Ezop dili, xwebûn olamayanın dilidir

  • 09:08 17 Eylül 2021
  • Jıneolojî Tartışmaları
“Abdullah Öcalan bu konuda 'Kadın sadece ve sadece kendi kendisinin (xwebûn) olmalıdır. Hatta sahipsiz olduğunu, tek sahibinin kendi kendisi olduğunu bilmelidir' diye belirtir. Erkek egemen zihniyet ve onun kurumlarıyla mücadele, kendini erkeğin mülkü konumundan çıkarmış, iradesine kavuşmuş kadınla mümkündür.”
 
Zöhre Bozacı
 
Genel olarak siyasi literatürde gerçekliğin ve doğruların anlaşılmaz ya da anlaşılması güç bir üslupta ifade edilmesi Ezop dili olarak tanımlanır. Tarihsel olarak Ezop dili kavramı, doğayı insanlar için ibret öykülerin kaynağı olarak ele alır. Fablları bir edebiyat türü olarak karşımıza çıkaranın, Ezop olduğu söylenir. Ezop’un yaşayıp yaşamadığı tam olarak bilinmemektedir. Ezop egemene ve iktidara yönelik eleştirilerini hayvanlar arasında geçen diyaloglarla anlatır. Bu yöntemle anlatılan masallar ve fabllar belli bir mesaj içerir. Bu mesajlar direkt kime söylendiği belli olmadığından genel kalır. İsteyen istediği gibi algılar. Bir başka deyişle açıklığı, cesareti ve mücadeleciliği açığa çıkarmayan dolaylı bir dil yaratır. Açıkça dillendirilmeyen “ben söylemeyeyim ama siz anlayın” manasına gelen, muğlak, müphem, kaçak ve dolaylı bir dildir bu. Ezop dilinde ifade ve anlama yitimi açığa çıktığı gibi toplumsal iletişimsizlikle sonuçlandığı da bir diğer durumdur. Toplumsal iletişimsizlik toplumsallaşmayı parçaladığından egemenlere daha da hizmet ederek baskı ve sömürü yöntemlerinin başarılı olmasını sağlar. 
 
Egemen dil kendi alternatifini asla kabul etmez
 
İdeolojik fikirlerine kutsallık ve mutlaklık gibi vasıfları kazandırma amacında olan otoriter ve totaliter baskıcı iktidar kendi meşruiyetini pekiştirme, toplumu tam anlamıyla boyunduruğu altına alma ve onu bu şekilde yönetme amacıyla hareket eder. Peki, bunu nasıl yapar? Hedefine ulaşmak için kendi otoritesini kabul ettirme, zihniyet ve davranışsal kalıplar dünyasını dayatma amaçlı ve davranışlar dünyasının oluşturulmasında en önemli etkenin dil olduğunu bilerek planlama yapar. Geliştirdiği totaliter ve baskıcı dili kullanarak oluşturduğu siyasal kültürün uyumunu ve devamlılığını sağlamaya çalışır. Bireyin ve toplumun siyasi iktidara göre şekillenmesini sağlayan egemen bir dil kullanır. Bu egemen dil karşısında kendi meşruiyetinin argümanlarını ve gerekçelerini güçlü oluşturamayan muhalefetin dili ise savunmacı ve mağduriyet içerikli olarak gelişir. Bu tarz Ezop dilinin kullanılma biçimidir. İktidarlar oluşturdukları faşizan süreçlerde kullandıkları egemen dil ile öyle bir algı oluştururlar ki sanki toplumun yaşadığı baskı ve sömürüyü muhalifler, demokratlar ve devrimciler yaratmış gibidir. Muhalefetin kullandığı savunmacı ve mağduriyet dili yani Ezop dili iktidarın oluşturmak istediği algıyı güçlendirir. 
 
Ezilen toplumlarda kadın ve erkeğin dili 
 
Beş bin yıllık erkek egemen kültürün hâkim olduğu dünyada sömürülen toplumlarda kadının varlığı hiçlik konumuna indirgenir. Adeta kendisine ait hiçbir şey yoktur. Köle kadın, hep egemen olan erkeğin yaşamının daha güzel, daha rahat olması için yetiştirilir. Kadınlar da bu rol ve misyonu içselleştirir. Öyle içselleştirir ki, ölünceye kadar köle olarak yaşaması gerektiği sanki genlerine işlenmiştir. Kadının mevcut konumu, kullandığı dile de yansır. Fikrini, düşüncesini ve duygusunu dile getirmek istediğinde açıkça dile getirme yerine dolaylı olarak ifade eder. Kaba ve küfürlü bir dil yerine kibar ve yumuşak bir dil kullanır. Herhangi bir konuda rahatsız olduğunda veya kızdığında beddua eder, mızmızlanır, şikâyet ve sitem eder. Bu çözümsüzlüğün dilidir. Oysa erkek böyle bir durumda avaz avaz bağırır; cinsiyetçi küfürler eder. Kaba bir dil kullanır.  
 
