8 yaşındaki Muhammed’in 2 failine beraat!

  • 09:04 29 Kasım 2023
  • Hukuk
 
Şehriban Aslan
 
AMED - Xana Axpar’da katledilen 8 yaşındaki Muhammed Veli Dümez’in davasında çelişkili tüm beyanlara rağmen yargılanan iki kişiye beraat verildi. Ayrıca davada yine “şüpheli” sıfatıyla ve tutuksuz olarak yargılanan çocuk için de mahkeme delilleri göz ardı ederek 20 yıl hapis cezası verdi.
 
Amed’in Xana Axpar (Çınar) ilçesine bağlı Sergelya (Başalan) Mahallesi’nde 8 yaşındaki Muhammed Veli Dümez, 21 Ocak 2020 tarihinde kaybolmuştu. Aynı mahallede metruk bir evde ağır yaralı olarak bulunan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Muhammed’in katledilmesine ilişkin 6 akrabası gözaltına alınmış, ifadeleri alınan kişilerin tamamı serbest bırakılmıştı. Muhammed’in katledilmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında halası Hüsnügül Taş, halasının oğulları E.T. ve Ö.F.T., B.T., çocuğun dayısı Veysi Taş ile “suça sürüklenen çocuk” (SSÇ) sıfatıyla çocuk, jandarma tarafından gözaltına alınmıştı. E.T., Ö.F.T. ve B.T. savcılık işlemleri ardından serbest bırakılırken, Veysi Taş, Hüsnügül Taş ve çocuk ise sevk edildikleri hakimlikte 14 Mart 2020 tarihinde tutuklanmıştı.
 
‘Kanı neden kapımda bilmiyorum’
 
Bunun üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Hüsnügül Taş ve Veysi Taş hakkında, “canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürülmek” ve “çocuğu kasten öldürmek” suçlarından iddianame hazırladı. İddianamede 12 Mart 2020 tarihinde ifadesine yer verilen şüpheli Hüsnügül Taş, evlerinin arka tarafındaki bahçede bulunan kapıda Muhammed’in kanının niye çıktığını bilmediğini ve olay günü ona hiç dokunmadığını söyledi.
 
Çelişkili ifadeler
 
Yine iddianamede 14 Mart 2020’deki ifadesine yer verilen şüpheli Veysi Taş ise daha önce savcılıkta ifade verdiğini, olayın olduğu günden sonraki gün öğle saatlerinde Hüsnügül Taş'ın evine lavaboya gittiğini, elinde kan olmadığını ve elini yıkayıp elbiselerini değiştirdiğini öne sürdü. Veysi Taş'ın, Muhammed’in bulunduğu metruk evi hiçbir zaman kullanmadığını dile getirmesi üzerine, olay gecesi gizli tanığın “Hüsnügül Taş'ın, olay gecesi Veysi Taş'ın berber dükkânına geldiği ve ‘Hadi acele et evde işimiz var. Acilen gel’ dediği, ardından Hüsnügül’ün toplamda üç kere daha gelip Veysi’yi çağırdığı” yönündeki ifadeleri hatırlatıldı. Veysi Taş, böyle bir şeyi hatırlamadığını öne sürerken, ayrıca “Hüsnügül ile hiçbir gönül bağının bulunmadığını, bunu söyleyenlerin kendilerine iftirada bulunduklarını ve üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini” beyan etti.
 
‘Muhammed’i görünce öldüğünü anladım’
 
