Medya Üren: Resimlerimle anlatmam gereken çok şey var 2019-08-10 09:02:01   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Ezîdî Katliamı’nın yıldönümünde çizdiği resimlerle katliamı anlatan Ressam Medya Üren, “Coğrafyamızın savaş gerçekliği var ve bundan asla kaçamayız. Ben de hem resimle hem de yaptığım gazetecilikle hayatıma ve mücadeleme devam ediyorum. Resimlerimle ve haberlerimle anlatmam gereken, duyurmam ve hissettirmem gereken çok şey var” diye belirtti.    Êzidî Katliamı’nın 5. yılında 2 Ağustos tarihinde Diyarbakır’da Êzidî kadınlar için resim sergisi açıldı. Sergide aynı zamanda bir mülteci olan Ressam Medya Üren’in de resimleri yer aldı. Irak’ın Maxmur kentinde dünyaya gelen Medya, gözünü açar açmaz bölgenin savaş koşullarıyla tanışıyor. Yaşadığı ve tanık olduğu tüm saldırıları, katliamları, göç yollarını resmeden Medya, “Resim, kendimi ifade edebilmenin en iyi yoluydu” dedi.    ‘Resim çizmek benim için önemli’   19 Haziran 2000 tarihinde dünyaya gelen Medya’nın ailesi 1994 yılından bu yana mülteci olarak yaşamını sürdürüyor. 12 kez yer değiştirdiklerini belirten Medya, her gittikleri yerin bir öncekinden daha ağır koşullarda olduğunu söyledi. Çocukluğu boyunca savaşın tanıklığını yapan Medya, yaşadığı her şeyi bir oyun sanarak büyüdüğünü belirtti. Havada hiç gitmeyen barut kokularıyla içindeki sanatı büyüttüğünü dile getiren Medya, “Bu yüzden resim çizmek benim için çok önemli. Tanık olduğum savaşı, göçü, acıyı resimlerimde ifade ediyorum ve hissettirmeye çalışıyorum. Resim çizerken tanık olduğum her şeyi birden fazla kişiyle paylaşmış gibi hissediyorum” ifadelerini kullandı.    ‘Resimlerimde daha çok kadın ve çocukları çizdim’   Êzidî Katliamı’na ilişkin çizdiği resimlere dair konuşan Medya, “Êzidî katliamı 3 Ağustos 2014’te yaşandı ve binlerce Êzidî göç yollarına düştü, binlerce kadın köle pazarlarında satıldı. Ben de bu göç yolunda ve katliamdan en çok etkilenen Êzidî halkını, özellikle kadın ve çocukları yansıtmak istedim. Bu saldırılardan ve katliamlardan en çok etkilenen kadınlar ve çocuklar oluyor. Bu yüzden resimlerimde de daha çok kadınları ve çocukları çizdim. Ben kendimde bunu yaşadım ve tanık oldum. O nedenle Êzidî halkının neler yaşadığını çok iyi biliyorum.  Savaştan sonra Ranya’ya göç ettik. Mülteci iken bir daha mülteci olduk ve çölde kaldık. Ranya’da camilerde yaşadık ve Êzidî halkıyla benzer şeyler yaşadığımız için bu acıya, göçe hiç yabancı değildim. Biz Şengal’e yapılan saldırılardan sonra Êzidî halkına yardım etmek için yanlarına gittik. Çünkü onları en iyi biz anlardık ve bize ihtiyaçları vardı” diye kaydetti.    ‘Çocuklar barut kokularıyla büyüyor’   Şengal’in acısını derinden hissettiğini söyleyen Medya, “Bu derin hislerimi tabloda canlandırdım” ifadesini kullandı. Medya, tek amacının Êzidî halkının yaşadıklarını herkese hissettirmek olduğunu dile getirerek, “Çok zor ve zahmetli süreçlerden geçiyoruz. Çocuklar kan ve barut kokularıyla büyüyor. Çocuklar doğar doğmaz savaşın ne olduğunu öğreniyor. Savaşı resmetmek aslında hiç güzel ve ilgi çekici değil. Çünkü ben savaşın yerine daha güzel şeyleri çizmek, tabloda resmetmek isterdim, ama ne yazık ki coğrafyamızın savaş gerçekliği var ve bundan asla kaçamayız. Tüm bu savaş koşullarına rağmen hayata tutunmak ve yürümek gerekiyor. Ben de hem resimle hem de yaptığım gazetecilikle hayatıma ve mücadeleme devam ediyorum. Resimlerimle ve haberlerimle anlatmam gereken, duyurmam ve hissettirmem gereken çok şey var” dedi.