Kobane Davası: Abdullah Öcalan’la görüşüp sorunu çözebilirsiniz

  • 17:58 15 Ağustos 2023
  • Hukuk
 
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük talebinin suçlama konusu yapıldığını ifade eden siyasetçi Emine Ayna, “Abdullah Öcalan ile görüşmeler niye kesildi? Çözüm için Abdullah Öcalan ile görüşeceksiniz. Orada duruyor! Neden ölümler bitmesin, bu kadar kolayken… Bir Öcalan’la görüşüp sorunu çözebilirsiniz” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan halk protestoları nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 29’uncu duruşmasının ikinci oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonunda devam etti.  
 
Siyasetçi Sebahat Tuncel, Pervin Oduncu ve Nazmi Gür’ün yanı sıra diğer tutuklu siyasetçiler ve tutuksuz yargılanan siyasetçi Emine Ayna da duruşma salonunda hazır bulundu. 
 
Duruşmada söz alan siyasetçi Emine Ayna, mahkeme heyetinin iddia makamından yana olduğuna işaret ederek, savunma makamının taleplerinin sürekli reddedilmesi gibi örenkler sundu. Diyarbakır’da açılan bir dosyasının bu dosya ile birleştiğini de anımsatan Emine, dosyadaki suçlamalara gerekçe yapılan hususlara değindi. Emine, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük talebinin ve anadil eğitim gibi hususların da suçlama konusu yapıldığını belirtti. Emine, “Ben Kürdüm, anadilde eğitim hakkı talebinde bulunabilir. Yüzyıldır bana dayatılan asimilasyon politikaları nedeniyle Türk gibi yaşatmam dayatılıyor. Türkçe ile bir problemim yok. Çok da seviyorum. Ancak neden anadilimi bilmeyeyim? Neden bu hak tanınmıyor?” diye sorarak tepki gösterdi.
 
Anadil talebi suçlaması
 
“Devlet ana dil eğitimi vermiyor ama neden biz vermeyelim? Keşke biz okul, üniversite açabiliriz” şeklinde düşüncelerini ifade etmesinin de dosyada suçlama konusu yapıldığını paylaşan Emine, “Bunun nesi yanlış? Bu bir suçlama. Niye? Şiddet içeriyor mu? Türkiye’nin aleyhine mi? Hayır. Bir ortamda bir düşünceyi ifade etmişim. Buradaki suçlama konusu ne, gerçekten anlamıyorum? Ayrıca, ‘Devleti anadil hakkını tanıması için zorlamalıyız’ şeklinde ifadeler de yer alıyor. Bunun neresi yanlış? Bir talebimiz olduğunda devletten isteyeceğiz. Ben siyaset yaparken böyle yaptım. Ben bunları siyasi partinin etkinliklerinde bunu konuşmuşum. Peki, bunu nerede konuşacağım? Ben neden burada siyaseti tercih etmişim? Çünkü burada Kürt sorunu ile ilgili cümle kurma şansı var. Niye bu ‘terör’ örgütü üyeliği sebebi olarak ele alınıyor? Kendinizi biraz bizim yerimize koyun. Ya da demokratik özerklik neden suç olsun. Ayrıca bu sadece Kürtler ile ilgili bir kavram değil” dedi.
 
‘Özerklik geliştirir’
 
Dünyanın pek çok yerinde özerklik olduğunu dile getiren ve bu özerkliğin bulunduğu ülkelerin bölünmediğini dile getiren Emine, “Küçük küçük mahalleler, köyler kendi kaderleri hakkında karar veriyor. Belediyeler falan demeyin bana. Bunların kararını bir siyasi partinin başındaki veriyor, halk vermiyor. Asgari düzeyde demokrasi ile birçok ülkede denenmiş, tutmuş ve geliştiriyor. Çok basit, demokrasi geliştirir” ifadelerini kullandı.
 