İddianamede “şüpheli” olarak yer alan çocuk, ifadesinde şunları belirtti: “Olay günü ilk olarak İ. şahsının kahvesinde halamın oğulları olan Hanefi Katar ve Mehmet ile birlikte okey oynuyorduk. Daha sonra ben kalkıp babamların olduğu Ramazan’ın kahvesine geçtim. Ben kahveden çıktığımda duvardaki saate baktığımda saat 22.05’i geçiyordu. Kahvede tahmini 5 ya da 10 dakika kaldım. Kahvede amcam İdris Ortaç, Vahit Özer ve Sebah Çakıl okey oynuyordu. Babam ise televizyon izliyordu. Ben de saat 22.05’i geçe kahveden çıktım. Adem Katar’ın evinin önüne geldiğimde metruk binadan bir kadın (Hüsnügül Taş) ile bir erkeğin sessiz bir şekilde Kürtçe, ‘kimse yok gel gel’ dediğini duydum. Erkek de ‘tamam tamam’ dedi. Erkek şahsın Veysi Taş olduğundan eminim. Metruk evdeki sesi duyunca hemen Adem Katar’ın evinin önünden dört beş adım geri çekildim. Sonra Hüsnügül Taş’ın binaya bakan kahverengi kapısının kapanma sesini duydum. Dört, beş yıl önce bu ev bize aitti. Kahverengi kapı zor kapanan bir kapıdır. Ben bunu gayet iyi biliyorum. Sonra cesaret edip metruk eve girdim. Karanlık olduğu için bir şey göremedim çakmağı yakınca Muhammed Veli Dümez’i yerde yatmış şeklinde buldum. Yaşayıp yaşamadığına bakınca öldüğünü anladım. Sonrasında çocuğun elime bulaşan kanıyla duvarlara tutunarak yön bulmaya çalıştım. Ve hemen kaçtım. Koşarak mahallede bulunan pis bir suyun içinde elimi yıkadım ve kimse şüphelenmesin diye kahvenin önüne gittim.” 
 
Kan Muhammed’in DNA’sı ile uyuştu
 
İddianamede olay yerinde yapılan incelemelerde "Hüsnügül’ün evinin bahçe kapısında bulunan kanın Muhammed’in DNA’sı ile uyuştuğu ve metruk evde bulunan Muhammed’in orada öldürülebileceğinin değerlendirilebileceği" yer aldı.
 
Ayrı ayrı hapis cezaları istendi
 
İddianamede “Veysi Taş ve Hüsnügül Taş’ın ifadelerinin çelişkili olduğu, bunun da suçtan kurtulmaya dönük olarak değerlendirildiği, Veysi Taş ve Hüsnügül Taş’ın Muhammed’i kesici aletle öldürdükleri yönünde yeterli şüphenin oluştuğu, ancak şüphelilerin Muhammed’i neden öldürdüklerine dair dosyada araştırmalara rağmen somut bir tespit bulunmadığı” belirtildi. Savcı otopsi raporunda Muhammed’in kesici alet ile katledildiği, vücutta delici alet yaralanması bulunduğu gerekçesiyle sanıkların, “çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürmek” ve “çocuğu kasten öldürmek” suçlarından ayrı ayrı hapis cezası ile cezalandırılmaları talebinde bulundu.
 
3 tahliye
 
Hazırlanan iddianame Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, davanın 3’üncü duruşmasında yargılanan çocuk dışında diğer 3 kişi tahliye edildi. Davanın karar duruşması 10 Ekim’de görüldü.
 
İddia makamı iki faile beraat istedi
 
Görülen duruşmada iddia makamı verdiği mütalaada tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama neticesinde elde edilen bulgular ışığında, aşamalarda alınan beyanlarında sürekli çelişkili ve hayatın olağan akışına aykırı beyanlarda bulunan SSÇ'nin savunmalarına itibar edilmediğini belirtti. İddia makamı mütalaanın devamında şunları kaydetti: “Olay yerinde SSÇ'ye ait DNA örneklerinin ele geçirilmiş olması da dikkate alındığında SSÇ'nin maktul çocuğu darp etmek suretiyle öldürdüğü ve ölümün gerçekleşmesi ardından yüz ve kafa bölgesinde bulunan kesici delici alet yaralanmalarını gerçekleştirdiği… Ölümün gerçekleşmesi sonrası bu yaralanmaların gerçekleşmiş olması nedeniyle olay yerinde yaralanmalara uygun miktarda kan bulunmadığı, maktulün çocuk olması nedeniyle SSÇ'nin üzerine atılı çocuğa karşı nitelikli kasten öldürme suçunu işlediği anlaşılmakla, SSÇ'nin 82/1-e, 31/3, Ç.K.K. Md. 5, hükümleri uyarınca cezalandırılmasına… Dosya kapsamında yer alan diğer sanıkların ise kasten öldürme suçundan dolayı cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de; yürütülen yargılama neticesinde toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yüklenen suçu sanıkların işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanıklar hakkında CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatlarına karar verilmesi talep ve mütalaa olunur.”
 
