Kobanê Davası yarına ertelendi

  • 12:36 12 Eylül 2023
  • Hukuk
 
 
ANKARA -  Kobanê Davası siyasetçilerin savunmasıyla devam etti. Duruşma yarına ertelendi. 
 
DAİŞ'in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 32’nci duruşmasının 2’nci oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
 
HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Mûş milletvekili Sümeyye Boz ve Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan da duruşmayı izledi.  Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarının da katıldığı duruşma, kimlik tespiti ve dosyaya eklenen evrakların okunması ile başladı.
 
Savunma hakkı engeline kılıf: kötüye kullanılıyor
 
Duruşmada söz alan Cahit, Ahmet Türk'ün müdafi olduğunu belirterek ve Ahmet Türk’ün sağlık durumuna dikkat çekerek müvekkilinin yanında savunma yapmayı talep etti. Mahkeme heyeti ise, “Bu her duruşmada değişiyor mu?”  diye sordu. Heyet, talebe yönelik kurduğu ara kararda, Cahit’in sağlık durumu nedeniyle Ahmet’in yanında savunma yapması talebini “Müdafilerin sanıklarla görüşme yapmak istedikleri takdirde görüşülebilecek alanın ayrıldığı bilinmektedir” gerekçesiyle reddetti.
 
Ardından yeniden söz alan Cahit, müvekkillerinin saygıyla yaklaşma hakkına dikkat çekti. Yargılananların bir halkın öznesi ve savunucusu olduğunu belirten Cahit, “Siz müvekkilimizin eşit savunma hakkının önüne geçtiniz. Bu temel bir insan hakları ihlalidir” dedi.
 
‘İddianame Andersen’den masallar’
 
Duruşma Kürt siyasetçi Ahmet Türk’ün söz almasıyla devam etti. Ahmet, bu davanın siyasi olduğunu ve talimat üzerine açıldığını belirtti. İddianameyi “Andersen’den Masallar” olarak değerlendiren Ahmet, “12 Eylül’de de Diyarbakır zindanlarını yaşadık. Bizler toplumun bir araya gelmesi için çaba gösterdik. Legal fikirlerimizi, eylemlerimizi illegal olarak gösteren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir demokrasi olabilir. Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bundan üzüntü duyuyoruz. Kobanê’de her insanımız yardımlar yaptı. Yardımları suç sayan bir anlayış! Biz bu yardımların konvoyunu Mardin Valisi ile yolculadık. Kobanê’de yapılanlara ses çıkarılmasına dair yaptığım bir konuşma, bu iddianamede yer almış. Peki, DAİŞ çetelerini mi savunacağız?” diye sordu.
 
‘Bizi Kandil’e, Kobanê’ye gönderenleri yargılayın’
 
50 yıldır bir siyasetin içinde yer aldığını belirten Ahmet, iddianamede halkın kendisine değer vermesinin “örgüt üyeliği” olarak değerlendirildiğine dikkat çekti. Barışın sağlanması çabalarını bu günden sonra da sürdüreceklerini vurgulayan Ahmet, şunları söyledi: “İnkarcı mantığa karşı bütün sorumluluk bize düşüyor. Vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Yine çözüm sürecinde ilk görüşmeyi biz yaptık. Peki, nasıl yaptık? Cezaevi müdürü bile İstanbul'da bizi götürecek feribotla bizi götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakan, Cumhurbaşkanı talimatı üzerine bu görevi yaptık ve çözüm sürecinde rol aldık. Kobanê’ye, Kandile gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.”
 
Duruşmaya yarın 10.00 itibariyle devam edilmesi üzerine ara verildi.