Dengbejlerin sesinde ölümsüzleşen kadınlar: Nurê, Ember, Gulê 2019-08-04 09:03:39   Zeynep Durgut   VAN - Sözlü geleneğin en önemli temsilcilerinden olan kadın dengbêjlerin klamlarında, zulme karşı direnen kadınların ve acıların hikayelerine yer verilir. Yüz yıllardır hala dillerde olan bu hikayelerden birkaçını paylaşan Dengbêj Meryem, “Dengbêjliğin kökünde kadın vardır ama maalesef erkeklere mal ediliyor” dedi.    Dengbêjler, Kürt toplumunun ortak hafızası ve vicdanı olarak tanımlanır. Bir kültür mirasının erk haliyle geleceğe aktarılmasını yaran kadınlar, kendi acı ve kederlerini, aşklarını, özlemlerini bu mirasa ortak ediyor.  Bu durum Kürt kadınları için oldukça önemli bir yer tutuyor. Özellikle kadın dengbejler, şarkı söylemek bir yana kadına dinlemeyi bile yasaklayan zihniyete rağmen, kadın direnişini geçmişten bu güne seslendirdikleri klamlarda (şarkı) dile getiriyor.    Boyun eğmeyen, direnen ve çocuk yaşta evlendirilen kadınların hikayelerini anlatan Dengbêj Meryem Tuncer, kadınların acıları, hüzünleri ve direnişlerini yaşatanların kadın dengbêjler olduğunu söylüyor.    ‘Dengbêjli kültürü erkeklere mal edildi’    Dengbêjliğin tarihinin, kadınların sesi ve klamları ile yaratıldığını belirten Meryem, “Dengbêjliğin kökünü oluşturan kadınlardır ama ne yazık ki şuanda bu kültür de erkeklere mal edilmiştir. Erkek erkeği vurmuş kadınlar bunun üzerine klam söylemiş, gençler sevdalanmış kadınlar söylemiş, zulüm olmuş kadınlar söylemiş ve bugüne kadar getirmişler. Kürdistan’da binlerce kadın direnişçi, kahraman dengbêjlerin şarkılarına konu olmuş. Bizler bu klamlarla bu kadınların hüzünlerini, acılarını ve direnişlerini canlı tutuyoruz” diyor.   Klama Nurê    Kürt dengbêjlerin nerede bir haksızlık görmüşlerse bunu söyledikleri belirten Meryem, klamlara konu olan Nurê’nin hikayesini şu sözlerle anlatıyor:   “Nurê’nin hikayesi Diyarbakır da gerçekleşmiş. Nurê ve Salih birbirine sevdalı amca çocuklarıydı. Bunlar daha sonra evleniyorlar. Salih çok güçlü ve değerli bir insandı. O yıllarda devletin baskıları en üst seviyedeydi. Bir gün o zamanın JİTEM’i Nure’nin köyünü basar ve köylülere zulüm edilir, sürgüne zorlanır. Salih zulmü kabul etmez ve bir gün Nurê’ye ‘biz bu zulme karşı ne yapmalıyız’ diye sorar.  Nurê de der ki; ‘zulmü, ölümü kabul edenin ne vicdanı ne de imanı vardır.’ Salih kalkar ve gider, zulüm edenlerden 9 kişiyi öldürür. Salih, akşam olur amcasının evine gider ve Nurê de oradadır. Kalkar ve Salih’in yatağını damda serer. Gece olur devlet köyü basar ve Salih’i tutuklar. Diyarbakır zindanına gönderilir. Salih müebbet hapis cezasına çarpıtılır. Nurê Salih’i kurtarmak için çaba içine girer ve köy köy, şehir şehir gezer. Nurê şunu bilir ki Salih haksızlığı kabul etmediği için öldürdü. En son çareyi erkek kılığına girmekte bulur. Erkek kılığına girer ve Salih’i cezaevinden kurtarmak için yola koyulur.    Nurê daha sonra ihbar edilir ve devlet tarafından tutuklanır. Hakim ve savcı Nurê’ye ‘sen bizi öldürmek ve Salih’i cezaevinden kurtarmak için gelmişsin’ der ve Nurê de şu cevabı verir; ‘pişman değilim gene olsa gene yaparım.’ Savcı ve hakimler bu cesarete hayran kalırlar ve Nurê ile Salih’i serbest bırakır. Daha sonra köye Nurê’nin savcı ve hakimlerle anlaştığı dedikodusu yayılır ve Nurê’ye iftira atılır. Bunu duyan Salih, Nurê’ye döner ve der ki, ‘bilirsin benim sana güvenim sonsuz ama gel gör ki insanların ağzı çuval değil ki kapatayım, ben seni öldürmek istemiyorum ama senle yollarımızı ayıralım.’ Salih iftiralara boyun eğer ve Nurê’yi bırakır. Bu klamın kahramanı Nurê’dir. O günden sonra bu hikayi duymayan kalmaz ve kadınlar Nurê’ye böylelikle ağıt yakarlar. O gün bugündür bu klam hep canlılığını korur ve her bir dengbêj de farklı tarzlarda söyler.”    