Kadının ekonomideki rolü

  • 09:06 11 Nisan 2022
  • Kadının Kaleminden
 
“16’ncı yüzyıldan itibaren sistematik olarak dünyayı sömürü aracına dönüştüren kapitalist modernitenin yarattığı hem toplumsal hem ekolojik hem de ekonomik tahribatların önüne geçebilmenin alternatifi demokratik-komünal kooperatiftir.”
 
Ruken Şehir
 
Kadın yaşamda her daim kendi öz benliğiyle var oldu. Önce kendini tanımladı, daha sonra yaşama anlam kattı. Kattıkları hiçbir zaman bitmedi. Kattıkça insan soyu büyüdü, büyüdükçe menekşe ağacı misali köklerini toprağın derinliklerine indirdi. Öyle bir kök ki yüzyıllardır halklar üzerinde etkisi devam ediyor. Hiçbir saldırı, hiçbir güç kadının bu köklerini topraktan söküp atamadı. Çünkü İlkçağ medeniyetinden günümüze süregelen kadın emeği ve bilinci varlığını sürdürmekte. Bu bilinç toplumun ahlâkî-politik gelişimini oluşturduğu gibi ekonomisini de var etti. Kadının dünden bugüne yarattığı ekonomi birçok saldırıya uğramasına rağmen hala etkisini sürdürmekte. 
 
Ekonomiye ilk şekli kadın verdi
 
İlmek ilmek yaşamı ören kadın aynı zamanda dünya ekonomisine de ilk şeklini vermiştir. İlk çağ medeniyet döneminin gelişiminde kadının rolü büyüktür. Bu dönemde kadının doğayla geliştirdiği ilişki çağlar boyu insanların hayatta kalma gereksinimini karşıladı. İlk ekonominin temelini toplayıcılıkla başlatan kadın, erkeğe de avcılığı öğretti. Böylelikle toplayıcılık ve avcılık serüveni günümüze kadar gelen ekonominin mihenk taşını oluşturdu.
 
Kadın toplayıcılık ve doğurganlık özelliğiyle ekosisteme şekil verdi. Toplayıcılığın ardından buğday ile hayvanların evcilleşmesi ve seri üretime geçiş için araç-gereç üretimi, kadın emeğiyle ekonomik çağlar gelişmiştir. 
 
Ekonomi nedir
 
Peki ekonomi nedir? Yunancada “ev idaresi” anlamına gelir ekonomi. İlk çağ medeniyet döneminde tarımın ana üreticisi olan kadınlar, doğadan ürünleri kendilerine yetecek kadar topladı. Kadınların topraktan çıkardığı kök, yabani patates, yabani tahıl, buğday taneleri, ayrıca küçük kabuklu hayvanlar ile koyun ve keçi gibi hayvanları evcilleştirmiş, elde edilen ürünleri de kabilelerine dağıtarak yaşamlarını sürdürmüştür. Komünün ayakta durmasını sağlayan kadınlar yaşamın devamlılığı için ekonomik adımlar atmıştır. Kadın emeğiyle oluşan ürünler önce kendi kabilelerine oradan da kabilelere ulaşmıştır. Bu da kadınların ekonomik ve dolayısıyla da politik katkısının yüksek olduğu bir toplumu göstermekte. Evet o dönemde ev idaresiydi. 
 
Neolitik dönemde yerleşik hayata geçen kabileler yiyecekleri ekip biçtikten sonra arta kalan ürün oluşmaya başladı. İlk ekonomik kazanç denilecek “takas” usulü alışveriş gelişti. Takas usulü hem toplumsal bir etkileşim hem de dayanışma olduğundan faydalı bir davranıştı. 
 
Şehir toplumunun doğuşu
 
Sümer dönemi sonları ile Bakır Çağı’nın başlarından itibaren toplumların artı ürün çıkarma kapasitesi artmıştır. Artı ürünün tek bir merkezde toplanması, oradan da halka dağıtılması toplumda tabakalaşma ve özel mülkiyet anlayışını geliştirdi. Ayrıca artı ürünün oluşması çiftçilik dışında esnaf, tüccar, dindar, savaşçı gibi yeni sınıflardan oluşan şehir toplumunun doğmasını da beraberinde getirdi. Bu da “ekonomi” kavramının gerçek anlamından nasıl uzaklaştığını göstermekt. O günden bugüne kadın emeğiyle oluşan ekonomi erkek egemenlerin çıkarlarına dönüşerek bugünün kapitalist ekonominin zeminleri oluşturuldu. 
 
Kadının öz gücüyle oluşturduğu ekonomisini sermaye araçına dönüştüren erkek aklı toplumun sömürülmesi ve doğanın yağmalanmasına yol açtı. Kapitalist ekonomi orta çağ ile birlikte varlığını en net şekilde açığa çıkaran bir dönemdir. En vahşi sömürü araçı olan kapitalist ekonomi, sermaye-iktidar tekelleri, endüstriyalizm ile ekonomiyi özünden boşaltarak, ekonomi ve yaşama ait ne varsa nesneleştirdi. Günümüzde kadın yoksulluğu ile kadınların yoksun bırakılma halleriyle karşı karşıya bırakılıp toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikleri her alanda yaşadığımız gibi ekonomide de yaşamaktayız. Fakat erkek aklı, kadının var ettiği ahlaki-politik toplum ile ekonomisini yok etmeye dönük ne kadar saldırıda bulunsa da kadının var ettiklerini toprağın kökünden söküp atacak güce sahip olamadı.
 
Demokratik-komünal kooperatifler
 
Toplumsal ekonominin gerçek yaratıcısı, yürütücüsü ve düzenleyicisi kadındır. 16’ncı yüzyıldan itibaren sistematik olarak dünyayı sömürü aracına dönüştüren kapitalist modernitenin yarattığı hem toplumsal hem ekolojik hem de ekonomik tahribatların önüne geçebilmenin alternatifi demokratik-komünal kooperatiftir. Kooperatif örgütlenmesi ahlaki-politik toplumun gelişmesini destekleyen demokratik moderniteye uygun bir modeldir. Demokratik-komünal kooperatifin temel aldığı esaslar şöyle: Özgürlükçü kadın yaklaşımı, özgürlük yaklaşımı, paylaşım, dayanışma, eşitlik anlayışı, üretim anlayışı, emek- değer, kendine yeterlilik, pazar ve piyasaya yaklaşım, gönüllü ve herkese açık üyeliktir. 
 
Demokratik-komünal kooperatifin öncülerinden olan Kürt kadın mücadelesinin savunucuları, kooperatifin esaslarının yaşamda kalıcı hale gelmesi için her türlü bedeli vererek mücadelesini sürdürüyor. Aynı zamanda kadının yarattığı ahlaki-politik toplumu, ekonomiyi, kültürü ve dili günümüzde yaşatmaya devam ediyor.