ÖHD ve Amed Barosu’ndan avukatlığın hedef alınmasına dair rapor

  • 12:37 18 Mayıs 2023
  • Hukuk
 
AMED - ÖHD ve Amed Barosu'nun 191 kişinin gözaltına alındığı operasyona dair hazırladığı raporda, 5 avukatın tutuklandığı ve avukat Bünyamin Şeker’in büro araması olarak ÖHD Amed Şubesi’nin arandığı belirtildi. 
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Amed Barosu, 25 Nisan'da 21 kentte yapılan ev baskınlarında 191 kişinin gözaltına alındığı soruşturma sürecinde avukatların yaşadığı hak ihlallerine dair hazırladığı "Yargı Tehdidine Maruz Bırakılan Avukatlar Raporu" yayınladı. Raporda, Mêrdîn Barosu’na kayıtlı 3, Êlih Barosu’na kayıtlı 1, Meletî Barosu’na kayıtlı 1, Riha Barosu’na kayıtlı 1 ve Amed Barosu’na kayıtlı 19 olmak üzere toplam 25 avukatın gözaltına alındığı kaydedildi.
 
Dernek binasında arama!
 
17 avukat hakkında yakalama kararı verildiği, avukatların evlerinin, 5 avukatın da işyerlerinin arandığı belirtilen raporda, ev ve işyeri aramalarında arama kararı, suçlama konusu ve kararın gerekçesinin belirtilmediği kaydedildi. Raporda Avukat Bünyamin Şeker’in büro araması olarak ÖHD Amed Şubesi’nin arandığına işaret edildi.
 
5 avukata tutuklama
 
Diyarbakır 3’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nin gözaltına alınanlara dair 24 saat avukat kısıtlılık kararı verdiği, kısıtlılık kararına yapılan itirazlara ise 24 saatin sonunda ret yanıtının verildiğine dikkat çekilen raporda, avukatlar Suat Mustafa Şenci, Özüm Vurgun, Burhan Arta, Serhat Hezer ve Şerzan Yelboğa’nın tutuklandıkları hatırlatıldı. Yargının siyasal amaçlar doğrultusunda araçsallaştırıldığına değinilen raporda, “‘2021 tarihli AB ilerleme değerlendirme raporunda’ belirtildiği gibi, son yıllarda demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, demokrasi ve temel haklar konusunda geri gidiş yaşanmakta ve yargı, yürütme ve yasama organları tarafından yapılan yasal ve fiilî müdahalelerle var olan bağımsızlık dayanaklarını kaybederek, tümüyle siyasal etkilere açık hale geldiği görülmektedir” ifadeleri kullanıldı.
 
Raporda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 3 bin 500 polisin katıldığı operasyondaki görüntüleri servis etmesinin de "siyasetin yargı erki üzerindeki etki düzeyinin" göstergesi olduğu değerlendirmesi yapıldı. 
 
Adil yargılanma hakkının ihlali
 
Soruşturma ve gözaltı sürecinde dosyaya dair kısıtlılık kararının “silahların eşitliği ilkesi” ve “hak arama hürriyeti” kapsamında adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna dikkat çekilen raporda, “Aynı şekilde, görüş kısıtlamasının sonlandırılmasına dair, itiraz başvurusu etkili başvuru hakkı ihlal edilerek görüş kısıtlama süresi dolduktan 2 gün sonra karara bağlanmış ve reddedilmiştir. Bu durum, keyfi ve hukuksuz yargı pratiğinin yargılanan meslektaşlarımızın adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru haklarını ihlal ettiğini göstermektedir” denildi. Raporda, avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle “keyfi” olarak gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğu kaydedildi. 
 
Öneriler
 
Raporun “sonuç ve öneri” bölümünde şunlara yer verildi:
 
“* Hak savunucusu durumundaki avukatların özel olarak korunması ve desteklenmesi uluslararası sözleşmeler ve belgelerle güvence altına alınmış durumdadır.
 
* Avukatlar, hiçbir suç unsuru içermeyen meşru faaliyetlerini yürütürken, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olarak, sadece kamu otoritelerinin ve bağlantılı üçüncü kişi/kurumların karar ve eylemlerini eleştirmeleri nedeniyle kriminalize edilmeleri, hedef gösterilmeleri, idari veya yargısal baskılarla karşılaşmaları, gözaltına alınarak, tutuklanarak veya mahkûm edilerek yargı tehdidine maruz bırakılmaları kabul edilemez.
 
* Meşru ve yasal savunuculuk faaliyetleri nedeniyle hukuka aykırı bir biçimde tutukluluğuna devam edilen hak savunucuları serbest bırakılmalıdır.
 
* Avukatlar hakkında, kısmen veya tamamen, müdafiliğini veya vekaletini üstlendikleri müvekkiller veya bir avukat olarak görevleri kapsamında icra ettikleri faaliyetler nedeniyle soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılmaya dair yargı pratiğinden vazgeçilmelidir.
 
* Avukatlara yönelik özellikle de kitlesel davalarda keyfi ve hukuk dışı bir şekilde, yasadışı örgütü üyeliği gibi belirsiz, muğlak ve öngörülemez bir şekilde suç isnatlarında bulunulma pratiğine son verilmelidir.”