Klama Embera Suryan   Kadın dengbêjler her dinden, inançtan kadınların hikayelerini de  dilden dile duyurmuşlardır. Embera Suryan klamıda, Süryani bir kadının Müslüman bir erkeğe aşkı anlatılır.    Dengbêj Meryem hikayeyi şu şekilde anlatıyor:    “Embera Suryan klamının öyküsü de Van’da gerçekleşmiş. Çok eskiden her bir inanç birlikte yaşardı. Ember, Süryani bir kadındır ve Müslüman olan Xalit beye aşık olur. Xalit bey de Ember’e sevdalanır ve Ember’i istemek için ailesinden izin alır. Ama ailesi buna karşı çıkar ve der ki, ‘Ember’i seni istememiz için bir şartımız var, o da Ember’in Müslüman olması.’ Ember, bunu duyunca ‘ben Xalit’i seviyorum ama dinimi, inancımı asla değiştirmem’ der. Bunlara karşı direnir ve Xalit bey ile kaçar. Ember’in ailesi ant içer ve ‘Ember Müslüman birine kaçmış biz affetmiyoruz, geri dönerse de öldürürüz’ der. Ember 7 yıl boyunca ailesini görmez. Bir gün yaylalardayken Xalit’in annesine ‘kervanlar gidiyor ben de onlarla ailemi ziyarete gideceğim’ der. Kervanla yola koyulur. Ember Çalyan yoluna yetişir ve orada kar fırtınası çıkar. Ember orada boğulur ve yaşamını yitirir. Daha sonra Xalit bey ava çıkar bakar gökyüzüne kartallar, kuşlar efkarlı. Bu durumdan hoşlanmaz ve daha sonra yoluna devam eder. Biraz ilerledikten sonra bakıyor iki dağın arasına sıkışmış bir kadın. Sonra bakıyor ve Ember’in cenazesini görüyor. Xalit bey orada ağıt yakar ve şöyle der, ‘Süryan Ember ölmüş kuşlar efkarlı ses çıkmaz Ember’den.’ Ember’in mezarını hala da o yolda görmek mümkündür. Bu şarkı da o günden bu güne söylenir.”    Klama Hristiyan Gulê   Dengbêj Meryem tarihten beridir kadınların ağalık sistemine karşı çok güçlü direnişler sergilediklerini belirterek, bunlardan bir tanesinin de Hristiyan Gulê olduğunu söylüyor.    Meryem, Hristiyan Gulê’nin hikayesinde şu şekilde özetliyor:    “Gulê Hristiyan bir kadındı ve çok mu çok zeki ve güçlü bir kadındı. Boyun eğmez ve haksızlığa karşı direnirdi. Gulê Müslümanların olduğu bir köyde yaşıyordu.  Bir gün köyün ağalarından olan Mustafa beg Gulê’ye seslenir ve der ki, ‘benim üç tane eşim var gel sen de dördüncüsü ol.’ Gulê ise ‘ben asla ama asla dinimi, inancımı değiştirmem ve asla da seninle evlenmem’ der. Gulê koyun sağmaya gider ve dönüşte gene ağa onu rahatsız eder ve Gulê ye ‘ben senin başını keser, dişlerinle asarım’ diye tehdit eder. Gulê ise ‘sen beni öldürsen de derimi de yüzdürsen Müslüman olmam ve inancımı değiştirmem’ şeklinde cevap verir. Ağa Gulê’ye karşı zulmünü devam ettirir ve Gulê de Müslüman olmamak için sonuna kadar direnir. Gulê’nin hikayesi de özellikle kadın dengbêjler tarafından söylenir ve günümüze kadar adını getirir.”    Klama Geliyê Qewalê   Çocuk evliliklerin ve istismarlarının yarattığı acı da kadınların klamlarına dökülerek anlatılmıştır. Bu klamlardan bir tanesi de Hakkari bölgesine ait ‘Geliye Qewalê’ klamıdır.    Dengbêj Meryem klamın öyküsünü şöyle dile getiriyor:    “Bu öykü Hakkari’nin Kaval bölgesinde gerçekleşmiş. Qewalê de 14 yaşında Nalin adındaki kız çocuğu 80 yaşındaki yaşlı bir erkekle evlendiriliyor. Geliye Qewalê şarkısı genelde gelinlere ağıt şeklinde yakılır. O zamanlarda Nalin’in bir arkadaşı varmış ve o fark ediyor ki Nalin’i 80 yaşında biri ile evlendirecekler. Nalin’in arkadaşı kalkar ve Nalin’e ağıt yakar. Şu cümlelerle Nalin’in durumunu herkese duyurur: ‘Geliyê qewalê tenge şeşxane denge denge qutkê Nalê heftrenge, hawara Narê direnge, geliyê qewalê kure şaşxane lure lure qutkê Nalê mexmure hawara Nalê dure.’ O gün bugündür bizler Nalin’in ağıdını yakarız.”