Kobanê Davası: Duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz

  • 18:00 19 Aralık 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Sarayın yargı makamları tarafından sözümüzün kesilmesine devam edilecek ama biz asla duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz" dedi. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 20’nci duruşmasının 1’nci  oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar,  HDP’li milletvekillerinin yanı sıra izleyiciler katıldı.
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsaklar duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde bulunan tutsak siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
 
Verilen aranın ardından duruşma, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yeniden söz almasıyla başladı. 
 
‘Devlet gerçek ile yüzleşmiyor’
 
Ardından DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Mahkeme heyetinin geçen periyotta, “Sanıkların ve müdafilerin yakınması” kararına dikkat çekti. Sebahat, “Biz yakınmıyoruz, hakkımız olan şeyin mücadelesini veriyoruz. 19 Aralık hayata dönüş operasyonun yıl dönümü. Aslında devletin kendi bekasını korumak adına ne kadar çok hukuk katliamı ve insanların yaşamlarını elinden alındığını biliyoruz. O günden bugüne bir sorgulama yapılmış değil. Roboski katliamının yıldönümü yaklaşıyor ve devlet hala bir açıklama yapmış değil. Gerçek ile yüzleşmiyorlar, devlet yoğunlaşmış şiddet aracıdır, ama beli bir ilkeyi de kendisiyle beraber getirmiştir. Türkiye’de bu mekanizma ortadan kaldırıldı, bir anayasa var birde Kürtler için çıkarılan bir yasa var. Türkiye’de bu katliam gerçeğiyle yüzleşmediğimiz sürece bir adaletin olması mümkün değildir” diye belirtti.  
 
‘İnsanların onuru ayaklar altına alınmak isteniyor’
 
Türkiye’de yargının siyasallaştığına vurgu yapan Sebahat, iktidarın Kürtlere dair AİHM kararlarını uygulamadığını belirtti. Sebahat, “Erdoğan istediğini tanıyor, istemediğini tanımıyor. Bu durum ortadan kalkmadığı sürece gerçek bir yargılamadan söz edilemez. Dünyada bir yandan faşizm oluşuyor bir yandan sol yeşiller oluşuyor. Toplumun arayışları değişiyor, yasalarda değişebilir. Türkiye kadar korkunç bir yasa yapma ülke yok. Ferhat Encü arkadaşımızın yaşadığı olay ne biliyor musunuz; anneler her hafta çocuklarının infazlarının yakılması sonucu eylem yapıyorlar. Öyle bir düzen getirdiler ki  cezaevlerinde yeni mahkeme kuruluyor. Cezaevlerinde idare ve gözlem kurulu yapılıyor ve oralar yeniden yargılama yapılıyor. Bu devlet insanların onurlarını ayaklar altına almak istiyor.  ATK kurumu, siyasi partilerin görüşlerine göre karar veriyor. Bizimle sınırlı kalsa anlarız ama topluma sirayet etmiş bu hukuksuzluk. Adli tutuklulara sürekli af çıkarıyor ama Kürt ve siyasiler içeride ölsün diyor işte tam da bu ırkçılıktır” sözlerini kullandı. 
 
‘Çürüme derin’
 
Hiranur Vakfı’nda meydana gelen tecavüz olayına da değinen Sebahat, “Aile bakanı iki yıldır olayı biliyor ama herhangi bir şey yapmıyor. Bir gazeteci olayı çıkarmazsa öyle duracak. AKP toplumu, bu hale getirdi, okumuş bir üniversite araştırma görevlileri ergenliğe giren çocukların evlendirilmesi gerektiğini söylüyor ve Diyanet ilk defa baskılardan kaynaklı açıklama yapmak zorunda. Bir çocuk annesi ve babası cezaevinde olduğu için açlıktan ölüyor. Süleyman Soylu, muhalefeti susturmakla, uyuşturucu baronlarıyla gezme dışında ne yapıyor?  3Y ile mücadele ediyoruz diye iktidara gelenler 3Y ile toplumu bu hale getirdiler. Bütün bunların hukukla alakası var, eğer denetlenseydi bunlar olmayacaktı. Toplumun kanını emenler bunun hesabını verecekti. Herkes Türkiye’den kaçmayı planlıyor, bunun temelinde ise Kürt sorunu var. Eğer bir yerde bir özgürlük yoksa hiçbir yerde yoktur. 2015’ten beri devlet şiddeti ile karşı karşıyayız. GÖÇİZDER davasında da buna tanıklık ettik. Çürüme derin. Tayyip Erdoğan son kez oy istiyor, tek adam rejimini kurumsallaştırdığında bir daha seçime gidemeyecek. Oy isterken bile yeni ihlaller yapıyor. Hak, hukuk, adalet demekle de olmuyor. İktidar bu  duruma gelmişse muhalefetin de sorumluluğu var. Biz zayıf ve dağınık olduğumuz için bugün bu haldeyiz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Ülkenin geleceği tehlikede’
 
