Avukat Several Ballıkaya: AYM üyeleri hukuku korumalı!

  • 09:13 11 Kasım 2023
  • Hukuk
 
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Yargıtay’ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının, anayasaya aykırı ve suç olduğunu söyleyen avukat Several Ballıkaya, “AYM’nin kısmi de olsa özellikle bireysel başvurularda kişiler lehine verdikleri kararları tamamen ortadan kaldıracak nitelikte bir karar oldu. Yargı yoluna başvurma hakkımız tüm toplum olarak elimizden alınmış oluyor. O yüzden de AYM üyelerinin bu baskıya direnmesi çok önemli. Hukuku korumaları gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
 
Türkiye’de neredeyse yok sayılan anayasa, AKP-MHP iktidarı tarafından da uygulanmayan bir halde. “Kendi yasalarını” işlediğini ve anayasayı uygulamadığını her fırsatta itiraf eden iktidar, 21 yıllık iktidarlığı süresince düşman politikaları ile hukukun da altını boşaltmış durumda. Öte yandan Anayasa Mahkemesi (AYM) de, yasaları gereğince uygulaması gereken kanunları “taraflı” bir biçimde ele alıyor. Söz konusu, İmralı Adası’nda 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 33 aydır aile ve avukat görüşlerinin “keyfi” bir biçimde engellenmesine ilişkin AYM’ye yapılan başvurular olduğunda, mahkeme bu başvurulara yanıt vermemeyi “tercih ediyor”.
 
İktidar ve polisler AYM kararlarını tanımıyor!
 
Öte yandan Cumartesi Anneleri’nin eylemlerinde polis işkencesine maruz kalarak gözaltına alınmasına ilişkin Cumartesi İnsanı Maside Ocak Kışlakçı ile İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin AYM’ye yaptığı başvurulara, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiği” ve tazminat ödenmesi yönünde karar verildi. Ancak Cumartesi Anneleri’ne verilen AYM’nin “hak ihlali” kararları, AKP-MHP iktidarı ve polisler tarafından tanınmıyor.
 
Yargıtaydan AYM üyelerine suç duyurusu
 
Son olarak ise Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, AYM’nin Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) tutuklu milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmesi yönünde karar verdi. 8 Kasım günü ise Yargıtay, AYM’nin “anayasayı ihlal ettiği ve yetkisini aştığını” belirterek ihlal kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Hukuk örgütlerinden karara ilişkin tepkiler hızla yükselirken, karar “darbe” olarak yorumlandı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) çağrısıyla Ankara Adliyesi önünde araya gelen avukatlar, “Darbeye hayır” diyerek Yargıtay’a yürüyüş, gerçekleştirdi. İstanbul ve Mêrdîn Barosu da, AYM kararlarını tanımayan Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi Başkanı ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
 
Avukat Several Ballıkaya, AYM üyelerine Yargıtay’ın yaptığı suç duyurusu, Türkiye’de anayasanın “işleyişi” ve kararın hukuki karşılığını JINNEWS’e değerlendirdi.
 
‘Bireysel başvurularda lehe kararları ortadan kaldıracak’
 
AYM’nin pek çok kararının eleştirilecek nitelikte olduğunu ifade eden Several, “Bireysel başvuru kararları da, ifade özgürlüğü ile ilgili çok önemli bir kısıtlama getiren yasanın iptaline ilişkin başvuruda da, ret kararı vermesi aslında kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı ile ilgili önemli kararlarda çok da lehe davranmadığının örneklerle dolu pratiğidir” yorumunu yaptı. Buna rağmen AYM’nin verdiği bazı kararların iktidar tarafından eleştiri konusu yapılıp hedef alındığını söyleyen Several, “Özellikle iktidar ortağı MHP Başkanı tarafından hedef alındı. Verilen karar AYM’nin kısmi de olsa özellikle bireysel başvurularda kişiler lehine verdikleri kararları tamamen ortadan kaldıracak nitelikte bir karar oldu. Bu kararın önemi sadece anayasanın AYM’ye tanıdığı hakkın ihlali anlamında değil. Bu açıdan önemli gerçekten. Anayasaya göre AYM’nin verdiği kararlar herkesi bağlar. Bu herkes tarafından tartışılıyor. Ama bence daha önemli bir şey var, hukuk güvenliğini, hukuk kurumlarına inancı ortadan kaldıran bir durum oluştu” şeklinde konuştu.
 