‘Abdullah Öcalan ile görüşün’
 
Abdullah Öcalan’a dair suçlamalara da değinen Emine, “İki kişi kavga ediyorsa barıştan söz edilebilir. PKK ve devlet savaşıyor. Barış olacaksa bunların arasında olur. Bu yüzden Öcalan’a ‘özgürlük’ dedim. Abdullah Öcalan ile niye görüşmeler kesildi? Yok, Emine Ayna şöyle demiş, öbürü şöyle demiş. Halt etmiş Emine Ayna. Siz Emine Ayna’yı niye dinliyorsunuz? Siz niye görüşmeleri kesiyorsunuz? Çözüm için Abdullah Öcalan ile görüşeceksiniz. Orada duruyor! Düşünsenize çözüm süreci bitmeseydi nasıl bir Türkiye’de yaşıyorduk? Neden ölümler bitmesin, bu kadar kolayken… ‘Bir Öcalan’la görüşüp sorunu çözebilirsiniz’ Bunu panelde söylemişim, mitingde söylemişim. Bir şiddet çağrısı var mı? Yok. Bunları ifade ettiğim için yargılanıyorum. Bir örgüt üyesi olmak o kadar da kolay bir şey değil” diye belirtti.
 
‘'Silahlar sussun’ dediğim için’
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fetullah Gülen ile olan fotoğraf ve söylemlerine işaret eden Emine, pek çok siyasetçinin de Fetullah Gülen ile fotoğrafı ve söylemi olduğunu dile getirdi. Bu durumun Tayyip Erdoğan’ı “FETÖ”nün üyesi yapmadığını öne süren Emine, şöyle devam etti:“Kendi içlerindeki iktidar kavgası oldu. Bu nedenle ayrıştılar. Şu anda bile aslında AKP’nin yaşama geçirmek istediği Fetullahcıların hayata geçirmek istediği ile aynı. Daha önce sanırım Alparslan Türkeş, ‘İçerde olabiliriz ama düşüncemiz iktidarda’ demişti. Yani benim özerklik istemem beni PKK’li yapmaz. Benim anadilde eğitim istemem beni PKK’li yapmaz. Ben daha önce siyaset öyle bir güçlensin ki silahlar sussun, artık konuşmasın demişim. Evet, silahlar sussun. Oradaki insanlar gelip siyaset yapsın ve silahın önü artık alınsın. Bundan nasıl örgüt üyesi çıkartırsınız. Peki biz gençlere nasıl anlatacağız? Nasıl gelin siyaset yapın diyeceğiz? Onlara nasıl ‘taleplerinizi siyaset ile dillendirin’ diyeceğiz. Kürtler var. Bombalanma devam ediyor. Hadi hepsini öldürdünüz, ne olacak? Bitecek mi? Yeni bir örgüt çıkar. Bu siyasi, sosyolojik bir gerçek. Düşünün bir insana kutu içinde evladının cenazesi veriliyor. Böyle olmaz, çözüm odaklı olmamız lazım.” 
 
‘Krizlerin sebebi sürecin heba edilmesidir’
 
Türkiye’nin yüzüncü yılına girdiğini ifade eden Emine, “Önümüzde deneyimler, bu deneyimlere bakarak yıllarca acı çekmeyelim. Örneğin İspanya, Güney Afrika önümüzde duruyor. Bu ülkeler bölünmedi, tam tersine geliştiler. Türkiye’nin en çok nefes aldığı yıllar hangi yıllardı? Çözümün, barışın konuşulduğu yıllardı. Şu anda yaşanan tüm krizlerin sebebi ise bu sürecin yok heba edilmesidir” diye konuştu.
 
