Kaçırılan çocuğun duruşması: Êzidî olduğuna dair belge yok iddiası

  • 14:28 26 Ekim 2023
  • Hukuk
 
ANKARA - Êzidî çocuğun kaçırılmasına dair açılan davanın ilk duruşmasında mahkeme heyetinin avukatları salona almamasıyla başlayan gerginlik duruşma boyunca sürdü. Bakanlığın tanığının “IŞİD güzellemesi” yapmasına tepki gösterilen duruşma, ileri bir tarihe ertelendi. 
 
DAİŞ çetesine dönük Êzidî çocuğu, “kaçak yollarla Türkiye’ye getirmek ve hürriyetinden yoksun kılmak” suçundan açılan davanın ilk duruşması Ankara 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Amed Milletvekili Adalet Kaya, HEDEP Kadın Koordinasyonu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Toplumsal Hukuk, Demokrasi İçin Hukuk, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi ve çok sayıda avukat katıldı. 
 
Avukatlar salondan çıkarılmak istendi
 
Duruşma salonuna alınma sırasında salona giren avukatları mahkeme heyeti dışarı çıkarmaya başladı. Duruşmaya katılma talepleri dinlenmeden salondan çıkarılan avukatlar mahkeme heyetine tepki gösterdi. Avukatlar mahkeme heyetine, “Dosyanın içeriğini açın öyle. Bizi buraya almama gerekçesi nedir? Dosyada doğrudan zarar görmemizden dolayı mı?” sözlerine heyetin “evet” demesi dikkat çekti. Avukatların tepkileri devam ederken, mahkeme heyeti duruşma salonunu terk etti. Avukatlar, heyet hakkında tutanak tuttu. Yeniden duruşma salonuna gelen mahkeme heyetine avukatlar, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı bu madde ile duruşmaya katılırken, biz neden katılmıyoruz” sözlerine heyetin, “Ben sizi iyi tanıyorum” sözlerine avukatlar, “Ben sizi iyi tanıyorum ne demek” diyerek tepki gösterdi.
 
Mahkeme heyeti her bir dernekten bir kişinin olması suretiyle duruşmaya başladı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ÖHD, Ankara Barosu, Toplumsal Hukuk ve ÇHD davaya katılma taleplerini sundu.
 
‘Êzidî halkına dönük bir soykırım var’
 
Söz alan, ÖHD avukatı Hülya Yıldırım, 2021 yılında çocuğun DAİŞ çeteleri tarafından satıldığını ve haklarında “örgüt üyeliği” iddiasıyla soruşturma açıldığını hatırlattı. Hülya, “Bizim açımızdan, ‘örgüt üyeliğinden’ yargılanmasını kabul etmiyoruz. Êzidî halkına dönük bir soykırım var, Êzidî kadınları ve çocuklarını kendilerine mal olarak gördüklerini ve sattıklarını biliyoruz. IŞİD yöneticileri tarafından bazı fetvalar verilmişti. Fetvalarda, Kürt ve Êzidî kadınları kendilerine hak gördüklerini belirtti” diyen Hülya’nın sözünü kesen heyet: “Biz DAİŞ’i yargılamıyoruz” sözlerini kullandı. Yeniden sözlerine devam eden Hülya, “Bu durumun münferit olarak kullanılmaması gerektiğini, insanlığa karşı suç değerlendirmesi ile suç duyurusunda bulunduk. Bir iddianame hazırlandı, iddianame iade edildi şimdi yargılanması olan bir iddianame hazırlanmış durumda” sözlerini kullandı. Êzidî halkına dönük bir suç olduğunu dile getiren Hülya’nın sözleri mahkeme heyeti tarafından sık sık kesilerek, “katılma talebini değerlendirmedim daha yoksa duruşmayı kapatacağım” tehdidinde bulundu.
 
Katılma talepleri reddedildi
 
Katılma taleplerini değerlendiren iddia makamı, hak örgütlerinin “doğrudan zarar görmediklerini” öne sürerek katılma taleplerinin reddini istedi. İddia makamının talebini değerlendiren mahkeme heyeti, aynı gerekçelerle katılma talebinin ayrı ayrı reddine karar verdi. Avukatlar, duruma tepki gösterdi. Heyetin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın aynı gerekçelerle katılma talebini kabul etmesi ise dikkat çekti. 
 