‘Karar bizzat hakimler tarafından ihlal edildi!’
 
Yargıtay üyelerinin kendilerinin de hakim olduğunu anımsatan Several, “Hakimlerin bağımsızlığı açısından en önemli şey hakimin verdiği karar nedeniyle soruşturmaya uğramayacağına inanması. Hakimin güvencesi bu. Bu bizzat hakimler tarafından ihlal edildi. Bir hakim eğer verdiği karar sonucunda soruşturmaya uğrayacağını, ceza alacağını ve yaptırımla karşılaşacağını düşünürse bağımsız bir karar veremez. Hele hele bu Anayasa Mahkemesi gibi kişilerin özgürlük, güvenlik, hak ihlali başvurularını tarafsız ve bağımsız bir şekilde görüşülebileceğine inanılması gereken bir mahkeme ise. Kanunları anayasaya uygunluk denetimi yapılan bir mahkeme ise bu çok daha önemli olacaktır. Bunun sonuçları önümüzdeki anayasa tartışmaları ile mi ilgili onu bilemiyorum. Belki bu bir ön hazırlıktır, bunu zaman içerisinde göreceğiz. Ama her ne olursa olsun kararın verildiği gün itibariyle Türkiye’de çok önemli bir eşik atlanmış oldu. Hakimler artık anayasayı tanımadıklarını söylediler. İkincisi de, ‘Bize uymayan hakimlerin bu mekanizma içerisinde yer almasını kabul etmiyoruz’ demiş oldular. Çok önemli bir şey bu bana göre” dedi.
 
‘Hakimler eliyle hakim güvencesi ortadan kaldırıldı’
 
AYM üyelerinin yargılanmasının, hakimlerin yargılanmasından çok daha farklı olduğunu dile getiren Several, “Anayasa Mahkemesi kurulunun da karar vermiş olması gerekir bunun için. Bunun AİHM kararları ile yasal düzenlemeler anlamında sonuçları olacak mı, onu da göreceğiz. Ama aynı inadı ve aynı direnci AİHM kararlarında da uyguluyorlar, gösteriyorlar. Bizzat siyasi iktidar temsilcileri, başbakan ve cumhurbaşkanı ağzından mahkemelere, ‘Yargı kararlarına uymayın, ne olacak parasını veririz’ denmişti zamanında. Fakat böyle değil. Evrensel hukuk kuralları da dahil olmak üzere hukuk sistemi içerisinde bir bütündür. Bir yerinden delerseniz tümünü delmiş olursunuz. Bu da kararla böyle oldu. Hakimler eliyle hakim güvencesi ortadan kaldırılmış oldu. Şikayet olsun olmasın, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi ile ilgili bizzat soruşturma yapması, uluslararası anlamda çok önemli sonuçları olacak bir adım atıldı bana göre. Yargı sistemi Türkiye’deki gibi hele politikayı bu kadar belirliyorsa, yargı sistemi eliyle siyaset bu kadar dizayn ediliyorsa, bunun büyük sonuçları olacağını da görüyoruz” cümlelerini kullandı.
 
AYM üyelerine çağrı: Hukuku korumalılar!
 
Kararın, haklar açısından büyük bir geriye gidiş hamlesi olduğunun altını çizen Several, “AYM üyelerinin buna direnmelerini bekliyoruz. Madem verdikleri karar doğru, gerçekten de yasal mevzuat bunu gerektiriyorsa hukuku korumaları gerekir. Seçme ve seçilme hakkının uygulanmasını istediler. Ki özgürlük, güvenlik hakkının ihlalini ortadan kaldırılmasını istediler Can Atalay kararı ile ilgili. Hatay halkının hakkını iade etmek istediler. Eğer bu kararlarının doğru olduğuna inanıyorlarsa ve bunun arkasındalarsa, buna karşı direnmeli ve bir açıklama yapmalılar. ‘Kararımız doğrudur ve Yargıtay’ın bu kararı kabul edilemez niteliktedir’ diye bir açıklama yapmaları gerekir. Aksi takdirde bu yargı içi görünen ama hepimizle ilgili bir darbe gibi hareketi kabul etmiş olurlar. Tüm hukuk kurumlarının buna sert ve çok net bir şekilde karşı çıkması gerekir. Tartışmaları günlerdir görüyoruz. Ama ben çok az önemsenmiş olmakla birlikte hakim güvencesi meselesinin bu derece ortadan kaldırılmış olmasının çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Hakimler karar vermeye korkarlar böyle bir yaptırım geleceğini bilirlerse” sözleriyle seslendi.
 
