Jineolojî ile kurulan bilgi ve duygu ağları

  • 09:04 15 Ekim 2021
  • Jıneolojî Tartışmaları
“Temas edilen her tarihsel toplumsal gerçekliğin bütünlüklü ele alınabileceği, yaşamın da böyle ele alındığı kamplar düzenlendi. Farklı ülkelerden kadınların bir araya geldiği kamplarda yerel ve evrensel arasındaki bağlar daha iyi analiz edildi.”
 
Jineolojî Akademisi 
 
2015 yılında Jineolojî’nin nasıl örgütlenmesi gerektiği konusunda tartışmaların yürütüldüğü, o zamana kadar gelinen aşamanın, açığa çıkan bilgilerin kolektif bir şekilde değerlendirildiği bir konferans yapıldı. Bilim ile örgüt nasıl bir araya gelecekti? Bilim örgütlenebilir miydi? Bir bilimin kadroları olabilir miydi? Bilim ile ideoloji arasında nasıl bir bağ kurulacaktı? Mevcut bilim kendini ideolojisiz olarak ilan etmiş, hatta ideolojilerin sonunun geldiğini iddia etmişti. O zaman nasıl olacaktı? Bu konuda Abdullah Öcalan’ın, “Bilim en gelişkin anlam yorumudur”, “Bilim sosyaldir”, “Sosyoloji ile ideoloji birbirine yakınlaşmıştır” şeklindeki belirlemelerinde dile gelen hakikate dayanılarak jineolojînin akademi olarak örgütlenmesi gerektiği sonucuna gidildi. İdeoloji ile hakikati anlamak örgütlenme ile oluşu gerçekleştirmek bilim ile de bunu yöntemini açığa çıkarmak hayati önemdeydi. İdeoloji, örgütlenmek ve bilim yaşam ile bağı ifade ediyordu. İlişkilerin bütünselliğinde yaşamın her alanına nüfuz etmek bununla mümkündü. Bu ilişkilerin tanımlanması kadar özgür yaşam ölçülerine göre oluşturulması jineolojî akademisi bünyesinde yapılacak tartışmalar ile mümkündü. 
 
Belirli bir mekana, yine statülere, kariyere ve ölçülere göre tanımlanan akademilerin aksine her yaş grubunun birlikte eğitim görebileceği, öğretmenin öğrenci öğrencinin öğretmen olabileceği, bir sokak başından bir ağacın gölgesine kadar her mekanın değerlendirilebileceği, kadın gerçeğine dayalı bir araştırma yöntemi ile yaşamın her alanında araştırmaların yapılabileceği konusunda ortaklaşıldı. Bilginin güç ve iktidar ile özdeş tutulduğu ataerkil sistemin aksine bilginin yaşamın her alanında olduğu ve açığa çıkarılması gerektiği yönünde kararlaşmalara gidildi. Bu açıdan Abdullah Öcalan’ın demokratik modernitenin inşasında en temel destek “devrimsel nitelikte entelektüel ve bilimsel üretimdir” tespiti jineojînin kurumlaşmasında temel perspektif oldu. Akademinin temel amaçları arasında da devrimsel üretim yapacak ve güçlü yoğunlaşacak akademik kadrolarla, kendi tezlerini oluşturacak ve bu tezlerin pratikleşmesini sağlayacak bir yapılanmanın gerekliliği ortaya konuldu. Birikim sağlamak, düşünce üretmek adına soyut ve elit kalmayacak, ancak pratiğin içinde de soyutlama gücünü yitirmeyecek bir örgütsel modelin oluşturulması gerektiği yönünde önemli tartışmalar yürütüldü.
 
Jineolojî bir su gibi akarak kadınlara ulaştı
 
Jineolojî akademisinin ilk yayınlarından biri olan Jineolojîye Giriş kitabı da aynı konferansta kolektif bir irade ile yapılan tartışmalar ekseninde yazıldı. Ve bu kitap dünyanın dört bir yanında farklı dillere çevirisi yapılarak dağıtıldı. Kitabı birlikte okuyan kadınlar düşünce güçlerini açığa çıkarmanın önemini fark etti. Örgütlenmenin ve mücadelenin önemine odaklandı. Köklerinden beslenen bir bilimin gürül gürül akan bir su gibi dünyanın diğer kadınlarına nasıl ulaştığına tanıklık etti. Dünyanın dört bir yanından kadınlar jineolojî ile başta Kürdistan olmak üzere dünyadaki kadın özgürlük mücadelelerinin enerjisinin kuram ve kurumlarının oluşacağını gördü. Kadın bilimi olan jineolojî, yaşamın ve de özgür eş yaşamın bilimi olarak demokratik modernitenin dayandığı bilgi yapılanmalarını açığa çıkarmaya başladı. Kadın etrafında geliştirilecek bir bilimin etik estetik değerler ile buluşması ve toplumsallığa hizmet etmesinin sağladığı enerjiyi kuşandı. 
 
