GÖÇİZDER duruşması: Kişisel giderler de PKK ile ilişkilendirildi

  • 14:00 13 Aralık 2022
  • Hukuk
 
İSTANBUL- Faaliyetleri gerekçe gösterilerek üye ve yöneticilerinin yargılandığı GÖÇİZDER davasının ilk oturumu görüldü. Davada tutsaklara gönderilen, arkadaşlara olan borçlar, mutfak ve daha pek çok kişisel giderin zorlama bir şekilde PKK ile ilişkilendirildiği görüldü. 
 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eşbaşkanları Kamile Kandal ve Mehmet Boğakan'ın da aralarında olduğu 22 kişi, 3 Haziran’da gözaltına alındı. 8 gün gözaltında tutulan 22 kişi, “PKK’ye finansman sağlamak”, “PKK’ye üye olmak” ve  “PKK’nin propagandasını yapmak” iddialarıyla savcılığa sevk edildi. Savcılıkta 22 kişiye, derneğin hazırladığı raporları içeren “90’larda Yerinden Edilen Gayrimüslimlerin Göç Hikayeleri”, “90’larda Yerinden Edilen Kürtlerin Göç Hikayeleri” ve “2015-2016 Sokağa Çıkma Yasakları Sürecinde Kadınların Göç Hikayeleri” adlı kitapları suçlama olarak yöneltildi. Mahkemeye çıkarılan 22 kişiden 16’sı bu 3 kitap gerekçe gösterilerek 13 Haziran’da tutuklandı. 
 
İlk duruşma görüldü
 
Tutuklanan isimlerin yanı sıra toplamda 27 kişi hakkında süren soruşturmanın tamamlanmasının ardından 23 kişi hakkında “PKK’ye üye olmak” iddiasıyla 1 Eylül’de iddianame hazırlandı. İddianamenin tebliğ edildiği Çağlayan’da bulunan İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi ardından ilk duruşmanın birinci oturumu görülmeye başlandı. Duruşmaya tutsak bulunan isimler yanı sıra onlarca avukat, tutsakların yakınları, çok sayıda izleyici, Avrupa Birliği (AB) delegasyonu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm de katıldı.
 
Tüzük de suçlama konusu yapılmış
 
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada ilk olarak söz alan tutsak Eşbaşkan Kamile Kandal’ın ve çok sayıda kişinin avukatı Ahmet Baran Çelik, dosyada ciddi usul eksiklikleri olduğunu söyledi. Dosya kapsamında “suç” unsuru olmayan pek çok hususa değinen Ahmet, soruşturmanın da usule uygun yürütülmediğini belirtti. Soruşturmaya yönelik gizlilik kararı olduğunu ancak pek çok gelişmenin havuz medyasına yansıdığını, iddianameyi de gazetecilerden aldıklarını dile getiren Ahmet, bu durumun art niyet taşıdığını ve güven konusunda tereddütlerinin olduğunu kaydetti. Ahmet, sadece aleyhe “deliller” toplandığını ifade ederken, “Dernek tüzel kişilik olarak ‘PKK’ ile ilişkilendiriliyor. Ancak buna dair bir delillendirme yoktur. İddianamede ayrıca derneğin amacı anlatılıyor. Derneği tüzüğü de suçlama konusu yapılmıştır” dedi.
 
‘Yanlış bilgilerden yola çıkılarak suçlamalar yapıldı’
 
Daha sonra söz alan sinemacı ve kurgucu Erhan Örs’ün avukatı Burcu Gül, müvekkilinin para transferi yaptığı ileri sürülen 4 kişinin hazır olduğunu belirterek, dinlenmesini istedi. Söz alan Avukat Ahmet Baran ise, dosyanın bir bölümünün UYAP’a yansımadığını söyledi, işlenmesini istedi.
 