Emine’nin ardından söz alan avukatı Mehmet Emin Aktar, davanın HDP’yi kapatmak için açıldığını söyledi. Mehmet, savcının Emine’ye soruşturma evresinde HDP üyesi olduğunu söylendiğini ancak Emine’nin HDP üyesi olmadığını ve HDP üyesi olmanın da herhangi bir suç oluşturmadığını söyledi.  Olaylarda yaşamını yitirdiği söylenen 37 kişinin kim tarafından ve ne şekilde öldürüldüğüne dair yargılamada herhangi bir şeyin ortaya çıkarılmadığını hatırlatan Mehmet, “Müvekkilim ile ilgili deniliyor ki; Diyarbakır’da Yasin Börü ve 4 kişiye yönelik eylemden sorumlu tutuluyor. Diyarbakır’da diğer ölümlerden sorumlu tutulmuyor. Bir kamera görüntüsü, silah, parmak izi mi var? Buna ilişkin bir telefon görüşmesi var? Hayır. Düşünün bu sırada müvekkilim Diyarbakır’da değil” dedi.
 
’Polis tarafından öldürüldü’
 
6 Ekim’de tüm kentlerde olaysız bir şekilde protestoların  sürdüğünü 7 Ekim’de ölümlerin başladığını aktaran Mehmet, Mûş’ta öldürülen Hakan Buksur’un panzerden açılan kurşun ile öldürüldüğünü ifade etti ve soruşturmanın akamete uğradığını paylaştı. Mêrdîn’in Derîk ilçesinde iki kişinin de aynı gün yaşamını yitirdiğini hatırlatan Mehmet, bu kişilerin HÜDA-PAR’lılar tarafından öldürüldüğünün iddiasının olduğunu kaydetti. Bu iki kişiden biri olan Sinan Toprak’ın babasının daha önce verdiği beyanlara işaret eden Mehmet, 
Sinan Toprak’ın öldürüldüğü gün kendisine bir telefon geldiği ve bir yere çağrıldığı, gittiği yerde öldürüldüğüne dair iddianın olduğunu, ayrıca vurulduktan sonra bilinci açıkken kimin tarafından vurulduğunu bir arkadaşına söylediğini ancak buna rağmen bu hususların araştırılıp ortaya çıkarılmadığını aktardı.
 
‘Araçlar araştırılmadı’
 
Mehmet, “Demokratik bir biçimde başlayan ve süren protestolar amacından saptırılmış, provoke edilmiştir ve ölümlere neden olunmuştur” dedi.
 
‘Yürüyüş ile Türkiye’nin bütünlüğü bozuldu!’
 
Suçlamalar arasında bulunan “Eskişehir Olaylarına” değinen Mehmet, bu olayların Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin DAİŞ saldırılarını kınamak için yaptığı yürüyüş olduğunu aktardı. Savcının bu yürüyüşten, “Ülke bütünlüğünü bozma suçunu” çıkardığının altını çizen Mehmet, “tanık” beyanlarına da değindi. Mehmet, bu tanıkların müvekkili Emine ve diğer siyasetçilerin PKK’nin kadroları olduğuna dair iddiada bulunduğunu ancak hiçbir tanığın siyasetçilerin bir kod isminin olup olmadığına dair bir şey söylemediğini ifade etti. Mehmet,  Yargıtay içtihatlarına işaret ederek, örgüt üyeliği koşullarını anlattı ve bu kararlarda “kod” isminin arandığını belirtti.  Mehmet, müvekkilinin legal siyaset olanağının kalmadığına dair inancı nedeniyle 30 Ocak 2016’da siyaseti bıraktığını da paylaştı. Müvekkiline yönelik suçlamaların Fırat Haber Ajansı’ndan (ANF) alındığını paylaşan Aktar, “ANF’nin en iyi,  düzenli okuyucuları Cumhuriyet savcılarıdır. Biz bu suçlamaları görmek için ANF’ye girmeye çalışıyoruz ancak giremiyoruz. Bu bilgilerin doğru olup olmadığını teyit ettiremiyoruz. ANF’ye erişimi talep ediyoruz” diye kaydetti.
 
Mahkeme, duruşmaya yarına kadar ara verdi.