‘Olay Yeri’ sergisi: Hesap sorulmamış, yüzleşilmemiş suçlar... 2021-12-31 09:06:01     Gökçe Akgöl   ANKARA - "Olay Yeri" isimli kişisel sergisiyle ortak acıda buluşmanın önemine dikkat çeken Çizer Aslı Alpar, “Çoğuyla yüzleşilmemiş, hesap sorulmamış birçok suçun var olduğunu, birçok hayatın yitirildiğini görüyorum. Ülkenin tamamı olay yerine dönmüş durumda” dedi.   Çizer Aslı Alpar'ın Çankaya Belediyesi'nin beş sanatçının eserlerinden oluşan "Buluşmalar" projesi kapsamındaki "Olay Yeri" isimli kişisel sergisi 17 Aralık’ta Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde sanatseverlerle buluştu. Çankaya Belediyesi’nin "Buluşmalar" projesinde Aslı Alpar’la birlikte Hasan Doğan Yılmaz, Beyza Durhan, Mehmet Sıddık Turan ve Maze Sürer’in eserleri de yer alıyor. Aslı Alpar’ın sergisi  9 Ocak’a kadar sanatserverlerle buluşabilecek.    Ortak acıda buluşma   AKP’nin 19 yıllık iktidarı döneminde yaşanan hak ihlallerini çizdiği “Olay Yeri” sergisi her gün tanıklık ettiğimiz, yeri geldiğinde farkından olmadan geçtiğimiz sokaklarda yaşanılan şiddete dikkat çekiyor. Gezerken olay yeri bantlarının eşlik ettiği sergide yaşadığımız, “unutturulan” olaylarla yüzleştiriyor. Herkesin kendinden bir parça, iz bulabileceği bu sergi acıların ortaklığını da gözler önüne seriyor.   Sergisinin tanıtım metninde  ‘olay yeri’ vurgusuna dair şöyle deniliyor: “Neresidir olay yeri? Olayın işlendiği yer mi? Failin ya da mağdur edilenin takip ettiği yol mu? İz bıraktıkları yerler mi? Saklandıkları ya da bulundukları alan mı? Bu yerlerin hepsi mi? Son yirmi yılda birlikte eğlendiğimiz, yürüdüğümüz, dövüldüğümüz, gözaltına alındığımız, öldürüldüğümüz sokaklar. Evler, arabalar, uçaklar, inşaatlar, fabrikalar, meydanlar, parklar, bankalar. Dokunduğumuz, iz bıraktığımız her yer. Yine buradayız işte, olay yerindeyiz. Yirmi yılın tanığı çizgiler sizin tanıklığınızla burada.”    Çizer Aslı Alpar ile “Olay Yeri” sergisi ve sanatın iyileştirici gücüne ilişkin konuştuk.   ‘19 yıl bir iktidar için çok uzun’   Aslı, Türkiye’nin son yirmi yılındaki hak ihlallerine ilişkin çizimlerini kitaplaştırmak istediğini, ancak bitmeyen bir kitaba dönüştüğünü belirtti. 19 yılın bir iktidar için çok uzun bir süre olduğuna dikkat çeken Aslı, “Yaşadığımız hak ihlallerini düşünürsek buna dair çok fazla gündem var. İlk etapta ben bu çizimlerimi derli toplu bir kitap yapmak istiyordum. Kitabın adı da ‘olay yeri’ olacaktı. Tabi ki içinde daha kişisel çizgiler de vardı. Daha sonra Çankaya Belediye’sinden, ‘Buluşmalar’ adı altında farklı disiplinlerden 5 sanatçıyla bir sergi açmak istediklerine dair bir teklif geldi. Ben de ‘bu çizimleri kitaplaştırana kadar bu iktidar gidecek, o yüzden en iyisi bir sergi olsun’ dedim ve içinden benim için en çarpıcı olanları seçmeye çalıştım. Elbette sergide bu çizimlerin çok ufak bir kısmını sergileyebildik” dedi.   ‘Çoğuyla yüzleşilmemiş, hesap sorulmamış birçok suç var’   Sergiye koyacağı çizimleri seçmekte çok zorlandığını bu yüzden iki arkadaşından destek aldığını ifade eden Aslı, “Bu 19 yıl, çok fazla acıya tanık olduğumuz, bazen mağduru olduğumuz bazen ne yazık ki eyleyeni olduğumuz, bazen de ortağı olduğumuz bir sürü olayın yaşandığı bir dönem. O yüzden çizimleri seçmek benim için çok zor oldu. Çizer Emre Yılmaz ve eşim Salih Salman’dan destek aldım. Bir akşam oturduk ve birlikte seçmeye çalıştık. Çünkü seçmek aynı zamanda mental bir zorluğu da beraberinde getiriyor. Her ne kadar çizerken de yaşarken de kolay olmasa da geri dönüp baktığımda çoğuyla yüzleşilmemiş, hesap sorulmamış birçok suçun var olduğunu, birçok hayatın yitirildiğini görüyorum. 3 kişinin bir arada seçmeye çalışmasıyla daha ortak bir hafızaya hitap eden işler çıkardık. Hepimizin durduğu yerler, geçmişimizden getirdiğimiz bagajımız farklı farklıydı. Bizi en çok etkileyenler ya da ‘bu mutlaka olsun, bu unutulmuştu’ dediklerimizi sergi için çıkarmaya çalıştık” diye konuştu.   ‘Ülkenin tamamı olay yeri’   Serginin ismi olan “Olay yeri”nin kitap çalışmasında ismini koymak istediği “Z raporu”ndan geldiğini belirten Aslı, Z raporu isminde bir kitap çalışması olduğunu gördükten sonra bunun üzerine başka bir isim düşündüğünü söyledi. Aslı, “Z raporu, finans sisteminde bir şirketin gün sonu dökümü, bütün harcamalarını gösteren bir fiştir. O isimde başka bir kitap çalışması olduğunu görünce biraz düşündüm. Bir baktım Z raporundan çok, yani bitmiş bir şeyle hesaplaşmaktan çok hala bitmemiş olduğu için, hesaplaşılmamış olduğu ve hala orada devam ettiği için bunların çoğu suç olduğu için ‘burası bir olay yeri olmuş’ dedim. Ülkenin tamamı olay yeri olmuş aslında. Buradan hareketle de serginin adı ‘olay yeri’ olsun dedik. Hatta o yüzden serginin açılışını olay yeri bantlarını keserek yaptık. Ben düşünmemiştim. Sergiyi kurmamıza yardımcı olan hem tasarımcı hem karikatürist Çiğdem Demir ve ressam Numan Seven’in müthiş fikriydi. Olay yeri bu şekilde çıkmış oldu” ifadelerini kullandı.   ‘Sanatın iyileştirici gücü var’   Okuyucuları ile arasında çok farklı bir bağ yakaladığına ve bunun için de kendini çok şanslı hissettiğine dikkat çeken Aslı, okuyucuları ile arasında tek taraflı bir ilişki olmadığını, birbirlerini karşılıklı beslediklerini ifade etti. Aslı, "Sokağı, kadın hareketini, işçi hareketini, lubunyaların hareketini, hayvan hakları hareketini, insan hakları hareketini düşündüğümüz zaman, ben bu hareketin kendisinden beslenerek çiziyorsam, benim çizdiğim şey de bu hareketlere daha şefkatli bir kucaklama ile geri dönüyor. Umuyorum öyledir, ben böyle olmasını dileyerek yola çıktım. Çünkü benim de çizmeye tam olarak başlamamın sebebi sırtımda bir el, omzumda bir el, şefkatli bir kucak bekleyerek bütün bu yaşadıklarımızdan kurtulabilmeyi ummamdı” dedi.   Sanatın iyileştirici gücüne inandığını ifade eden Aslı, “ Bana öyle geliyor ki tam bir tüketim dünyasındayız. Bir şey üretmenin kendisi insanlara iyi geliyor. Tek tıkla her şeyi alabildiğimiz, dünyanın her yerinden her şeyi kapının önüne getirebildiğimiz dünyada oturduğumuz yerden bir şey üreterek herkese ulaşabilmek ya da ulaşmayı istediklerine ulaşabilmenin kendisi hem çok devrimci, hem de bence hepimize iyi geliyor” şeklinde konuştu.   AKP iktidarı boyunca sanat açısından çok büyük kayıpların yaşandığını dile getiren Aslı, öncesinde de fikir özgürlüğünün olmadığını ancak AKP ile birlikte bu durumun sistematikleştiğini ifade etti. Gürdal Duyar’ın “Güzel İstanbul” Heykelinin insanlar tarafından linç edilmesini ve kaldırılmasını örnek veren Aslı, “Sanatsal ifade özgürlüğüne dönük saldırılar yeni değil. Ama bu durum 19 yılda çok kurumsallaştı. Daha önce tek tük kamudan insanlar yetkililer bu şekilde konuşurken, bugün kamu kurumları sansürü üstlendi. Çocuk kitapları sansürlendi, toplatıldı, siyah poşetlere geçirildi. Bu çok büyük bir kayıptır. Üretilen işlere erişimimizi zorlaştıran, onları kriminalize eden bir süreçten bahsediyorum. Diğer taraftan da üretilebilecek işlerin ortaya çıkmasını engelleyen, birçok sanatçının otosansürü önermek zorunda kaldığı bir süreç. Kaç yıl bu karanlığını kapatmaya başlar bilemiyorum” dedi.   ‘Çizerlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliği hala var’   Aslı, kendisi gibi çizmek isteyenlere şunları söyledi: “Çevrenin ne dediğini önemsemesinler, ben çok uzun süre çevrem ne der diye düşündüm. Bana mutsuzluktan başka bir şey getirmedi. Eğer gerçekten kuvvetli bir şekilde üretmek istiyorlarsa hiçbir şey engel olmasın. Elbette bir çizer olarak Türkiye’de hayatta kalmak en basiti karnını doyurmak, temel ihtiyaçlarını karşılamak hiç kolay değil. Karikatür konusunda, eğer kadınlarsa bu durumu erkek işi olarak gören çok kişiyle karşılaşacaklar. Eskiye göre bunun biraz kırıldığını düşünüyorum.  Dergilerde çizen kadın sayıları artması çok kıymetli. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği biraz heves kırıcı olabiliyor, ona hiç takılmasınlar. Çizmeye devam etsinler.”