‘Sanıkların beyanları çelişkilidir’
 
SSÇ’nin avukatı mütalaaya iştirak etmediklerini ifade ederek, “Önceki savunmalarımızı ve yazılı savunma dilekçelerimizi tekrar ederiz. Müvekkil en başta neden çelişkiye düştüğünü beyan etmiştir. Daha sonra üzerindeki korkunun geçmesiyle tüm bildiklerini anlatmıştır. Müvekkil zaten maktulün yüzüne dokunduğunu ifade etmiştir. Müvekkilin bu şekilde DNA'sının bulunmaması hayatın akışına aykırı olacaktır. Veysi Taş çocuğu ilk gördüğünde Davut Dümez'e teslim etmiştir. Veysi beyanında çocuğun ıslak olduğunu beyan etmiştir. Biz çocuğun başka yerde öldürüldüğü ve sonrasında yıkanıp olay yerine getirildiği kanaatindeyiz. Veysi Taş'ın beyanları çelişkilidir. Hüsnügül Taş'ın evinde çıkan DNA’nın ise sanık Veysi'nin olay yerinden ayrılıp Hüsnügül'ün evinde elini yıkaması nedeniyle çıktığı beyan edilmiştir. Maktulün kanının Hüsnügül'ün evinde ev ahalisi tarafından kullanılan bir kapıda çıkması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hüsnügül’ün çocuğu Hasan Taş'ın alınan beyanlarında olay gecesi sanık Hüsnügül'ün eve gelerek televizyonun sesini yükselttiğini beyan etmiş. Sonrasında evden ayrılıp hayvanların kaybolması nedeniyle onları aradığını beyan etmiştir. Müvekkilin 17 yaş itibariyle böyle bir suçu işlemesi mümkün değildir. Olay yerinde yapılan keşifte bir insanda olması gereken kan örneği maktulde bulunamamıştır. Bismil Devlet Hastanesi’nin raporunda maktulün yıkandığı belirtilmiştir. Olaya ilişkin maktulün elbiseleri kaybolmuştur. Maktulün başka yerde öldürüldüğü ve oraya atıldığı açıktır” şeklinde konuştu.
 
‘Müvekkilimizin beyanları tanık beyanlarıyla doğrulanmıştır’
 
Müvekkilinin olay gecesi nerede olduğunu açık bir şekilde belirttiğine dikkat çeken avukat, beyanlarını doğrulayacak şekilde dinlenen tanıkların beyanlarının da bu doğrultuda olduğunun altını çizdi. Avukat, “Dinlenen tanıklardan Dümez soyisimli maktulün akrabası da müvekkilin beyanını doğrulamıştır. Tanık M.D. de olay gecesi müvekkili kahvede gördüğünü beyan etmiştir. Dosya içerisinde yer alan belgeler müvekkilin nerede öldürüldüğü hususunda bilgiler vermektedir. Maktul çocuğun en son nerede olduğu ortadadır. Katılan taraf diğer sanıklara soru yöneltmeyip müvekkile yönelik sürekli sorular sorulmuştur. Bu vahşice işlenen bir cinayettir. Tek bir şahsın işleyebileceği bir cinayet değildir. Maktulün bulunduğu yerde kan yoktur. Kabul etmemekle birlikte müvekkilin olsa olsa suçu bildirmemeden hüküm kurulması gerekir” diyerek müvekkillerinin beraatını istedi.
 
Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili de sanıklardan şikâyetçi olduklarını kaydetti.
 
20 yıl hapis cezası
 
Mahkeme tutuksuz yargılanan SSÇ’nin üzerine atılı suç olan “çocuğu kasten öldürmek” suçlamasıyla “suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, sucun işlendiği zaman ve yer, fiilin diğer özellikleri ve tehlikenin ağırlığı göz önüne alındığında takdiren ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına” karar verdi. Mahkeme SSÇ’nin suç tarihindeki yaşı 18 yaşından küçük olduğu için 3’te 1 indirim yaparak 20 yıl hapis cezası verdi.
 
Mahkeme heyeti ayrıca Hüsnügül Taş ve Veysi Taş’ın üzerlerine atılı suçtan kesin ve somut delil bulunmadığından ayrı ayrı beraatlarına karar verdi.