Yüreğimizi hakikatin izine nakşettik

  • 12:09 7 Ekim 2020
  • Kadının Kaleminden
"Bir düş yolculuğu,  bitmeyen bir serüven yüreklere ve beyinlere nakşedilmiş bir gerçeklik olarak görüp bu yolda ilerliyoruz. Ne mutlu ki Gurbetelli gibi kendi öz gücü ve kadın iradesinin farkında olarak, bunun mücadelesini verenlerin ardılları olmak..."
 
Semra Turan
 
Türkiye’nin ilk kadın Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz 7 Ekim 1997’de yaşamını yitirdi. Kendisini takip eden kadın gazeteciler 7 yıl önce bugünü Kürt Kadın Gazeteciler Günü olarak ilan etti.  Yaklaşık 7 yıldır Kürt Kadın Gazeteciler Günü’müzü kutluyoruz. Bizler için 7 Ekim her ne kadar bir anma günü olsa da aynı zamanda bir hakikatin izini taşımanın gururu ve onuru ile geçiyor. Gurbetelli’siz 23 yılı geride bıraktığımız özgür basın geleneğinde büyüyerek, baskı ve zorlukların üzerine yürüyoruz. Kürt kadın gazetecileri olarak bugün her yerde, her alanda Gurbeteli’nin bıraktığı kavgayı devam ettiriyor. 
 
Devletler tarafından karanlıkta bırakılmak istenilen tarihimizi labaratuvarından geçiren “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” başlıklarıyla tespit ve analizleriyle manşetlerine taşıyan bir kadının kalemini miras aldık. Yazarak, gerçeklerin peşine düştük, geleceğimize bıraktığı yerden ışık tutuyoruz.  Yazarak ve araştırarak hakikate ulaşmaya çalışıyoruz. Yok sayılan kadın kimliğimiz, Kürt gerçekliğimiz, parçalara bölünmüş bir halk gerçekliğine kadar bizi yok sayanları teşhir ediyor, kalemimizle var olan bir gerçekliğin yok sayılamayacağını gösteriyoruz. 
 
Gurbetelli’lerin açtığı yolun yolcusu olmak, bu yolda ilerlemek, azda olsa bir şeyler eklemenin paha biçilmez gururu ve onuruyla ilerliyoruz Kürt kadın gazetecileri olarak. 
 
Çokça emek, çokça mücadele bizimkisi… Ama asla pes etmemek, geri adım atmamak, kuşaktan kuşağa bu mirası aktarmak ve büyütmektir gayemiz. Kürt kadınları için gazetecilik bir meslekten öte hakikati açığa çıkartma ve dünya kadınlarının sesi  olma mücadelesidir. Kendimize idol olarak gördüğümüz Gurbettelli Ersöz, Ayfer Serçe, Deniz Fırat, Nujiyan Erhan ve daha niceleri tıpkı Virginia Woolf gibi “Erkekler ne der düşünmeden yazın” diyerek, gazeteci kadınlara yol gösteriyor.  Tıpkı bir pusula veya kutup yıldızı gibi… Kadın gazetecilere kadın bedenini ganimet olarak gören erkek-devlete karşı ölümü dahi göze alarak, ‘yazın’ diyor.
 
Bundandır ki geçmiş tarihinde bedenleriyle bedel veren bir geleneğin ardıllarıyız. Günümüzde ise bu durum baskı, gözaltı ve tutuklamalarla sürüyor.  Tam da “Kürt Kadın Gazeteciler Günü”nün 1 gün öncesinde Van’da gazeteci arkadaşlarımızın gözaltına alındığı haberiyle güne başladık. Baskıların hiçbir zaman son bulmadığı özgür basında değişmeyen tek şey yazıyor olmamız. Korkusuzca  devlete ve onun küçük yapı taşlarından oluşan babalara, ağabeylere rağmen yazmaktaki ısrarımızı büyüterek sürdürüyoruz. Her gün şiddete uğrayan, katledilen, yok sayılan kadınları yazıyoruz. Egemen erkek zihniyetini teşhir ediyor, yaşamı var eden, yaşamın kendisi olan hakikatimize ulaşıyoruz. 
 
Gurbetelli’nin öğrencileri olarak gazeteciliği asla bir meslek veya bir haber yazmak olarak görmüyoruz. Bir düş yolculuğu,  bitmeyen bir serüven yüreklere ve beyinlere nakşedilmiş bir gerçeklik olarak görüp bu yolda ilerliyoruz. Ne mutlu ki Gurbetelli gibi kendi öz gücü ve kadın iradesinin farkında olarak, bunun mücadelesini verenlerin ardılları olmak…