Gazetecilerin davasındaki gizli tanık: Devlet adına faaliyette bulundum

  • 13:10 5 Temmuz 2023
  • Hukuk
 
ANKARA – Haziran ayında tahliye edilen gazetecilerin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında dinlenen gizli tanık K8Ç4B3L1T5, gazeteciler hakkında asılsız ve çelişkili iddialarda bulunurken, avukat Özgür Erol’un, “Bu faaliyetlerde devlet adına mı bulundun?” sorusuna "evet",  “Kamu görevlisi misin?” sorusuna ise “hayır” cevabını verdi.
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim 2022'de gözaltına alındıktan sonra 29 Ekim’de tutuklanan ve 16 Haziran’da tahliye edilen muhabirlerimiz Habibe Eren ve Öznur Değer ile Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın ve Salman Gözelyuz ile tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve bir süre MA Ankara bürosunda stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan hakkında açılan davanın ikinci duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
 
Duruşmaya gazeteciler Zemo Ağgöz, Deniz Nazlım, Salman Gözelyuz, Hakan Yalçın ve Mehmet Günhan katıldı. Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve MLSA’nın da izlediği duruşmada ayrıca birçok sivil toplum kuruluşu ve gözlemci de yer aldı.
 
‘Gazeteciliğimiz kriminalize edilmek isteniyor’
 
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, gazetecilerin savunmalarıyla devam etti. İlk olarak söz alan Zemo Ağgöz, haklarında açılan davanın Türkiye’nin siyasi atmosferinden bağımsız olmadığın belirtti. Zemo, “Gazeteciliğimiz bomboş iddialarla kriminalize edilmek isteniyor. Bize yöneltilen suçlamalar MA’dan çalışmamızdan dolayı. Sizin de başkanlığınızı yaptığınız davalar dahil adliyede birçok dava takip ettim. O haberlerde yazdığımız her şey kayıtlarda da yer alan bilgilerdir. Dedeoğulları Davası’na dair yaptığımız haberler dahi suçlama konusu yapılmış durumda” dedi.
 
‘MASAK raporları hayatın olağan akışında’
 
Hakkındaki arama kararı olan ablasıyla olan telefon görüşmelerin de suçlama konusu yapıldığını ifade eden Zemo, bu durumun suç vasfı taşımadığını dile getirdi. MASAK raporlarında yer alan para alışverişinin “hayatın olağan akışında” olduğunu vurgulayan Zemo, “Haber yaptım, bunun parasını aldım. Almayayım mı” diye sordu.
 
‘Bebeğimi emziremedim’
 
Tanık beyanlarının “dar yorumlara” dayandığını aktaran Zemo, beyanları kabul etmediğini belirtirken, “İçi boş iddialar yüzünden gazeteciliğimiz ve çalıştığımız ajans sorgulanıyor. Bu iddialar nedeniyle 45 günlük bebeğimi emziremedim. Bu asılsız iddialar nedeniyle 10 aylık bebeğim ile birlikte buraya gelmek zorunda kaldım” diye konuştu.
 
Zemo, hakkındaki adli kontrol şartının kaldırılması ve duruşmalardan vareste tutulması yönünde talepte bulundu. Zemo’nun avukatları da Zemo’nun  beyanlarına katıldıklarını ifade etti.
 
Öğrenci çalışmaları illegalize edildi
 
Sonrasında gizli tanık K8Ç4B3L1T5 dinlenildi. Gazeteciler hakkında soyut iddialarda bulunan K8Ç4B3L1T5, savcılık sorgusunda verdiği ifadeyi tekrarladı. K8Ç4B3L1T5, beyanlarında gazeteci Deniz Nazlım’ın üniversite yıllarında yürüttüğü öğrenci mücadelesini illegalize etmeye çalışırken, mahkeme başkanının, “Nazlım’ın DİHA’nın ardından MA’da çalışmasını Abbas kod adlı Duran Kalkan’ın ve bağlı örgüt üyelerinin talimatıyla mı oluyor” şeklinde gizli tanığı yönlendiren sorular sorması dikkat çekti.
 
Gizli tanıktan yalan beyan: Salman Gözelyuz Van’da hiç çalışmadı
 
K8Ç4B3L1T5, gazeteci Salman Gözelyuz’ün Van’da hiç çalışmamasına rağmen hakkında “Ankara, Diyarbakır ve Van’da çalışmıştır” iddiasında bulundu. Gazeteci Ceylan Şahinli’nin Ankara’da çalışan bir muhabir olduğunu biliyorum” beyanında bulunan K8Ç4B3L1T5, kimi gazeteciler hakkında kullandığı “kadro örgüt mensubu” tanımı yaptığı beyanına herhangi somut bir dayanak gösteremedi.
 
‘Örgüt üyesi olduğunu düşünüyorum!’
 
K8Ç4B3L1T5, gazeteci Habibe Eren hakkında “net bir bilgiye sahip olmadığını belirtmesine rağmen, “örgüt üyesi olduğunu düşünüyorum” sözlerine yer verdi. Beyanların ardından gizli tanığın savcılık sorgusundaki ifadeleri, mahkeme başkanı tarafından okundu.
 
Gazeteciler ifadeyi ilk kez duydu
 
Okunan gizli tanık beyanı, gazeteciler ve avukatları tarafından ilk kez duruşma salonunda duyuldu. Gazeteci ve avukatların beyanlara karşı savunma hazırlık hakları ise mahkeme başkanı ve katip arasındaki “haberleşme sorunu” yüzünden beyanların UYAP’a yüklenmemesinden kaynaklandı.
 