Haberi yapan gazeteciden tanığa tepki: Yalan söylüyorsun
 
Duruşmanın ardından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çalışan tanık Kübranur Akçoray, dinlenildi.  Çalışmaya başladığında, çocuğu kimsenin aramadığını sormadığını, çocuğun bir gün yanına geldiğini ve ailesini çok özlediğini dile getirdiğini belirtti. Ardından çocuğun, bilgilerini araştırdığını sonrasında ailesine ulaştığını kaydeden tanık, “Irak ile iletişime geçtik, çocuğun Êzidî kökenli olup olmadığı noktasında bize bir belge gelmedi. Çocuğun Êzidî kökenli olduğu iddiaları var sadece. İkamet ettikleri adrese gittiğimde çocuğun amcasının IŞİD üyesi olduğunu ve onlarla bir bağının olmadığını gördüm. Yatılı izin sürecine başladık mağdur çocuk için. Yatılı izin sürecinde aile ile ilgili herhangi farklı bir durum tespit etmedim. Bu çocuğun aile ortamında büyüyen bir çocuk olduğunu, aile albümlerinde gördüm. Ben bu süreci takip etmeye başladım, bu çocuğun internet üzerinden satışa çıkarıldığı bir iddia vardı. Ben araştırdım bize gelen öyle bir belge yok” ifadelerine karşı haberi yapan Gazeteci Hale Gönültaş, “Ankara TEM eve operasyon düzenledi ve operasyonla bu çocuğu kurtardı, yalan söylüyorsunuz. Ankara TEM operasyon yaptı ve açıklama yaptı. Ben Irak’tan bu yana bu çocuğu takip ediyorum” sözleriyle tanık beyanlarına tepki gösterdi.
 
Mahkeme heyeti, Hale’nin sözünü keserek, polisi salona çağırdı. Heyet, Hale’yi polisler eşliğinde duruşmadan çıkarılmasını istedi. Araya avukatlar girerek heyete tepki gösterdi.
 
Tanıktan çocuk esirgeme güzellemesi
 
Yeniden ifadelerine devam eden Kübranur Akçoray, “Ben çocuğun derin internete satışa çıkarıldığını yeni haberlerde gördüm. Bize bu konuda herhangi bir belge ve bilgi verilmedi” diyen tanık, bakanlığın sorumluluğu altında olan çocukların mağduriyetlerini görmezden gelerek, çocukların çok mutlu olduğunu öne sürdü. Israrla ailenin IŞİD ile bağlantılı olmadığını savunan tanık, çocuğun Êzidî olduğuna dair herhangi bir belgenin olmadığını ileri sürdü. 2021’de göreve başladığını çocuğun, 2022’de ailesine teslim edildiğini kaydetti.
 
HEDEP milletvekilinden tanığa: Formasyonun nedir?
 
HEDEP Milletvekili Adalet Kaya’nın tanığa soru sormak istemesi durumunda, heyet Adalet Kaya’ya tepki gösterdi.  Adalet tanığa, “Uzman mısınız? Eğitiminiz nedir? Nasıl her şey de kanaatinizi belirtiyorsunuz?“ sorusunu tanık yanıtsız bıraktı.  Çocuğun aile fotoğraflarını heyete sunan tanığa heyet, “Fotoğrafta duran kim” sorusuna, tanığın, “Çocuğun annesi yanındaki çocuk” diyen tanığa, Adalet, “Gerçek annesi değil” sözlerine karşılık Adalet’in sözleri yeniden kesildi. Adalet, “’Tanığın formasyonu nedir?’ sorusunu sorsanıza ama soracak kimse yok” diye belirtti.
 
Haberi yapan gazeteciden tanık olma talebi
 
Söz alan Hale ise heyete, “Ben tanık olmak istiyorum, çocuğun bütün beyanlarını biliyorum. Beni beş dakika dinleyin”  sözlerine heyet, “Sizi beş dakika dinlemem” ifadelerini kullandı. Söz alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan gelen avukat, “Ben tanığın beyanlarını kabul etmiyorum, dosyaya yeni geldim. Hale Gönültaş’ın tanık olarak dinlenilmesini ve süre talep ediyorum” dedi.
 
Duruşma ertelendi
 
İddia makamı,  çocuğun verildiği ailenin dinlenilmesini, eksik hususların giderilmesini talep etti. İddia makamının talebini değerlendiren heyet, çocuğun verildiği ailenin bir sonraki celsede hazır edilmesine karar verdi. Mahkeme, Hale’nin tanık olarak dinlenilmesinin reddine karar verdi. 
 
Duruşma 18 Ocak 2024’e ertelendi. 
 
Duruşmanın ardından, HEDEP milletvekilleri ve avukatlar davaya ilişkin adliye önünde açıklama yaptı. 
 
