‘İktidar cinsel suçlarla mücadelede önce söylemlerini değiştirmeli’

  • 09:02 21 Ekim 2023
  • Hukuk
 
 
AMED - Çocuklara yönelik cinsel suçlarda iktidarın söylemlerinin ve cezasızlığın etkili olduğunu dile getiren Avukat Huriye Hamidi, “Öncelikle bütüncül bir çocuk koruma politikası oluşturmak. Bunu da öncelikle kendi söylemlerini değiştirerek yapmaya başlamalı” dedi.
 
Erkek-devlet yargı ortaklığı en çok kadınlara ve çocuklara yönelik işlenen suçlara dair davalarda “cezasızlık politikası” ile kendini gösteriyor. 21 Mayıs 2021 tarihinde Riha’nın (Urfa) Wêranşar (Viranşehir) ilçesinde üvey kardeşine 1 yıl boyunca cinsel tacizde bulunan ve tutuklanmayan M.S. isimli erkek hakkında “zincirleme şekilde cinsel taciz” suçundan açılan soruşturmada “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı çıkmıştı. Dosya avukatı İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, karara itirazda bulunmuş, Yargıtay itirazı yerinde bularak davanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğine hükmetmişti. Ardından başlayan davanın 3’üncü duruşması Viranşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, failin ek savunmasının alınması istemiyle duruşmayı 13 Kasım’a ertelerken, tutuklama istemini ise reddetti. Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Huriye Hamidi, dava dosyasını değerlendirdi.
 
Yargılama uzadıkça çocuk yıpranıyor
 
Cinsel taciz dosyalarında çocukların öncelikli konuma getirilmesi gerektiğini dile getiren Huriye, “Viranşehir’de yaşanan cinsel taciz davasının Kasım ayına ötelendiğini görüyoruz. Bu bile aslında sistem içerisine giren, suça maruz bırakılan çocukların tek başına örselenmesi için yeterlidir. Çünkü çok uzun süreler boyunca yargılamanın devamını ve bitmesini bekliyorlar. Yine failin tutuksuz yargılanması özellikle bu tür dosyalarda çocuklar üzerinde baskı unsuru olarak kullanılabiliyor veya ileriki dönemlerde karşımıza bu şekilde çıkabiliyor” sözlerine yer verdi.
 
Resmi veri yok
 
Cinsel suçlarda istikrarlı bir artış olduğunu kaydeden Huriye, devletin veri tutma konusunda ve veri yayınlama noktasında eksiklikleri olduğu için “cinsel istismarla mücadele” noktasında samimi olmadıklarını ekledi. Huriye, “Devlet, cinsel istismarla mücadele noktasında eğer kararlı olduğunu iddia ediyorsa yapması gerekenlerden bir tanesi aslında düzgün bir şekilde veri tutmak. Veri tutmak neden önemli? Çünkü siz eğer bir sorunu tespit etmek istiyorsanız veya bir sorunu önlemeye çalışıyorsanız öncelikle bunu tespit eder, güncel durumunu sağlıklı verilerle tespit eder, daha sonra da ortaya çıkan veriler ışığında da tüm önlemlerinizi alırsınız” ifadelerini kullandı.
 
‘Verilerdeki düşüş gerçeği yansıtmıyor’
 
Huriye, özellikle kriz dönemlerinde ulaşabildikleri verilerde cinsel suçlarda düşüş varmış gibi göründüğünü dile getirirken, bunların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Kriz dönemlerinde çocukların sosyal hayattan izole olduğuna değinen Huriye, “Çocuklar, bu kriz dönemlerini atlattıkları zamanın ardını takip eden aylarda verilerin tekrar artışa geçtiğini görüyoruz. Çünkü sosyal hayattan izole olan çocuk, sosyal hayata tekrar karıştığı an başına gelen bu tür ihlalleri hemen güvendikleri kişilere aktarıyorlar ve bu şekilde aslında ihbar ve tespitte artış meydana geliyor” dedi.
 
‘Söylemler, suça yaklaşımı gösteriyor’
 
Çocuklara yönelik cinsel suçların artışındaki nedenlerden birini de devletin etkin bir mücadele için adım atmaması olarak açıklayan Huriye, “İktidarın dili, iktidara yakın örgütlerin dili, toplumun dili aslında cinsel istismarla mücadele etmeye ne kadar hevesli olduğunu da gösteriyor” sözlerini kullandı. İktidarın ürettiği söylemlerin,  Lanzarote Sözleşmesi’nin, evlilik yaşının tartışmaya açılması ve bunların meşrulaştırılmaya çalışılmasının, devletin cinsel suçlara yaklaşımını gösterdiğine işaret eden Huriye, “Sağlıklı bir söylem üretemedikten sonra, cinsel istismarla mücadele noktasında gerekli önlemleri almadıktan sonra da bu suçlarda düşüş olmasını beklememiz mümkün değil” vurgusu yaptı.
 
‘Adalete olan inanç azaldı’
 
Huriye, basına düşen şekliyle toplumda cinsel suçlara dair dosyalarda, cezasızlık politikasının yürütüldüğüne dikkat çekerken, toplumun, adalete olan inancının azaldığını kaydetti. Özellikle failin kamu görevlisi ya da iktidara yakın kesimlerden olduğu dosyalarda adli mercilerin faili koruma yöntemine gittiğini söyleyen Huriye, “faillerin korunduğu ve cezasızlık sisteminin üretildiği” yönündeki algının bu şekilde güçlendiğini ekledi.
 
‘Failler davul-zurna ile karşılanıyor’
 
Çocuğa yönelik cinsel suçların, tek boyutlu bakılmaması gereken bir konu olduğunu belirten Huriye, “Failin davul-zurna ile karşılandığını görüyoruz. Aslında bu bile tek başına bizim gerçeği görmemiz için yeterli. Çünkü aile de failin cezasız olduğuna, suçu işlemediğine veya suçun meşru olduğuna ikna olduğu için faili koruyabiliyor. Bir cinsel istismar failinin tarafı olduğu dosyadan cezasızlıkla kurtulması sonucunda topluma da bu mesaj verilmiş oluyor aslında. Tabii ki de potansiyel failler de bundan güç alarak, yöntem öğrenerek yaptıklarının ya da yapacaklarının suç olmayacağına olan inançla bu şekilde hareket edebilme eğilimine girebiliyorlar” şeklinde konuştu.
 
‘Bütüncül politika üretilmeli’
 
Huriye, devletin çocuğa yönelik cinsel suçlarla mücadele noktasında yapması gerekenleri şöyle sıraladı: “Öncelikle bütüncül bir çocuk koruma politikası oluşturmak. Bunu da öncelikle kendi söylemlerini değiştirerek yapmaya başlamalı. Bu konuda net olduğunu, samimi olduğunu topluma ve yasa uygulayıcılara aktarması gerekiyor. Toplumdaki bireylerin ve çocukların cinsel istismar suçu bakımından bilinçlendirilmesi gerekiyor. Çocukların tamamına belki de ilkokulda zorunlu bir şekilde bedensel söz hakkının önemi ve bedensel söz hakkının ne olduğu ve neye karşılık geldiği çocuklara aktarılmalı.”
 
Huriye, son olarak çocuk hakları merkezi ve yerelde çalışan kurumlarla birlikte mevcut durumun farkında olduklarını ve bu noktada mücadelelerine devam edeceklerini söyledi.