Gazeteciler hakkındaki edindiği bilgilere MA’da çalışması sayesinde ulaştığını iddia eden K8Ç4B3L1T5, “İfadelerim, MA’da çalışan herkesin bileceği şeyler” dedi. Gizli tanık, mahkeme başkanının, “MA’da ne kadar süre çalıştın” sorusunu ise yanıtsız bıraktı. 
 
Hakkında soruşturma yok!
 
Sonrasında Diren Yurtsever müdafi avukat Özgür Erol, ifadenin müdafilere verilmediğine dikkat çekerek, “Okuduğunuz ifadeyi ilk kez dinledik” dedi. Gizli tanığa sorular soran Özgür, “İfadeyi hangi tarihte verdiniz?” diye sorarken, gizli tanık “hatırlamıyorum” cevabını verdi. Gizli tanık, “Bu ifade hakkınızda yürütülen bir soruşturmaya binaen mi verildi” sorusuna “hayır” cevabını verdi. “Örgüt üyesi” olarak çalıştığını iddia eden gizli tanığın “hakkımda soruşturma başlatılmadı” ifadesi de dikkat çekti.
 
‘Örgütsel faaliyetleri herkesin bilmesi ‘doğalmış!’
 
Özgür, “İfadede bu hususlar herkes bilir’ dediniz. Bu kadar örgütsel olan faaliyetleri herkesin bilmesi doğal mıdır” sorusunu sordu. Gizli tanığın, “doğaldır” cevabı dikkat çekti. Özgür’ün Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) örgüt talimatıyla kurulduğuna dair somut bilgisini sorduğu gizli tanık, somut bilgisinin olmadığını ve duyuma dayandırdığını söyledi.
 
Avukat Özgür, Konya’daki Dedeoğulları Katliamı’nın asayiş sorunu olduğuna dair iddialarda bulunan gizli tanığa bilginin kaynağını sorarken, gizli tanık bu soruya da net cevaplar veremedi.
 
Gizli tanık: Faaliyetlerde devlet adına bulundum
 
Gizli tanığın en dikkat çekici ifadesi ise Özgür’ün “Bu faaliyetlerde devlet adına mı bulundun” sorusuna "evet", “Kamu görevlisi misin”  sorusuna ise verdiği  “hayır” cevabı oldu.
 
Ferhat Çelik: Kimseden talimat almadık
 
Ardından gazeteci Ferhat Çelik, SEGBİS aracılığıyla tanık olarak dinlenildi. Ajansa başlayan gazetecilere sözleşme imzaladıklarını belirten Ferhat, yargılanan birçok gazetecinin ajansı devralmadan önce işe başladığını belirtti. Görevlendirmelerin örgüt talimatıyla yapıldığı iddiasını yalanlayan Ferhat, “Bizim bir haber merkezimiz var. Doğal olarak muhabirlere de ihtiyaç doğrultusunda danışırız. Urfa’da ihtiyacımız olduğu için Emrullah’ı da oraya gönderdik. Kimseden talimat almadık” dedi.
 
Ferhat, mahkeme başkanının, “Neden hep bir minvalde haber yapıyorsunuz” sorusuna, hak odaklı bir habercilik yaptıkları yönünde cevaplayan Ferhat, “Türkiye’deki konjonktürde Kürt sorunu var. Bu nedenle öyle anlaşılıyor. Yoksa herhangi bir yapıyla bağımız yok” cevabını verdi.
 
‘Türkiye’de insanların iradesi yokmuş gibi bir durum var’
 
Ferhat’ın beyanlarının ardından tanık beyanlarına dair söz alan Mehmet Günhan, “Manisa’da bir davada insanların düğünlerde altın takmasını örgüt bağlantısı üzerinde kurmuşlardı. Yapılan her şey örgüt talimatıyla yapılmış gibi gösteriliyor. Türkiye’de insanların iradesi yokmuş gibi bir durum var. Bugün de basın için benzer bir durum söz konusu. Herhangi bir örgütsel çalışmaya rastlamadım. Tanık ifadesinde okunan şeylerin yüzde birini bile bilmiyorum” sözlerine yer verdi.
 
Mahkeme başkanı, “Tıp fakültesini 12 yılda bitirememişsin. Bu durum hayatın olağan akışına aykırı değil mi” diye sorarken, Mehmet, “Ben 12 yıllık sürede sadece 6 ay basın faaliyeti yürüttüm. Geri kalan zamanlarda tarlada bile çalıştım. Bu durumu nasıl bağdaştırabilirsiniz” diye yanıt verdi.
 
‘MA, AA’dan daha meşru bir ajans’
 
Sonrasında konuşan Salman Gözelyuz ise haklarındaki adli kontrol kararının kaldırılmasını ve el konulan dijital materyallerin iade edilmesini talep etti. Salman ayrıca, “MA, AA’dan daha meşru bir ajanstır. Bizi ve MA çalışanları kriminalize etmek istiyorsunuz” dedi.
 
Sonrasında tanık beyanlarına ve gelen evraklara dair söz verilen avukatlar, aleyhte hususları kabul etmediklerini dile getirirken, sonraki aşamalarda ayrıntılı beyan vereceklerini aktardı. Avukat Hülya Yıldırım, tüm gazetecilerin duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti.
 
Daha sonra ara karar verilmek üzere duruşmaya 20 dakika ara verildi.
 
Aranın ardından mahkeme heyeti, adli kontrol tedbir kararlarının devamına, dijital materyallerin iade edilmesine dair taleplerin reddine, Özgür Baran ve Hüseyin Dorudeniz’in tanık olarak dinlenilmesine karar verdi. 
 
Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 26 Ekim’e erteledi.