Kobanê Davası: Tanık beyanları tahminden öteye gidemedi

  • 17:32 16 Kasım 2023
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası kapsamında tutuklu yargılanan siyasetçiler tanık beyanlarına dikkat çekerek, beyanlarının tahminden öteye gidemediğini söyledi.
 
Kobanê Davası’nın 41’incı duruşmasının dördüncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü'nde devam etti.  Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, tutuklu sanık İsmail Şengül’ün savunmasıyla sürüyor. Duruşmayı tutuklu siyasetçiler Sebahat Tuncel, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Ayla Akat, Zeynep Kahraman, Zeynep Ölbeci, Alp Altınörs, Bülent Parmaksız, Nazmi Gür, Günay Kubilay ile Ali Ürküt salonda izlerken, Dilek Yağlı ile Pervin Oduncu ise tutuklu bulundukları Sincan Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) yolu ile bağlandı.
 
İsmail Şengül Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i katleden Ogün Samast’ın tahliye edilmesine tepki göstererek savunmasına başladı. İsmail, “Bugün Türkiye tarihine çok acı bir gün olarak geçecektir. Ben bir vatandaş olarak Rakel Dink’in yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum. Tahliye kararını verenler nasıl bakacak onu da merak ediyorum” dedi.
 
 ‘Bizlere karşı kampanya başlattı’
 
İsmail,  Kobanê Davası’na gelinen sürece ilişkin, 7 Haziran genel seçimlerinden sonra ortaya çıkan sonuçların AKP’yi zayıflattığını ve o günden sonra HDP üzerindeki baskıların arttığını söyledi. HDP MYK’sinin yaptığı bir açıklamanın suçlama konusu yapıldığını, birkaç “yalancı tanığın” beyanları ile iddianame ve mütalaa hazırlandığını belirten İsmail, “HDP’nin tüm çalışmaları kriminalize edildi. Bu davanın başladığı gün Fahrettin Altun, ‘Katiller için hesap vakti’ diye bir paylaşım yaptı. Yine dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘HDP-PKK için hesap vakti’ diyerek bizlere karşı kampanya başlatmışlardı. Bu kampanya ile siyasi düzlemde kalması gereken rekabet yargı alana taşınmış ve yargı üzerinde bir dönem sonlandırılmaya çalışmıştır” diye hatırlattı.
 
 ‘Kanun HDP MYK üyesi olmayı suç saymamıştır’
 
İsmail, HDP’nin meşru ve siyasal bir yapı olduğunu, HDP’de MYK üyesi olmanın da anayasal bir hak olduğunu söyledi. İsmail, “HDP MYK üyesi olmam suç değildir. Çünkü anayasa da bunun suç olmadığı açık olarak belirtiliyor. MYK üyeliği yapmış olmam anayasal bir hakkın kullanımıdır. Çünkü HDP’de Meclis’te grubu olan siyasi bir partidir. HDP MYK üyesi olmam da suç olamaz. Çünkü kanun, HDP MYK üyesi olmayı suç saymamıştır. Sonuçta devlet vatandaşına tuzak kuramaz, kurmamalı” ifadelerini kullandı.
 
‘HDP MYK’sının yaptığı çağrı demokratik bir çağrı’
 
 “Bir tweetten müebbette gidilebilir mi?” diye soran İsmail, şöyle devam etti: “HDP MYK’sinin Kobanê halkının soykırım tehdidi altında olduğu bir dönemde şiddet içermeyen bir çağrıyı twitter yolu ile yaptığını belirterek, “Soykırım tehlikesinin an be an arttığı bir dönemde HDP MYK’sinin yaptığı; demokratik bir çağrıdır. HDP MYK çağrısı; iddia edildiği gibi devletin birliğine ve bütünlüğüne bir kasıt değil, soykırıma karşı bir çağrıydı. İddia makamı ise içerisinde hiçbir şiddet çağrısı olmayan bu çağrıyı 6-8 Ekim olayların başlangıcı olarak niteleyip, MYK üyeleri hakkında müebbet hapis cezası istiyor. Şaka gibi ama gerçek” diye konuştu. İsmaill, ayrıca Türkiye ve dünyada o dönemde DAİŞ'in saldırılarına karşı yapılan çok sayıdaki açıklamayı mahkeme heyetine okuyarak, “Böyle bir ortamda HDP’nin açıklama yapmaması hayatın olağan akışına aykırı olurdu.”
 
‘HDP tüzüğünde emperyalizme karşı mücadele hedefi var’
 
Verilen aranın ardından savunmasına devam eden İsmail, IŞİD tehdidinin henüz bitmediğini, IŞİD gibi örgütlere çağrı yaptığı için HDP’yi cezalandırmanın ve benzeri örgütlere güç vereceğini belirterek, “HDP tüzüğünde emperyalizmin dünya halkları üzerindeki hegemonyasına karşı mücadele etme hedefi vardır. Yine parti programında da savaşsız, sömürüsüz halkların eşitliğine dayalı bir dünya amaçlanıyor. Haliyle IŞİD’in işgal hareketine karşı bir çağrı, HDP programı ile uyumludur” diye belirtti.
 
‘HDP’nin çağrısı hayatın olağan akışına aykırı değildir’
 
HDP’nin İsrail saldırılarına karşı daha önceki yıllarda olduğu gibi bugün de kamuoyuna çağrılar yaptığını da ifade eden İsmail, “Bakın 2022 yılında İsrail Gazze şehrine dönük  5 Ağustos’ta saldırı yapmıştı. HDP gerek açıklamaları ile gerekse de dış ilişkiler aracılığı ile uluslararası kamuoyunu harekete çağırmıştı. Çağrıda; Mescidi Aksay’a karşı yapılan saldırıyı kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Görüldüğü gibi HDP İsrail saldırılarına da amansız şartsız karşı çıkmış, herkesi bu saldırılara karşı sorumluluk almaya zorlamıştır. Bu tutum HDP’nin ezilen halklarla dayanışmasına ya da hayatın olağan akışına aykırı değildir” diyerek HDP’nin IŞİD’in olası soykırımına karşı 6- Ekim de yaptığı çağrının da hayatın olağan akışına aykırı olmadığını dile getirdi.
 
Tanık beyanları
 
İsmail, mahkeme heyetinin yargılama süresi boyunca verdiği tutukluluk devam kararlarına tanık beyanlarını gerekçe gösterdiğini kaydederek, tanıkların tahminden öteye gidemediğini de belirtti. Yine tanıkların birbiriyle çelişen ifadelerinin aslında davanın çöktüğünün göstergesi olduğunu vurgulayan İsmail, “A53 sıfatı ile dinlenen tanık, MYK toplantısının nerde olduğunu ne zaman olduğuna dair yanlış bilgiler verdi. Tanık Kerem Gökalp, MYK toplantısına dair haberinin olmadığını söyledi. Yine MYK çağrısının bir talimat olup olmadığına dair bir bilgisinin olmadığını söylemişti. Kerem Gökalp, MYK toplantılarına KCK sözcüsünün katılıp katılmadığı yönünde de bilgisinin olmadığını söylemişti. Gizli Tanık Ulaş ise gizli bir şekilde dinlenmişti.  Böyle bir durumda tanık beyanları esasa dayanak yapılamaz” diye konuştu.
 
Duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verildi.