Ardından duruşmada söz alan tutsak Songül Köse, suçlamaları reddetti. Kendisine ve dernek ile üye ve yöneticilere yönelik yanlış bilgilerden yola çıkarak suçlamalar yapıldığını belirten Songül, zorla yaşadığı yerden edildiğini ve yıllar sonra geri döndüğünü paylaştı. Bu nedenle ve ayrıca ebelikten emekli olmasından kaynaklı kadın ve çocukların sorunlarına özel ilgi duyduğunu ve GÖÇİZDER’in de bu alanlarda çalışmalar yaptığını duymasından kaynaklı başladığını dile getiren Songül, “Sivil toplum örgütleri, toplum veya bireylerin yaşadığı sorunların neden ve sonuçlarına dair çalışmalar yaparlar ve bunların tartışılmasını ve düzeltilmesini sağlarlar. Bir laboratuvar görevi de görür. GÖÇİZDER’in de böyle bir misyonu var” diye kaydetti.
 
‘Kurdistan’da saldırılarda yaşanan göçün sonuçlarını ele aldık’
 
GÖÇİZDER’in özellikle göç alanında çalıştığını ve bu göçlerin nedenlerine ile sonuçlarına odaklandığını belirten Songül, zorla yerinden edilmeye değindi.  Songül, “Zorla göç ettirme tarih boyunca yaşandı, yaşanıyor. Sadece ülkemizde de yaşanmadı. Bu durum zor ağır bir durumdur. İnsan yaşamının tehlikeye girmesi ile bulunduğu yeri zorla değiştirmeye zorla güç ettirme denilir. İran, Afganistan ve ülkemizde de çok yoğun bir göç var. Dernek de bunu esas alarak çalışmalarına başlamıştır” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda hazırladıkları raporlar nedeniyle yargılandıklarına dikkat çeken Songül, Kurdistan kentlerine yönelik saldırılarda yaşanan göçü ve sonuçlarını ele aldıklarını da ekledi. Bu raporu AB projeleri kapsamında yaptığını dile getiren Songül, çalışmaların tarafsız olduğunu vurguladı.
 
Raporlar Meclis’e de gönderilmiş
 
Yerinden etmeye dair yaptıkları saha çalışmalarında birebir görüşmeler sağladıklarını ve bunu istatiki hale getirip kamuoyu ile paylaştıklarını kaydeden Songül, ayrıca bu raporun Meclis’e ve pek çok hak-hukuk örgütüne de gönderildiğini, ayrıca kitaplaştırıldığını paylaştı. Dernek bünyesinde katkı sunmak isteyenleri niteliklerine göre aldıklarını ve bu alanda çalışan öğrencilere de alan açtıklarını söyleyen Songül, ayrıca iddianamede fonların “değer ailelerine” aktarıldığı suçlamasına yanıt verdi. Songül, proje kapsamında aldıkları parasal destekleri proje kapsamında kullandıklarını ve bunun zorunlu olduğunu, raporunun da tutulduğunu ekledi.
 
Arkadaşına borcu da PKK ile ilişkilendirildi
 
Ayrıca projeye yönelik hibe verenlerin kimi zaman çalışmaları yerinde de takip ettiğini dile getiren Songül, proje dışında kaynaklarının olmadığını ve bunu başka bir yere aktarmanın da mümkün olmadığını ifade etti. Dernek eşbaşkanı olduğu sıralarda İçişleri Bakanlığı tarafından da denetleme yapıldığını belirten Songül, bu denetlemelerde ciddi eksikliklerin yaşanmadığını kaydetti.  Songül, bir arkadaşına 150 TL borcu olduğunu ve bu borucu internet bankacılığı üzerinden ödediğine, ancak bu para üzerinden PKK ile ilişkilendirildiğine dikkat çekti. Epilasyon ücreti olan 250 TL’nin dahi iddianamede yer aldığına işaret eden Songül, hemşire arkadaşına gönderdiği ev giderlerinin de suç olarak iddianamede yer aldığını dile getirdi. 
 
Songül savunma yaptığı esnada tutsak olarak yargılanan ve kronik rahatsızlığı nedeniyle rahatsızlanan İlyas Erdem, duruşma salonundan çıktı.
 
Silivri’de devam edecek
 
Songül’ün savunmasının son bulması ardından mahkeme başkanı yargılanan, avukat ve izleyicilerin sayısını gözeterek, daha büyük salon bulma girişimlerinde bulunduğunu ve buna dair haber geldiğini söyledi. Mahkeme başkanı, duruşmanın ikinci ve üçüncü oturumunun Silivri Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde bulunan mahkeme salonlarında yapılmasına karar vererek, duruşmayı sonlandırdı.