Gültan Kışanak: Bu ülkeyi sonsuz savaş politikalarına teslim etmeyin

  • 17:21 20 Aralık 2022
  • Hukuk
ANKARA- Kobanê Davası’nda konuşan DBB eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, “Bu ülkenin bütün bir geleceğini rehin aldılar. Bu ülkenin geleceğine herkesin hakkı var, bu ülkeyi sonsuz savaş politikalarına teslim etmeyin” dedi.  
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 20’nci duruşmasının 2’nci  oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. 
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra izleyiciler katıldı. 
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsakların bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde bulunan tutsak siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
 
Aranın ardından SEGBİS ile duruşmaya bağlanan siyasetçiler birbirlerine selam verdi. Sincan Cezaevinde kalan tutsaklar, kadınların hangi suçtan doğru tutuklandıysa odaları ona göre ayarlandığını, gazetecilerin ayrı, TJA’lı kadınların ayrı koğuşlarda kaldığını belirtti. Bunun üzerine tutsaklar, “iddia ettikleri masaları cezaevlerinde kuruyorlar” diyerek şakalaştı.  
 
Duruşma Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti. 
 
‘Ismarlama delilerle tutuklandım’
 
Kendisinin ilk tutuklanmasının haksız olduğunu söyleyen Gültan, 2015 yılında görevinin başında iken “örgüt üyeliği” iddiasıyla iddianame hazırlandığını belirtti. 2016 yılında ise tutuklanmasına neden olan DTK dosyasının çıktığını ifade eden Gültan, “Tutuklanma için yeni bir delilin çıkması gerekiyor. 2015’te iddianame hazırlanmış ama tutuklamama sebep yoktu. Belediyeye kayyım atanmak için yeni delil oluşturmaları gerekiyordu. Benim tutuklanmama ve yargılanmamı yargı karar vermedi, içişleri bakanı ve iktidar verdi. Bizim söylediklerimizi propaganda gibi algılıyorsunuz, ben size tek tek olan şeyleri anlatıyorum. Buraya yazın öğrenin, kanıtlansın diyorum. Benim belediyeye kayyım atanmak için ısmarlama delilerle tutuklandığım ortaya çıkacaktır. AYM’ye bireysel başvuru yaptığım gibi suçsuz olacağım kanıtlanacağı için uydurma kumpaslar ortaya çıktılar. Uzun tutuklamaya girmesin diye de Kobanê kumpas davasını araya soktular” dedi.  
 
‘Dürüst bir yargılama gibi yapmayın’
 
Tahliye olmaması için Kobanê davasına konulduğunu ifade eden Gültan, “Sarayın özel olarak tutuklama listesi var. Biz size bunu söylediğimiz de delileri toplayın dediğimiz de reddediyorsunuz. Malatya’daki yargılandığım dosyaların mükerrer olup olmadığına dair avukatlarım sorulmasını talep edilmiş ama onu reddettiniz. İla tutmak istiyorsanız  tutun, ceza verecekseniz verin. Ama burada dürüst bir yargılama yapılıyormuş gibi dayatmayın bize. Emir kuluysanız emir kuluyum deyin. Adaletli bir yargılama yapıyormuşsunız gibi de göstermeyin. Biz Türkiye ve Kobanê’dekiler yan yana olsun istiyoruz. Kobanê’de eski bir depoda Kızılay’ın resmi görevlileri vardı, o yardımları alıp sınırda Kobanê halkına veriliyordu. Bu çok iyi bir şey, doğru olan durumu kumpas bir hikayeye dönüştürdüler bunu anlamanızı istiyoruz. Sabah akşam bu iktidar Kobanê’den insanlar geldi diyor evet geldiler ve o zaman hepsine birlikte kol kanat gelmeye çalıştık” diye belirtti. 
 