Kürdistan’da, Kürt erkeği köleleştirilmesine ve devletçi uygarlığın gazabına uğramasına rağmen, tahakkümü altında bulunan kadına da yaşadığı gazabın daha fazlasını yaşatır. Kürt kadını, kölenin kölesi konumuna getirilir. Hatta kölenin mülküdür. Toplumdaki hiyerarşik yapı ve güç ilişkileri kullanılan dil ile doğrudan bağlantılı olduğundan erkek dili daha hakimdir. Kullanılan bu dilde erkek karşısında kadın ötekileştirilir, küçümsenir ve değersizleştirilir. Böyle bir yaklaşım ve davranış biçiminde kadının kullandığı dil kendine güvensiz, dolaylı, sessiz, ürkek ve sitemkâr olur. Belirtilen bu özellikler aynı zamanda Ezop dilinin özellikleridir. Kölenin kölesi konumuna düşürülen kadının dili, Ezop diline daha yakındır. Mevcut durumda kadının yaşadığı yaşam ve kullandığı dil ona ait olmadığına göre kendine ait olan yaşamı ve dili nasıl kazanır? Abdullah Öcalan bu konuda “kadın sadece ve sadece kendi kendisinin (xwebûn) olmalıdır. Hatta sahipsiz olduğunu tek sahibinin kendi kendisi olduğunu bilmelidir” diye belirtir. Erkek egemen zihniyet ve onun kurumlarıyla mücadele, kendini erkeğin mülkü konumundan çıkarmış, iradesine kavuşmuş kadınla mümkündür. Kadının kendi kendisinin olması yani xwebûn olması, mülkiyetçiliğe, egemenliğe ve iktidara dayanan toplumsal cinsiyetçiliğin ve dilinin ortadan kalkması manasına gelir. Bu da kadına ait olan özgürlükçü bir toplum ve hakikat dilinin yaşam bulması anlamına gelir.
 
Ezop dilinin alternatifi özgürlükçü dildir
 
Demokratik, eşit, adil ve özgür bir ortamda neden Ezop dilinin kullanımına ihtiyaç duyulsun ki! Baskı ve sömürünün olmadığı bu ortamlar özgürlükçü düşünceyi ve dili açığa çıkarır. Ezop dilinin bu ortamlarda kullanılması durumunda örneğin, eleştirinin dolaylı yapılması, belirtilen görüş ve yorumun içeriğinin algılanmasını engeller. Konuşup da bir şey söylememe, kime, neyi ne için söylediği belli olmayan hedefsiz, muğlak bir konuşma ve tartışma ortamlarında, gündemden ve gündemin çözüm bekleyen konularından uzaklaşmaya neden olur. Çözüm üretmeye çalışırken çözümsüzlük yaratılır. Ezop diline başvurmadan, doğruyu, yanlışı, eksiği, fazlayı cesurca, özgürce eleştirebilmeli ve değerlendirebilmeliyiz. Özgürce tartışmamın yürütüldüğü ortamlarda ruhta, duyguda ve düşüncede ortak bir dil ve tarz yaratılır. 
 
Dilin ruhu da kendisi de özgürdür
 
Özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi zihniyetin geliştiği ortamlar, insanların xwebûn olmalarını sağlar. Kendi olan, kökleri üzerinde büyüyen ve gelişen insan, farklılıkları ve zenginlikleri de kendi içerisinde barındırır. Ötekileştirmeyi reddeder. Özne-nesne ayrımının olmadığı bütünlüklü bir bakış açısı ve bütünlüklü bir yaşamı esas alır. Baskının, sömürünün, egemenliğin ve tahakkümün olmadığı bir yaşam ve dilde renklilik, çeşitlilik ve farklılıklar ahenkli bir şekilde bir arada yaşar. Özgür yaşamın dili tabii ki özgürlük içerir. Bu yaşamda dilin ruhu da kendisi de özgürdür.
 
Özgürlükd ili özgür toplumun dilidir
 
Özgürlük dili özgür toplumun, özgür kadının ve özgür erkeğin dilidir. Yüreği ve beyni özgürlük ateşiyle tutuşan kadınların ve erkeklerin dilidir. Ezop dilinin taşıdığı özelliklerin tam zıddıdır. Bu dil, söylemek istediğini diline dolamadan tane tane, net aktaran, kendine güvenen, başkasını taklit etmeden xwebûn olan bir insan ve toplum dilidir. Bu doğayla uyumlu, gürül gürül akan şiirsel bir dile sahip olmaktır. Kendi gerçekliği ve kökleriyle buluşmak, xwebûn olmaktır. Tıpkı doğal toplumdaki gibi, hakikatin dili, özgürlüğün dili budur.