Mahkemenin başından beri kendilerine ayrımcılık uyguladığını dile getiren Siyasetçi Nazmi Gür, alacağı cezaların kendisi için önemli olmadığını, ülkenin geleceğinin tehlikede olduğu için endişeli olduklarını belirtti. 
 
‘Duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz’
 
Söz söylemek için geldiği duruşmalarda ısrarla sözlerine engel çıkarıldığını ifade eden HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da,  bu davanın siyasi bir dava olduğunu ve siyasi sözler kuracaklarını kaydetti. Figen, “Yeni suçlamalar, yeni belgelere karşı siyasi değerlendirme yapmayın diyerek sözlerine sonlandırma hakkına sahip değilsiniz. Biz hakikatin savunuculuğunu vermeye devam edeceğiz.  Baştan sona bir siyasi yargılama söz konusu ise karşınıza çıkan insanlar Türkiye toplumuna yön verecek insanların sözünü kesemezsiniz. Biz saray operasyonu ile tutuklandık, bundan sonraki süreçte sarayın yargı makamları tarafından sözümüzün kesilmesine devam edilecek ama biz asla duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz. Bu davanın her bir periyodunda bir kumpas devam ediyor. Size çok basit bir evrak olarak gelebilir ve siz okuyup geçebilirsiniz ama bizim için değil, bizim için yeni operasyonlardır” dedi. 
 
‘Yandım oldum davası’
 
Figen, Selahattin Demirtaş ve Ferhat Encü’ye dair AİHM kararlarının uyulmamasına tepki gösterdi. Figen, “Bizim lehimizde olan her şey sizin gözünüzde basit bir evrak olarak görülüyor. Bizlerin yıllar boyunca cezaevinde kalmamıza neden olan evrakları basitleştirmemizi istiyorsunuz.  Hukuk zorbalığı yapıyorsunuz, bugün siyasi iktidar şiddeti yargı enstrümanlarıyla yürütüyor, siz de onun bir kolu olarak yardım ediyorsunuz. Yandım oldum davası resmen, bir tahliye kararı verdiniz, şu an ben tahliye edildim mi edilmedim mi bilmiyorum. Muamması olan bir karardan söz ediyoruz. Aylarca AİHM kararı uygulanmaz ve yargı sarayda AİHM kararı nasıl uygulanamaz diye içtihat çalışıyor. Demirtaş kararı uygulanmadığı gibi uygulamamakta direniyorsunuz ve üstüne bir karar geldi. Üç tane AİHM kararı var elinizde. AİHM kararını uygulamamak ile siyaset yapıyorsunuz” şeklinde konuştu. 
 
‘Bize vuruldukça inadımızı büyüttük’
 
Ferhat Encü’nün polis şiddetine maruz kalmasına değinen Figen, “Biz gösteri özgürlüğümüzü kullanmak istediğimiz için saldırılara maruz bırakılıyoruz. Bugün bu yargılamada en büyük şiddet biçimidir. Bu duruşmalarda da savunmamızı ifade etme özgürlüğümüz bile ihlal ediliyor. Bugünün koşullarında tokat da atabilirsin, tokat da  yiyebilirsin ama bu işin sonunda kim tarihin tokadını yiyecek. Biz bize vuruldukça inadımızı büyüttük. Aradan geçen 6 yıl ve iki buçuk yıl boyunca biz daha fazla büyüyerek yolumuza devam ettik. Bu zamana kadar bize dönük hukuksuzluk ve gasp hareketini sürdürmekten vazgeçin. Yazın kararınızı herkes işine baksın” sözlerini kullandı.   
 
Duruşmaya, yarına kadar ara verildi. 
 

Etiketler:

kobanê dava