Kobanê Davası savunmalarla devam etti

  • 12:47 22 Eylül 2023
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda tutuksuz yargılanan Can Memiş’in savunmasıyla devam etti. Mahkeme heyeti, davayı 25 Eylül’e erteledi 
 
DAİŞ'in Kobanê’ye saldırısının ardından Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde meydana gelen 6-8 Ekim 2014 tarihli protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 33’üncü duruşmasının 3’üncü periyodu Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 
 
Tutuklu yargılanan siyasetçilerin, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandığı duruşmada, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar hazır bulundu Kimlik tespitiyle başlayan duruşma, tutuksuz yargılanan Can Memiş’in ek savunması ile devam etti. Can, yürütülen bir siyasi parti faaliyetiyle yargılandıklarını belirterek, suçun maddi unsurunun oluşmadığına dikkat çekti. 
 
‘Siyasi parti faaliyeti olan mail suçlama konusu’
 
Yöneltilen suçların şiddetle anılamayacağını belirten Can, bu suçlamalar etrafında toplanan delillerin hukuki dayanağı olmadığını belirterek şunları kaydetti: “Atılan bir mailin kimin attığı, kime atıldığı, bir siyasi parti faaliyeti olduğu açıkça gözüküyor. Buradan nasıl bir organik bağ kurulabiliyor. Yargıtay bu konuda çok büyük çaba sarf etti, nerde kurdu bu organik bağı. Bana yöneltilen suçlamada bir siyasi partinin MYK üyesi olmam, bir mail atıldığı, genç yaşta partiye kayıt olmam yer alıyor. Bununla nasıl terör bağı kuruluyor? Bu delil teşkil edecek bir mail içeriği değildir.” 
 
‘Kamu güvenliğini sağlamak adına sınırda oturduk’
 
HTS kayıtlarına dikkat çeken Can, “Bir kişi ile telefon konuşması yapmakla nasıl bir terör, şiddet suçu açığa çıkabilir? ‘Örgütsel gizlilikle telefonla konuşmak’ yazmış savcı. Öyle bir şey olsa, gizlilik peşinde olsam Berfin Özgül Köse ile neden konuştum? Sadece suçlama yöneltmek için yürütülen, hukuku ayaklar altına alan bu davada hukuk fakültelerinde örnek gösterilecek mütalaalar hazırlamak etik değil. Devlet, vatandaşını korumak adına bir önlem almıyor ve biz buna karşı gidip sınırda oturduk. İdare hukuk budur, hukuk devletinin mantığı budur. Fakültelerde bize idareyi doğru bir tavır almaya yönlendirmek, protesto etmek öğretildi. Kamu güvenliğini sağlamak için oturduk. Bir yere bir taş mı attık? Kobanê olayları sürecinde savcılığın iddia ettiği vahim olayların gerçekleşmediği yer orasıdır. İHD raporuna, medyaya bakıldığında da tasvir edilen şüphelerin dayanağı yok. Ben buradan yargılanıyorum. Dayanağın ne olduğunu bilmem lazım ama mütalaada da bir dayanağı yok” diye konuştu. 
 
‘Yargılananların yargılanmış eylemleri davanın kanıtı yapılıyor’
 
Ardından Can Memiş müdafi Avukat Fikret İlkiz söz aldı. Fikret,  Kobanê Davası’nda düşman ceza hukuku anlayışının açığa çıktığını belirterek, şunları söyledi: “Can Memiş hakkında 302’nci madde kapsamında cezalandırılması mütalaa olundu. Bugün aynı sanık iki ayrı farklı davada 314’ten yargılanıyor. Biz buna hukukta ‘böyle olmaz’ deriz. Davanın reddi gerekir. Neden bir kişi hakkında aynı eylemleri hakkında  iki ayrı dava açıyorsunuz. Bana 10 yıl sonra aynı suçlamadan dava açmayacağınızı kanıtlayan bir belgeniz var mı? Böyle bir karar alamazsınız ama alabilecek  konumdasınız. Bu adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi sadece Can Memiş için böyle bir tutum sergilemiyor. Bütün sanıklar yönünden yargılanan kişilerin yargılanmış eylemleri bu davanın kanıtı yapılıyor Bu davanın kanıtı olmaz. Eylemlerin yeniden yargılanmasının önlenmesi gerekmektedir.”
 
‘Böyle bir ceza hukuku Nazizm hukukunun Türkiye’deki rüzgarıdır’
 
Fikret, hem soruşturma hem kovuşturma açısından Can hakkındaki söz konusu davanın reddinin gerektiğini söyledi. Fikret, “Sizin dili kullanamadığınız, dille ilgili probleminiz olduğunu, bizimle anlaşamadığınızı artık biliyoruz. Savcılık olayları dünya görüşüne göre aktarmıştır. ‘Olmuştur, düşünülmektedir’ demiştir. ‘Sanığın savunması güvenilir değil’ denilmekte. Neden güvenilir değil? İddia makamı, olayları da iddiaları da bilmeye yönlendirmektedir. Biz de biliyoruz! Siz bu noktada bildiklerinizi kanıtlamakla yükümlüsünüz. Böyle bir ceza hukuku anlayışı Nazizm hukukunun Türkiye’deki rüzgarından ibarettir. Ceza normu hukuki ihlal eden somut norm olarak karşımıza çıkar. Ceza hukuku cezalandırma değil kişilerin hak ve özgürlüklerini koruma hukukudur” diye konuştu. 
 
Fikret,  Can’ın beraatını talep ederek sözlerini sonlandırdı.  
 
Mahkeme heyeti, duruşmayı 25 Eylül’e erteledi. 
 
 

Etiketler:

kobanê dava