Hiçbir güç bize engel olamaz. Cezaevlerindeki arkadaşlık insana büyük bir moral ve motivasyon veriyor. Bu yüzden her zaman cezaevlerine sahip çıkmalıyız.”