‘Bireysel başvuru kaldırılırsa büyük bir boşluk oluşacak’
 
İç hukuk yolları tükendiğinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuruları çokça artınca, iç hukuk yolu açılarak AYM’ye bireysel başvuru hakkının tanındığını hatırlatan Several şunları kaydetti: “Çok ağır aksak işlemekle birlikte son dönemde mesela Cumartesi Anneleri gibi, avukatlarla ilgili bazı kısıtlamalara ilişkin dosyalarda savunma hakkının ihlaline karar verdi. Buna benzer çok sayıda örnek var. Bireysel başvurularda özellikle kişi haklarının ihlaline dair tespitler yaptı. Ve o tespitler, bir hakkın güvencesi gibi görülerek doğal olarak bu mahkemeye başvurular yapılmaya devam ediliyor. Buradan olmadığında AİHM’e başvurular yapıyoruz. Şimdi bunu ortadan kaldırırsanız önceki sisteme dönmeyeceği için büyük bir boşluk oluşacak. AİHM’e başvuru öncesinde bunu tüketmek zorundasınız. Ama siz bilirseniz, Anayasa Mahkemesi bu başvurunuza açıklıkla sizin haklarınızı da koruyabileceğini bilerek ve bağımsız şekilde, hiçbir etki altında kalmadan karar vereceğine inanmazsanız başvuru yapmanızın da bir gereği kalmaz.
 
Yargıya başvurma hakkımız toplum olarak elimizden alınıyor
 
Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde asker hakimin kaldırılmasının en önemli nedeni buydu. Kişilerin bağımsız mahkemece yargılandığına ilişkin objektif güvenin olması gerektiğini söylüyordu AİHM. Burada da objektif ve sübjektif güven zedelenmiş oldu. Objektif olarak bu karara sahip çıkamazlarsa, bu karar sonrasında yargılanırlarsa, bundan sonraki kararlarda da etkilenebilirler diye düşünürsünüz doğal olarak. Sübjektif olarak da korku iklimi yaratılırsa buradan karar çıkmayacağını bilirsiniz. Dolaysıyla bu özellikle bireysel başvuru konusunda son derece önemli. Ama önemli davalar var. Mesela parti kapatma davaları var veya anayasaya aykırı kanunlar çıkıyor, denetimi yapılması gereken yasal düzenlemeler oluyor. Bunlar konusunda da mevcut iç hukuk yolu durmakla birlikte kadük, uygulanamaz, kullanılmaz hale gelecek. Bu, hukukun tanınan bir hakkın alanının boşaltılması anlamına gelecek. Yargı yoluna başvurma hakkımız tüm toplum olarak elimizden alınmış oluyor.”
 
AYM üyelerine direnme çağrısı
 
Kararın bir karamsarlık yarattığını paylaşan Several, “Parti kapatmalar, iktidar ne derse öyle sonuçlanacak. İktidarın çıkardığı yasalar AYM tarafından usulüne uygun denetlenmeyecek gibi bir bakış açısı var. Çok haksız değil, bu karamsarlık hepimize yayıldı doğal olarak. O yüzden de AYM üyelerinin bu baskıya direnmesi çok önemli. Ve mutlaka bir açıklama yapmalılar. Yargıtay’ın böyle hedef göstermesi suç. Verdikleri kararlar nedeniyle yargılanmalarını istemek suç, anayasa doğrudan aykırı. Yargı organlarını ihlal ettiler. Umarım bu direnci gösteriler ve verdikleri kararın arkasında dururlar. Hem Can Atalay dosyası hem de bundan sonra gelecek tüm mağdurların dosyaları açısından bunu yapmalarını umuyoruz” sözleriyle AYM üyelerinin karara karşı direnmesi gerektiğini vurguladı.