‘Yardım koridoru açılsın diye isyancı olduk’
 
2018 yılından bu yana savcı Ahmet Altun’un Kobanê’ye dair uydurduğu hikayenin gerçek olmadığını, savunmalarıyla gerçekleri anlattıklarını belirten Gültan, “Türkiye kötü bir şey yapmadık ki yardım etti. İŞİD vahşeti karşısında evlerini terk etmek istemeyen direnen insanlar kaldı. Bu yanlış değil ki yanlış 2018’den sonra bunda isyan çıkarmaya çalışıp kumpas kuranlardır. Emperyalistler içeride bir plan kuruyorlar, buna karşı demokratik bir rejim kurulsun bunun için çalışalım diye Ahmet Davutoğlu ile defalarca görüştük, emperyalistlerin oyununa gelmeyin, Türkiye’yi IŞİD’in arka bahçesi yapmayın dedik. Kürtler ve Türkler tarihte olduğu gibi farklı kültürel kimlikleri olarak demokratik bir yönetimde buluşsunlar dedik. Yardım koridoru açılsın dediğimiz için neden biz isyancı oluyoruz ve suçlu ilan edildik” ifadelerini kullandı. 
 
Kumpas üzerinden suçsuzluğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz 
 
Mahkeme heyetinden hiçbir zaman tahliye talep etmediğini, bundan sonra da tahliye talebinde bulunmayacağına vurgu yapan Gültan şöyle ekledi: “Bu iddianame ısmarlama iddianamedir. Ben milletvekili oldum, 2014’te milletvekilim bitti, hakkımdaki fezlekeler savcılığa verildi içinde böyle bir suçlama yok. 2015’te hakkımda hazırlanan iddianamede tutuklamaya gerekçe yapılacak bir şey çıkmadı, o zamanda kimse ANF’de çıkan haberleri görmemiş. Ama Ahmet Altun bir anda keşfetmiş. Bundan daha iyi kumpas olur mu? Bu kumpas değil mi? Bu kumpas açığa çıksın istiyoruz reddediyorsunuz. Sizde bu kumpasın bir parçasısınız dediğimizde mikrofon kapatıyorsunuz. Bir insana kumpas başka bir türlü nasıl kurulur? Bu dava ilk başladığında dedim ki; ‘yazın saraya talimat gelsin kaç yıl verirse yatalım’ ama burada bir yargı ‘varmış’ gibi yapmayın. ‘Kürtlere siyaset yapmak yasaktır’ diye çıkarsın bir KHK. Diktatördür deyip mücadelemizi veririz, ama burada bize kumpas üzerine suçsuzluğumuzu kanıtlanmamızı istemeyin. 
 
Mahkeme heyetine: Yargısız infaz kafanızda hazır 
 
Askeri mahkemelerde bile bu kadar değildi, en azından bir şeyleri kılıfına uydurmaya çalışılıyordu. Bu iddianame toparlanmaz, kökü yalan. Yapmanız gereken şey çekilin bu davadan kendinizi kurtarın. Malatya’daki davam düşünce ve ifade özgürlüğü açısından yanlış ama en nihayetinde ‘mitingte çıktın konuştun düşüncelerini beğenmiyoruz’ deniliyor. Ama bu iddianamenin başı, sonu kumpas. Onun için toplanamaz, bu iddianamenin iki yakası bir araya gelemez. Hangi kumpası yaparsanız yapın yakası bir araya gelmez. Bu duruşmayı bitirmek için acele etmeyin, daha önünüzde 5 yıl var tadını çıkarın. Bizi de kendinizi de koşturmayın. Ortada bir yargısız infaz olduğu için rahat davranın. Yargısız infaz kafanızda hazır, nasılsa tutukluluk süresi 7 yıl biz yeni başladık önümüzde daha zaman var. Ha seçim için bizimle ilgili bir yargı kararı verilsin diye bir karar gelmişse buda kumpasın alası.  
 
Devlet ve heyetiniz bir yalancıya inanıyorsa buyursun inansın. Ama bizler inanmayacağız.”
 
Verilen kısa bir arada yeniden SEGBİS üzerinden sohbet eden siyasetçiler, HDP’nin olası bir kadın Cumhurbaşkanı adayı çıkarması noktasında sonuna kadar destek vereceklerini söyledi.
 