8 Mart 2016 yılında yayın hayatına başlayan Jineolojî Dergisi yaşamın ve toplumun ihtiyaçlarına cevap arayan kapsamlı bir platform olarak yayın hayatına başladı. Dilde, bilgi üretiminde yaşadığı zorlanmaları kolektif bir irade ile aşmayı hedefledi. Jineolojî Tartışmaları, Jineolojîye Giriş ve Jineolojî Dergisi etrafından Kürdistan’ın ve Türkiye’nin farklı şehirlerinde Jineolojî Atölyeleri düzenlendi. Mahallelerden, kurumsal yapılardan, üniversitelerden, sendikalardan, derneklerden, siyasi partilerden ve farklı kesimlerden gelen kadınlar atölyelerde hikayeleriyle, deneyimleriyle, bilgi ve birikimleriyle ortak bir duyguda birleşti.
 
Rojava, jineolojînin yaşam bulduğu en önemli alanlardan biri
 
Yarım asra varan Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi’nden beslenen Rojava Devrimi, jineolojînin yaşam bulduğu en önemli alanlardan biri oldu. Devrim sürecinde ve inşasında kadının kendi iradesine dayanma ve kendi olma (xwebûn) arayışları ve kazanımlarını kalıcı kılma çabalarını bilimsel kılma kaygısı ile bağlantılı olarak önce Efrin, ardından Derik, Minbıç, Haseki, Kobani, Tabqa ve Şehba’da Jineolojî Araştırma Merkezleri kuruldu. Bu merkezler felsefik, ideolojik ve bilimsel olarak kadınların ataerkil sistemle yaşamın her alanında mücadele etmesinin yol ve yöntemlerini yaşamın içinden süzdü. Komünlerde, meclislerde, mahallelerde, akademilerde jineolojî eğitimleri verdi. Çok sayıda sosyolojik analiz araştırması yaptı. Kadınlar için bir özgür yaşam alanı olarak Jinwar kadın köyü kuruldu. Bu köy kısa zamanda kadınların yaşadığı sorunlara cevap olmak kadar kendi bilgilerini yaşamın her alanında ürettiği evrensel bir kimliğe kavuştu. Özgür demokratik üniversitelerin oluşumu için imkanlar yaratan devrim ile 2017 yılında Rojava Üniversitesi bünyesinde Jineolojî Bölümü kuruldu. Demokratik kurumların inşasında özgürlükçü paradigmayla yetişen yeni nesillerin toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak bir bilince erişmesi için azami çaba sarf edildi.  Lise ders müfredatlarında jineolojî ders olarak yer aldı. Güney Kürdistan’da jineolojî eksenli seminerler, konferanslar, paneller düzenlendi. Doğu Kürdistan’da kadınlar köklü yaşam felsefelerinin özgüveniyle internet üzerinden bu bilimi öğrenmenin arayışına girdi. Jineolojî sayfaları, siteleri ve sosyal medya hesapları oluşturdu. 
 
Yerelden evrensele bir yöntem ile yaşamın içinden aşkla, inançla, acıyla, büyük bedellerle bilgisini süzen özgürlük mücadelesinin yaptığı tartışmalar, Avrupa ve Latin Amerika’da da yansımasını buldu. Dünya kadınları ile bu iddiayı tartışma imkanı ilk olarak 2014 yılında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen jineolojî konferansında gerçekleşti. Sonrasında dünyanın dört bir yanında seminerler ve paneller düzenlendi. Temas edilen her tarihsel toplumsal gerçekliğin bütünlüklü ele alınabileceği, yaşamın da böyle ele alındığı kamplar düzenlendi. Farklı ülkelerden kadınların bir araya geldiği kamplarda yerel ve evrensel arasındaki bağlar daha iyi analiz edildi. Bütün bu çalışmalarla paralel Jineolojî ile yaşamın evrensel dilini yaratma iddiasıyla Rojava’da Andrea Wolf Enstitüsü kuruldu. Dünyanın farklı bölgelerindeki kadınların tarih, bilgi, deneyim ve analizlerini birbirine erişilebilir kılmak amacıyla kurulan enstitüde Kürdistan, Ortadoğu ve Avrupa’nın farklı ülkelerinden kadınlar yer aldı. 
 
Not: Jineolojî Akademisi’nin hazırladığı yazının devamı “Nasıl Yaşamalı?” başlığı ile haftaya Jineolojî Tartışmaları bölümümüzde yayınlanacak.