‘Ağırlaştırılmış müebbet koşullarında mahpuslar 7/24 izleniyor’

  • 09:04 3 Eylül 2023
  • Hukuk
 
Melek Avcı 
 
ANKARA - ÇHD avukatlarından Ülkücan Kapdan, yeni tip cezaevlerinin hak ihlalleriyle dolu olduğunu belirterek, “F Tipleri ilk açıldığında bu tarz hak ihlalleri vardı, fakat yapılan mücadeleler neticesinde kazanılmış haklar vardı. Bu yeni tip hapishanelerde bu kazanılmış hakların uygulanmaması yönünde bir faaliyetleri var” dedi.
 
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Hapishane Komisyonu geçtiğimiz hafta, Y ve S Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevlerine ilişkin hazırladığı raporunu açıkladı. Raporda, bu cezaevleri, “Yeni tecrit modeli” olarak tanımlandı. Şu anda Türkiye’de en az 16 yüksek güvenlikli, 4 tane Y ve 6 tane de S Tipi cezaevlerinin bulunduğu bilgisine raporda yer verilmişti. Y tiplerinin Yüksek Güvenlikli Cezaevleri ile mimari farklılıklar taşındığı kaydedilen raporda, bu nedenle tecridin, hak gasplarının ve ihlallerin de daha yoğunluklu olduğu belirtilmişti.
 
Raporu hazırlayan avukatlardan Ülkücan Kapdan, rapordaki mahpus görüşmelerini ve yeni tip cezaevlerini aktardı.
 
Ağırlaştırılmış müebbet koşulları
 
“Yüksek Güvenlikli Cezaevi” modeli olarak adlandırılan Y ve S Tipi cezaevi modellerinin Adalet Bakanlığı’nın kamuoyunu bilgilendirmeden bir anda açtığına dikkat çeken Ülkücan, ne sürecin, ne mimari yapının paylaşılmadığına işaret etti. Ülkücan, “Antalya özelinde söylemem gerekirse bir yıl kadar önce müvekkillerim sürgün-sevk vasıtasıyla Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne geldiler. İlk sürgün edildikleri zaman orayı bize Y Tipi olarak tanıttılar ve resmi evraklarda Y Tipi olarak geçti fakat bir iki ay sonra isim değişikliğine gidilerek Yüksek Güvenlikli olarak değiştirdiler. Orada müvekkillerimin uğradıkları hak ihlallerini gördükten sonra incelemeye başladık; mimari yapıları nedir, nasıl yerler gibi.  Buraya siyasi tutsakları sevk sürgünle getiriyorlar fakat hepsi ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutuluyor. Aralarında henüz cezası kesinleşmemiş olanlar var fakat aylarca tek başına bir hücrede, prosedürde ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerine uygulanan bir infaz rejimiyle tutuldular” dedi.
 
Kameralar ile 7/24 izleme hali
 
ÇHD olarak bu yeni tip cezaevlerini inceleyip raporladıklarını söyleyen Ülkücan, “Raporlama sürecinde bu tip cezaevlerinde tutulan müvekkiller ile görüşme sağladık ve bu görüşmeler neticesinde bu raporu oluşturduk. Raporda genel hatlarıyla mimarisine ilişkin, hak ihlallerine ilişkin bilgilendirmeyi yaptık. Mimarı açıdan F tipleriyle kıyaslandığında 3 yeni model var karşımızda; YGC dediğimiz Yüksek Güvenlikli Cezaevi, Y Tipi ve S Tipi var. S Tiplerinin  F Tiplerinden bir farkı yok aslında mimari açıdan birebir aynısı tek fark hücrelerde, ortak yaşam alanının olduğu bölümde kameraların bulunması. Bu kameralar o katta olan her şeyi kayıt altına alıyor 7/24 bir izleme halindeler. Mahpusların şikayet ettikleri ve uğradıkları en büyük hak ihlali kamera olması. Bunun dışında havalandırma bakımından F ile aynılar. Hücrelerin önünde kendilerine ait havalandırma bulunuyor fakat hem ÇHD hem İnsan Hakları Merkezi olarak Manavgat ve Antalya S Tipi özelinde çok sık bir işkence raporlaması yaptık. Kameralar yüzünden işkenceye uğrayan müvekkillerimiz oldu” sözlerini kullandı.
 