Aklımızla oynamayın
 
Yeniden savunmasına devam eden Gültan, siyasi saiklerle tutuklanıp tutuklanmadığına dair taleplerinin araştırılması gerektiğine vurgu yaptı. Burada gerçekliği anlatmaya çalıştıklarını ifade eden Gültan, devamında şunları kaydetti: “Bir tarafta başka bir senaryo yazılmış. Kobanê kumpas iddianamesindeki müşteki beyanların hepsi kopyala yapıştır. Talimatla bu tutukluların devam ettiğini önünüzdeki belgelerde var başka yerde aramayın. Aslında siyasi bir iradenin talimatlarıyla bu dosyaların kurulduğunu, kimlerin tahliye edilip edilmeyeceği, kimlerin cezaevinde ne kadar kalacağına dair  bir liste olduğu çok açık. Bizim aklımızla oynamayın. 
 
Birine zarar verseydik utancımızdan buraya çıkmazdık 
 
Bizi üç- beş gün daha fazl içeride tutacaksınız diye hukuku bu kadar ayaklar altına almayın. Hakkımızda ‘kuvvetli suç şüphesi var’ ama hakkımda o kadar dosya olmasına rağmen kaçmadım, düşünmedim. Birileri bizim kaçmamızı istiyor ama ben annemin babamın mezarını bırakıp bir yere gitmem. Bana kaçmam için defalarca söylediler ama kaçmadım. İçişleri Bakanı ‘seni tutuklayacağım’ diye haber göndermesine rağmen kaçmadım. Bir daha benim için ‘kaçma şüphesi’ diye  yazmayın. Şu dosyada bile sizin pencerenizden baksak bile tutuklamama dair bir şey yok. Bizlerin önüne bir enkaz, bir çöplük koyarak savunma hakkımızı zaten gasp ediyorsunuz. Savunmamı da siz bunlar, ‘savunmadan kaçıyor’ dediğiniz için savunma yaptım, hazır olduğumdan değil, yeni bir iftira atmayın diye. Suç mu işledik, başımızın eğileceği bir şey mi yaptık. Değil ben buradaki hiçbir arkadaşım birine zarar vermez, verseydik utancımızdan buraya dahi çıkamazdık. O gün o olayları durdurmak için nasıl mücadele ettiğimizi anlatmak için çıktık buraya. Kimseye bir şeye azmettirmedik, bir kişinin canın yakılmasına dair bir çağrımız yok ama bunların da sizin için kıymeti yok. 
 
Ülkenin bütün geleceğini rehin aldılar 
 
Başından beri çözüm sürecini ortadan kaldırmak isteyen bir ekip var. Hükümet ve devlet resmi olarak bu sorunu konuşarak çözmek istiyoruz dedi ve bizde katkıda bulunduk. Oslo’da görüşmeler yapılırken, Diyarbakır’da insanların evlerine koçbaşı ile kırarak insanları sıraya dizerek fotoğraflarını paylaştılar. Hükümet bunu biliyor, biz bununla konuştuk. Birileri silah bıraksın dediler tamam denildi ama o zamanda Oslo’da görüşmeler yapılıyordu. Oda provoke edildi, bunu da hükümet ile konuştuk. Kamuoyunda öyle bir kıyamet koptu ki sonra bize, ‘siz bu eylemleri ortaya çıkmasına sebep oldunuz’ denildi. Hakan Fidan ifadeye çağırılacaktı Oslo görüşmeleri sızdırıldı, yetmedi Kobanê eylemlerini araya soktular oda yetmedi 17 Aralık’ı araya soktular. Bu ülkenin bütün bir geleceğini rehin aldılar. Bu ülkenin geleceğine herkesin hakkı var, bu ülkenin sonsuz savaş politikalarına teslim etmeyin. Bu ülkede savaşları çıkaranları, bu ülkeyi bu hale getirenleri bulup hesabını sorduktan sonra beka olur. Öyle beka beka demekle olmaz.”
 
Duruşmaya bir günlük ara verildi.