Erkek aklı tezahürü ‘kayyım rejimi’ ve kazanımlara saldırı 2025-01-20 09:05:02        “İlk olarak DTP ve DBP de uygulamaya konulan eşbaşkanlık sistemi, 2014 yılında belediyelerde yürürlüğe girerek uygulanmaya başlandı. Dünyada ilk kez hayata geçirilen bu uygulama ile 102 belediyenin 96’sında ‘eşbaşkanlık’  hayata geçirildi.”   Arjin Yüksekbağ   Devrim niteliği taşıyan bu dönemde özelde kadınlar için dayanışma merkezleri ve sığınma evleri sayısı artarken, kadın yaşamını kolaylaştıracak ve başvuruda bulunabilecekleri birçok birim oluşturuldu. Kadın ekonomisi ve istihdamın sağlanıp geliştirmesi için üretim alanları, kooperatifler açıldı. Belediyeler bünyesinde ve de desteğiyle, kadın eğitiminde kurumsallaşmalar sağlandı.   Kadın kazanımları ve özelde Kürt kazanımlarının toplumu demokratikleştiren, güzelleştiren ve kendi kendilerini yönetme konusunda atılan adımlara vesile olan yerel yönetim uygulamaları, erkek aklını ve tekçi egemen zihniyetine sahip devleti paniğe sevk etti.   İktidar, devlet aklına, otoritesine bir saldırı olarak gördüğü kadın özgürlükçü, ekolojik, demokratik ideolojik kazanımları bitirmek, yok etmek ve yeniden belediyeleri kendi tekelinde tutabilmek için, bir bütünen halkın ve kadın iradesine saldırı olan “Kayyım rejimini” yürürlüğe koydu.   11 Eylül 2016 yılında topyekûn bir şekilde başlayan bu saldırılar; 3 büyükşehir olmak üzere, 10 il, 63 ilçe ve 22 belde olmak üzere DBP’li 95 belediye de kayyım atamaları ile halkın iradesi gasp edilerek yerlerine devletin memurları atandı. Aralarında 28 kadın eşbaşkanının da olduğu, 93 belediye eşbaşkanları ile yüzlerce meclis üyesi tutuklandı.   Belediyelere atanan kayyımların ilk icraatları kadın kazanımlarına yönelik oldu. Kadın merkezleri ve sığınma evlerinin, oluşturulan birimlerin kapatılmasıyla başlayan süreç, kadın projelerinin iptal edilmesine, anadilde eğitim veren kurum ve kreşlerin kapatılıp, çalışan kadınların keyfi ve hukuk dışı gerekçelerle işten çıkarılarak, kadın düşmanı politikalar hayata geçirilmiş oldu. Trajik-komik pratiklerle tam bir kadın düşmanı örneği olan kadın birimlerine erkek memurların atandığı bir süreç de yaşandı Türkiye’de… Bununla da yetinilmeyip, tekeline aldığı belediyelerin bütçelerini kendi rantı uğruna kullanarak, akıl almaz harcamalarla belediyeler borçlandırıldı, halkın hizmeti için taş taşın üstüne konulmadı.   Halkın ve kadınların olan, onların iradesi ve emeğiyle, çaba ve mücadelesiyle kazanılan belediyelere girmek bir yana, yanından bile geçilemeyecek beton bariyerler, polis denetimleri ile “halkın belediyesi” halktan “korunur” hale getirildi. Uygulanan bu kayyım politikalarıyla kadına yönelik şiddetin, erkek egemen zihniyetin toplumda yeniden üremesi ve güçlenmesinin önü açılmış oldu. Kadın kazanımlarına yönelik tahammülsüz, kadın iradesinin inkarı olan bu politikaları, erkek aklı tezahürü olarak görmek gerekir.   Elbet bu kayyım rejimi halkın geri adım atmasına sebep olmadı. 31 Mart 2019 yılında yapılan yerel yönetim seçimlerinde halk, gaspçı zihniyete güçlü bir cevap verdi. HDP olarak ve yine eşbaşkanlık sistemiyle girilen seçimde 3 büyükşehir, 5 il, 48 ilçe, 12 belde olmak üzere 65 belediye kazandı.   Kayyımların verdiği tahribatları onarmak, yeniden inşa etmek için iş başına geçen belediye eşbaşkanları ve meclis üyeleri, kayyım eliyle kapatılan, işlev olarak değiştirilen kadın merkezlerini yeniden açarak, daha önceden kurulan komisyon ve birimleri de aktif hale getirdi. Fakat ne yazık ki AKP-MHP iktidarı gerek eşbaşkanlık sisteminin yeniden uygulanmasına gerekse de elbirliğiyle yeniden inşa çalışmalarına hız veren ve bu temel üzerinden atılan adımlara tahammülsüzlüğün göstergesi olan kayyım rejimi politikasını yeniden hayata geçirdi.   