Siz ‘yoksunuz’ dediniz diye yok olmuyoruz

  • 09:04 9 Mart 2021
  • Kadının Kaleminden
 
“Kadın cinsinin kendini tarihe yazdırma çabası, kendine tarihte yer edinmenin bedeli türlü yöntemlerle katledilmeyle karşılık buldu sürekli. Böylesi tarihsel trajedileri yaşadılar hep ama asla vazgeçmediler. Siz ne derseniz deyin ama 'vardık, varız, var olacağız' dercesine.”
 
Suzan Tatlı
 
Bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü haftasına daha girmişken bir kaç cümle de ben kurayım istedim. 8 Mart’ın tarihine ilişkin çokça şey yazılıp çizildi, yazılmaya devam da edecek edilmeli de tabi, ama ben o sularda yüzmeyeceğim bu sefer. Fakat tarihe akmaktan da geri durmayacağım, durmayacağız da..
 
Tarihe üflerken, akıntıya karşı yüzdüğümüzü biliyoruz elbette, bin yılların direnişçi geleneği bundan değil midir zaten. Kendini tanıma, tanımlama, anlama ve anlamlandırma, tarihini bilmeyle şekillenirken; başkalarını tanıma, yorumlama ve anlamlandırmanın da yolu olmuyor mu bu. Ancak mevcut tarih anlayışının perdesini az biraz araladığımızda bile var olan anlayışın bu perspektiften ne kadar uzak olduğunu görmek çokta zor olmasa gerek.
 
Kadınlar kendilerini erkeklerin yazdığı tarih sayfalarında aradılar
 
Tarih bin yıllar boyunca hep erkekleri yazdı, her dönem erkekleri yazdı, hatta toplumsal değişimleri yaratmaya çalışırken bile… Yeni bir toplumsal düzen yaratma girişimlerinde bulundukları zamanlarda dahi nüfusun yarısını oluşturan kadınları görmezden gelmekte, yok saymakta hiç beis görmediler. 
 
Kadınlar tarih boyunca kendilerini, erkek egemen bir anlayışla yazılmış tarihin sayfalarında arayıp durdular hep. Doğuştan gelen insan haklarının, İnsan kavramını salt erkek cinsi için kullanan erkek egemen anlayışın eril tarihi kadına nasıl yer verecekti ki hem. 
 
Kadınlık erdemlerini unuttuğu için giyotine gönderildi
 
Mesela Fransız devriminden sonra yayınlanan  “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”ndeki insan kavramı sadece erkeği kapsıyordu. Buna karşılık Olmype de Gouges  “Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”ni ilan edecek, ama “ Kadın cinsine yakışmayacak şekilde politika yapmaya kalkıştığı” , kadınlık erdemlerini unuttuğu gerekçesiyle devrim mahkemesi tarafından giyotine gönderilecekti. Bunun gibi yüzlerce örnek.. 
 
Trajedileri yaşadılar ama asla vazgeçmediler
 
Kadın cinsinin kendini tarihe yazdırma çabası, kendine tarihte yer edinmenin bedeli türlü yöntemlerle katledilmeyle karşılık buldu sürekli. Böylesi tarihsel trajedileri yaşadılar hep ama asla vazgeçmediler. Siz ne derseniz deyin ama “vardık, varız, var olacağız” dercesine.
 
Doğal olmayan sadece alışılmış olmayandı, alışılmış olanın ise doğal kabul edildiği anlayışı hakim iken, kadınların erkeklere bağımlı, kendi başlarına bir şey ifade etmeyen, erkeği tamamlayan eklenti yada tamamlanmamış cins oldukları anlayışı evrensel bir kabul olunca da bu geleneksel anlayıştan uzaklaşma doğaya aykırı gibi gözüküyor ne yazık ki. 
 
Ama kadınlar siz görmezden gelince yada yoksunuz dediniz diye yok olmuyorlar. Bu yüzden “Direne direne kazanacağız” sloganı belki de her döneme damga vuracak etkide olacak hep. Bu yüzden siz görmeseniz de kabul etmeseniz de biz “vardık, varız, var olacağız”.