İnsanlığa açılan savaşa karşı dur demenin zamanı!

  • 09:05 6 Mayıs 2021
  • Kadının Kaleminden
“Madem bizler mutlu değiliz öyleyse asıl meseleyi görüp atılan çığlıklar etrafında insanlık zinciri oluşturarak, açılan bu savaşa karşı durmaktır. Yazarı, gazetecisi, doktoru, hakimi, savcısı, esnafı, işsizi şu an hepimiz aynı durumdayız. Herkese açılan bu savaş karşısında bizler de çığlığımızı dışarıya taşımalıyız. Bizi hapsettikleri duvarı yıkmamız gerekir yoksa yarınlar için geç kalacağız…”
 
Mizgin Arıl
 
İnsanlığa açılan bu savaşta sokaklarda bedenini ateşe verenler her gün intihara sürüklenenler… Meselenin aslı biyo-iktidarların devrine karşı susmak mı yoksa çığlıklarımızı birleştirmemiz mi gerekir?
 
Mesele nedir acaba? Bizler düşüneduralım olay ve olgular iktidarlar için bir fırsata dönüşsün. Tüm bunların sorumlusu toplum mu yoksa rant ve büyüme çabaları içine giren iktidarlar mı? Doğru çözümlemek için her zaman doğru pencereden bakmak elzemdir. 
 
Malumunuz bir yılı aşkın bir süredir tüm dünyayı etkisi altın alan bir virüs ile iç içe yaşıyoruz. İlk çıkış esnasından bu yana herkeste büyük bir korkuyu oluşturan bu tablo geldiğimiz aşamanın bir özeti niteliğindedir.  Foucault’nun, “görünmeyen, iktidarın yeni bir biçimi” olarak tanımladığı biyo-iktidar kavramı tam da bu noktada hepimizin gözü önünde yaşanıyor. Korkunun yayılma aracı olarak kullanılan medya ise üstüne düşenini yaparak virüsten önce korkuyu tüm dünyaya yaymayı başardı. Sokak ortasından ölüme terk edilenler, hastanelerde cayır cayır yananlar, bakım evlerinde ölüme terk edilen yaşlılar bir bilim kurgu filimden çıkarcasına dünyaya yansıtıldı. Tüm bu sahnelerin yansıtılmasının tek amacı aslında günümüz çağında biyo-iktidarların toplumu dizayn etme ve kontrol altına alma çabalarıdır. Kapitalizmin kendini ayakta tutma çabaları, ölüme, açlığa terk edilen insanlık… Gözlerimizin önüne yaşanılan tüm bu gelişmeler bile bizi sadece birbirimizden uzaklaştırmaya yönlendirdi. Türkiye’de de tablo da değişen olmadı. Geçen mart ayından bu yana görülen bu virüs iktidar tarafından toplum bir yapboz tahtasına çevrildi. İlk dönemlerde hastanelerin birden dolup taşması ardından maske takmayın sonra takın uyarıları hemen arkasından gelen yasaklar ve hayata geçirilen yasalar… 
 
İktidar düşünmeyin sadece yapın
 
İktidar için toplumu elde tutmamın iyi bir fırsatı olan virüs adeta insanları ‘düşünmeyin sadece yapın’ pozisyonuna getirdi. Birbiri ardından gelişen bu olaylarda iktidar her seferinde yoksulu yoksulluğuyla bırakırken, tekeline aldığını ise güçlendirmeye ve parasına para katmaya devam etti.  Çözümü çözümsüzlükle sonuçlandıran iktidar insanları eve kapatırken temel ihtiyaç kategorsine giren yeme, içme ve barınmayı ise umursamadı. İnsanlar evlerine kuru ekmek götüremezken virüs korkusunu saldılar. Her halükarda temel ihtiyacını gideremeyen bir canlı öyle ya da böyle yayılan virüsten daha kötü günler geçirecektir. Bunu anlamak için doğaüstü bir güce sahip olmak gerekmez diye düşünüyorum. Son bir yıldır bunun tablosu çok net bir şekilde ortaya çıktı zaten. Eve tıkattıkları insanlar eve kuru ekmek götüremedikleri için intihar ediyor. Sokaklarda bedenlerini ateşe veriyor. Bu çığlık neyin çığlığı diye soranlara, bu çığlık sistemlerin, iktidarların insanlığa karşı açtığı savaşın çığlığı. Daha 22’sinde olan bir gence açılan savaş… Mesele insanlığa açılan savaşsa tüm toplum bunu görmeli virüs öldürücüyse insanlık savaşı daha öldürücü ve süründürücüdür. 
 
Bizi hapsettikleri duvarı yıkmamız gerekir
 
Biyo iktidarların devrinde yaratılan bu korkular ne zaman cesarete dönüşürse o zaman asıl mesele çözülecektir. Sorun salt bir virüsün hayatımıza girmesi değildir. Bununla nasıl bir insanlık suçu işlendiğini görmemiz bizi kurtarıcı pencereye yönlendirir. Son peygamber Hz. Muhammedin ‘komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ sözlerini unutanlar bugün açlık için intihar edenleri görmeyenler kimdendir acaba? Bunlar hangi kılıfta topluma sesleniyor. Sokakta sesini çıkaran kadınlara emekçilere saldırınlar kimdendir. Hak talep etmek, komşusunu düşünenlere karşı çıkarak şiddet uygulayanları kurtaracak olan insanlık mıdır yoksa iktidar mıdır?
 
Toplumun hiçbir kesimi mutlu değil
 
Evet, insanlar artık Türkiye’de kendini güvende hissetmiyor ve gelecek görmüyor. Toplumun hiçbir kesimi mutlu değil. Madem bizler mutlu değiliz öyleyse asıl meseleyi görüp atılan çığlıklar etrafında insanlık zinciri oluşturarak, açılan bu savaşa karşı durmaktır. Yazarı, gazetecisi, doktoru, hakimi, savcısı, esnafı, işsizi şu an hepimiz aynı durumdayız. Herkese açılan bu savaş karşısında bizler de çığlığımızı dışarıya taşımalıyız. Bizi hapsettikleri duvarı yıkmamız gerekir yoksa yarınlar için geç kalacağız…