Tarih 19 Ağustos 2019… 3 büyükşehir, 5 il, 33 ilçe, 7 belde olmak üzere toplam 48 belediye eşbaşkanı görevden alınarak, yerlerine devletin memurları atandı. Bir önceki politikalarla kazanımlara el konularak halkın iradesi 2’nci kez gasp edilmiş oldu. Belediye eşbaşkanları görevden alınmakla kalmayıp, hukuksuz bir şekilde tutuklanarak yılları bulan cezalara çarptırıldı.   Ve son olarak 31 Mart 2024 yılında yapılan yerel yönetim seçimlerinde 3 büyükşehir olmak üzere, 7 il, 58 ilçe ve 7 belde de DEM Parti belediye yönetimini kazandı. Fakat İçişleri Bakanlığı kararıyla 7’si DEM Partili olmak üzere 9 belediyeye kayyım atandı.   2016 yılından bugüne süregelen kayyım rejimi politikaları, son yerel yönetim seçimlerde de AKP-MHP iktidarı eliyle, halkın iradesi gasp edilerek devam etti. İlk kayyım girişimi Wan’da oldu. Halkın serhildanlaşan direnişiyle karşılaşan AKP-MHP iktidarı geri adım atmak zorunda kaldı. Akabinde 3 Haziran tarihinde Colemerg belediyesine kayyım atayarak, belediye eşbaşkanını tutukladı. 19 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.   Dünya genelinde tek örnek olan “Kent uzlaşısı” modeli ile seçilen CHP’li Esenyurt Belediyesi’ne İstanbul Vali Yardımcısı atanarak, belediye başkanı “ örgüt üyesi” gerekçesiyle tutuklandı. Nedir Kent Uzlaşısı? ‘ Kenti var eden, yaşatan sosyal ve siyasal dinamikleri geniş ölçekte kapsayan tüm kurum, kuruluş, işçi, emekçi, ekolojist, kadın, gençlik, halklar ve inanç örgütleri, siyasal partiler, emek ve meslek örgütleri, demokrat ve vicdan sahibi yurttaşlar, tüm toplumsal taraflar ve siyasi aktörleri kapsayan ve içinde barındıran yönetim şekli.’   Neredeyse her aya denk gelen kayyım atanan belediyelere, 4 Kasım tarihinde yenileri eklendi. Eş zamanlı olarak DEM Partili Merdin büyükşehir, Elih ver Riha’nın Xelfeti belediyelerine devletin memurları atandı. Hemen ardından Dersim belediyesi ile CHP’li Pulur (Ovacık) belediyelerine kayyım atandı.   29 Kasım’da Wan’ın Miks (Bahçesaray) belediye başkanı görevden alınarak, yerine kayyım atandı.   Ve son olarak DEM Parti yönetimindeki Mersin Akdeniz Belediye eşbaşkanları Nuriye Aslan ve Hoşyar Sarıyıldız, 10 Ocak tarihinde gözaltına alınarak çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. 3 gün sonra belediyeye kayyım atandı. Böylece, 2024 yerel seçimlerinde 2’si CHP’li olmak üzere 9 belediyeye yeniden kayyım atandı.   Önceki dönemlerde de olduğu gibi atanan kayyımların ilk icraatları bu dönemde de değişmedi. Kadın kazanımlarına yönelik saldırı, kurumları ve birimleri kapatma ya da pasif kılma şeklinde oldu.   Her ne kadar kayyım atamaları anayasa ve belediyeler kanununa aykırı olsa da, yargı kararıyla bir hüküm verilmeden, İçişler Bakanı ve ya Vali’nin seçilmiş organın yetkisini gasp ederek yetkili olarak ataması açık bir anayasa ihlalidir. Fakat AKP-MHP iktidarı kadın kazanımlarına, eşbaşkanlık sistemine ve Kürt halkının iradesine tahammülsüzlüğün sonucu olarak kayyım atamaları şıkça başvurduğu bir yöntem, hak- irade gaspı haline geldi.   En nihayetinde kadınlar öncülüğünde Kürt halkı yine ayakta, alanlarda ve yine direniyor… İktidarın Kürt ve kadın düşmanı politikalarına karşı halk tüm gücüyle, inancı ve iradesiyle belediyelerinin önünden bir an olsun ayrılmıyor. Kadını, genci, çocuğu ve yaşlısıyla bir bütünen halk, kendilerinin olan belediyeleri sahiplenerek, geri adım atmamakta kararlı…