‘Dosyanın takipçisi olacağız’
 
Açıklamada ilk olarak söz alan ÖHD avukatı Hülya Yıldırım, 2021 tarihinde ÖHD, ÇHD, Toplumsal Hukuk, İHD ve Demokrasi için Hukuk olmak üzere Ankara’da 7 yaşındaki Êzidî çocuğun internetten derin satışa çıkarılmasına dair tespit edilmesine ilişkin “insanlığa karşı suçun” oluştuğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu ve suç duyurusunun bir davaya dönüştüğünü anımsattı. Hülya, “Ama insanlığa karşı suç talebimiz reddedilerek takipsizlik kararı verildi. İnsan kaçakçılığı açısından IŞİD üyesi hakkında bir dava açıldı. Bugün bu duruşmada hukuk kurumları olarak katılma taleplerinde bulunduk. Mağdur çocuğun haklarının üstün yararının korunmasını istedik ancak katılma talebimiz reddedildi. Sivil toplum örgütleriyle işbirliği içerisinde olmayı reddeden idare ve yargının baktığımızda çocuğun üstün yararını korumadığını, çocuğun IŞİD’li aileye teslim ettiğini, bugün burada sanık olarak yargılanan kişiyle ve aynı zamanda tanık olarak bulunan ailenin kadın üyesi ile birlikte aynı evde yaşadığını tespit ettik. Bu tüm yargılama sürecinin aslında çocuğun üstün yararını korumaya engel olduğunu, bizlerin kendini koruyamayan mağdur çocuğu korumak istediğimizi söylüyoruz. Ancak 15’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin bizi tamamen duruşma ve konunun dışına itme olduğunu gördük. Bir acelesi vardı, hakikati gizlemek istiyordu ve katılma talebimiz kabul edilmedi. Ama buna rağmen bu dosyanın takipçisi olacağız” dedi.
 
‘Mahkemenin tavrı endişelerimizi artırıyor’
 
Ardından HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu konuştu. Türkiye’de çok önemli bir dava sürecinin yaşandığını, ilk defa DAİŞ tarafından kaçırılan Êzidî bir çocuğun insan kaçakçılığı üzerinden davası görüldüğünü kaydetti. Halide, “3 Ağustos’ta IŞİD tarafından bir Êzidî soykırımı yaşandı. Onlarca kadın ve çocuk kaçırıldı.  IŞİD’in hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde internet üzerinden satışa çıkarıldığını gördük.  Êzidî kız çocuklarını ararken ve kadınlarla dayanışırken, Türkiye’de ilk defa insanlığa karşı suçları reddeden ve kaçakçılık üzerinden bir dava açıldı bu bizim için önemliydi. Ama şunun peşini bırakmamız lazım; Êzidî kadınların soykırıma uğramasıyla birlikte en az 2 bin 700 Êzidî kadının akıbetinin beli olmadığını biliyoruz. Türkiye’de yargı süreçleri hep erkek egemen üzerinden gitmişti. Ama bugün bir Êzidî kız çocuğunun hem kaçırılmasıyla birlikte hayatının yeniden değiştiği, ailesinin akıbetini bilmediğimiz, küçük yaşta kaçırıldığında dilini, kültürünü, kimliğini kaybetmiş bir çocuktan söz ediyoruz. Mahkeme bu konuda savunmak isteyen avukat arkadaşlarımızı dışarı çıkarmak istedi. Heyetin ön yargılı tavrı, Êzidî kız çocuğuna, hakkına, geleceğine nasıl bir karar vereceğine dair endişelerimiz var. Mahkemeye dahil olan Aile ve Sosyal Hizmetler’e bağlı bir sosyal hizmet çalışanın ifadeleri içler açısı. Bir yandan IŞİD’e dair operasyon ortaya çıkıyor, çocuk Aile ve Sosyal Hizmetler’e teslim ediliyor ama aradan geçen iki yılda çocuk yeniden IŞİD’li aileye teslim ediliyor” sözlerini kullandı.
 
‘Savcı taraflı davranıyor’
 
Halide, son olarak şunları ekledi: “Bizler özellikle kadın mücadelesi veren dernekler, kurumlar, HEDEP Kadın Meclisi olarak bu davanın takipçisi olacağız. Êzidî kadınlar, çocuklar sahipsiz değildir, mücadelesini her yönüyle vereceğiz. Zorla alıkonulan kadınların, geleceklerini yaşamlarını korumak için bu mücadeleyi vereceğiz. Savcının insanlığa karşı suç değil de insan kaçakçılığı olarak ele almasının temel nedenlerinden biri bedenine zarar gelmediği ihtimalini ele alması. Bir yandan alıkonulması bir gerçeklik var, IŞİD’in bu kadar katliamda yer almasını bildiğimiz halde, kadın ticaretini yaptığını bildiğimiz halde savcının taraflı davrandığını söyleyebiliriz. Kız çocuğun bedenine zarar gelmemiş olabilir ama geleceğine, kendi toprağında yaşama hakkını yitirdi. Bu da soykırımın bir parçası haline geldi. Bunu kınıyoruz.”