Pencerelerden güneş ışığı dahi geçmiyor
 
S Tiplerinin dışında Y ve YGC modellerine bakıldığında büyük hak ihlalleri tespit ettiklerini belirten Ülkücan şöyle konuştu: “Y Tipleri ile Yüksek Güvenliklilerin mimari yapısı ise birbirine benziyor. Buralar F’lerden farklı olarak tek katlı değil 3 katlı bir bina şeklinde inşa edilmiş, üç katlı olması nedeniyle de hücrelerin önünde kendilerine ait bir havalandırma yok. Tek ikinci katta ortak bir havalandırma yeri olarak bir havalandırma bölümü yapmışlar ve günde 1 buçuk saatle sınırlı kalmak üzere birinci kattaki mahpusu da üçüncü kattaki mahpusu da gardiyanlar eşliğinde günlük alıp havalandırmaya bırakıp sonra  1, 1 buçuk saat sonra geri alıyor. Fakat bu durum başlı başına bir hak ihlali, bu en büyük sorunlardan bir tanesi. Sonrasında mimari olarak mahpuslardan duyduğum diğer hak ihlali pencerelerin önünde dışarıyı görmelerini tamamen engelleyecek, hiç güneş ışığı almadıklarını söylüyorlar çok sık örülmüş parmaklıklar var. Mahpuslar zaten günün 22 saatini hücrede geçiriyor, dışarıyla teması direkt engelleniyor, çok büyük bir tecrit koşulu var.
 
‘Kafalarına göre uyguladıkları bir sistem’
 
Antalya Yüksek Güvenlikli de şunu da yaşadık, bura ilk sürgün sevkler başladığı zaman içinde ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri, tutuklular ve hükümlü ama üçlü hücrede kalması gereken hükümlüler vardı. Bunların hepsi ilk geldiklerinde tekli hücrede tutuldu ve biz üçlü hücreleri talep ettik bize olmadığı yönünde bilgi verildi. En son bir müvekkilimizin ağır rahatsızlığı vardı ve tek başına kalamayacağına ilişkin rapor verilmesine rağmen aylarca tekli hücrede tutuldu. Aylarca sevk için uğraştık ve aylar sonra üçlü hücrelerin olduğu yönünde bilgi verdiler ve bir anda mahpusları alıp üçlü hücrelere verdiler. Fakat gelen sürgün sevklerde hala teklide tutma ihtimalleri yüksek. Kafalarına göre uyguladıkları bir sistem var. Bazen yer olmadığı iddia ediliyor, bazen kendi siyasetinden olmadığı iddia ediliyor ve üçlü hücreye geçme talebinde her zaman olumlu yanıt alamıyoruz. Mahpusların karşılaştığı diğer hak ihlali sohbet hakkı. Maalesef sohbet hakkı hiç uygulanmıyor, buna da bir sürü bahane getiriyorlar. Bunların hepsi başlı başına F Tiplerinden ayıran özellikler. F Tipleri ilk açıldığında bu tarz hak ihlalleri vardı fakat yapılan mücadeleler neticesinde kazanılmış haklar vardı. Bu yeni tip hapishanelerde bu kazanılmış hakların uygulanmaması yönünde bir faaliyetleri var.”
 
‘Hak ihlali başvurularına muhatap yok’
 
Yeni tiplerde kameranın kesinlikle kabul edilebilir olmadığını dile getiren Ülkücan, özel hayatın ihlali olduğunu kaydetti. Çeşitli başvuruların yapıldığını ifade eden Ülkücan sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz başvurulara bir muhatap bulamıyoruz. Adalet Bakanlığına bir yazı yazılıyor ve bakanlık diyor ki ‘bu benim alanımda değil, ceza tevkif evleriyle hallet’ oraya yazıyoruz sorumluluk kabul etmiyor tekrar Adalet Bakanlığına yönlendiriyor. Açılan davalara yetersiz kalıyor, bir şey elde edemiyoruz. Bu açıdan da bu işin hukuki sorumluluğunu kimse üstlenmiyor. Siyasi olarak da çok net bir tecrit politikası işletiliyor. Burada diyor ki ‘sen tehlikeli statüsündesin, o yüzden sana bunları uygulama hakkına sahibim’ fakat burada daha hüküm kesinleşmemiş o kadar çok müvekkil var ki onları tehlikeli statüsüne sokan şey ne? Bunun bir izahı ve açıklaması yok, bu çok büyük bir hak ihlali. Tek bir kişiye, iki kişiye de yapılan bir şey değil, bu durumda olan birçok insan var. Yalnızlaştırma politikası güdülüyor siyasi mahpuslar üzerinde, zaten kendileri de burayı ‘kuyu tipi’ hapishane olarak ifade ediyor. Bununla ilgili siyasi direnişte var, Sincan 2 Nolu Y Tipi hapishanede Nedim Öztürk süresiz açlık grevinde. Siyasi mahpuslara çok ağır bir tecrit politikası uygulanıyor."