Kobanê Davası’nda siyasetçilerden iddia makamına: Epistemolojik kopuş yaşıyor

  • 18:06 3 Kasım 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda iddia makamının mütalaasına dair söz alan siyasetçiler, “Hukukun üstünlüğü, adil yargılanma hiçbiri yok. Bütün bunlarda epistemolojik bir kopuş var. Savcı bey epistemolojik kopuş yaşıyor, tıpkı iktidarın yaşadığı gibi” dedi. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 18’inci duruşma periyodu, 7’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı.
 
Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. 
 
Verilen aranın ardından duruşma,  tutsak siyasetçilerin beyanları ile devam etti.  
 
Zeynep Ölbeci: Bana dair ellerinde bir şey yok 
 
İlk olarak Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci söz aldı. Kürtçe beyanlarda bulunan Zeynep,  Avukat Kenan Maçoğlu’nun açık tanık  Merdan Rüştüovalıoğlu’nun yalan beyanlarını çok açık bir şekilde anlattığını belirtti. Merdan Rüştüovalıoğlu’nun kendisi hakkında bir beyanı olmadığını kaydeden Zeynep, mahkeme heyetine, “Bize düşmanlık mı yapıyorsunuz?” diye sordu. Zeynep, “Mahkeme heyeti bize düşmanlık taslıyorsa ona göre biz de tavır alalım. Merdan Rüştüovalıoğlu’nun beyanları tutuk gerekçem yapılıyor ama biz de biliyoruz savcının elinde de bir şey yok. 2019 yılından bu yana hakkımda açılan dosyaları getirip bu davaya koymuşlar. Çünkü ellerinde benimle ilgili bir şey yok” diyerek tahliyesini talep etti.  
 
‘İktidar yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır dedi’
 
Zeynep’in ardından HDP eski Parti Sözcüsü Günay Kubilay tutuk incelemesine dair konuştu. 31 Mart 2022 tarihli savunmasını anımsatan Günay, kendilerine yönelik “azmettirme” suçlamasının dayanıksız olduğunu kaydetti. “Suça tahrik etmenin” ne anlama geldiğini anlatan Günay, “İddia makamı çağrıyı direk ‘tahrik suçu’ olarak nitelendirilmektedir. Yaşanan olaylar karşısında bizlerin ‘azmettirici’ olarak yargılanmamız istenilmektedir. Çağrının içeriğinde, cebir, şiddet içermemektedir. Yanlızca Kobanê’de IŞİD saldırılarında yaşanacak vahşete karşı insanları demokratik protesto hakkı içermekte. Düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik, her türlü keyfi, sınırlamanın temelinde statükonun sarsılmasındaki duygu vardır. İktidar bundan kaynaklı bir sansür yasasını devreye sokmaktan geri durmadı. Gerçeklerin üzerine yalanı düşürdü.  Birlik siyaseti yerine tekli siyasetine ikamet etti. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır dedi daha ne desin” ifadelerini kullandı. 
 
Günay Kubilay’dan muhalif partilere sansür eleştirisi 
 
Günay, iktidarın Meclis’te geçirdiği sansür yasasına ilişkin muhalif partilere, “600 milletvekili olan bir parlamento da sansür yasasının AKP ve MHP’nin 70 vekili ile geçirmesi ibret vericidir. Bizim vekillerimiz ve diğer milletvekilleri bu konuda bir düşünsün” eleştirisinde bulundu.  
 
‘HDP bertaraf edildiği gibi sıra onlara da gelecek’
 
Bu davanın HDP’den kurtulma davası olduğuna dikkat çeken Günay şöyle devam etti: “Yerel seçimlerin siyasi intikam dürtüsünün birleşmesinin 2021 versiyonudur. Bu dava 6 yıl sonra karanlıkta kalan hakikati ortaya çıkarma davası değildir. Bu dava HDP’nin kapısına zincir vurma davasıdır. Egemen güçler Millet ve Cumhur ittifakı adı altında safları sıkıştırmış durumdalar. 20 yıl boyuna saray saltanatı inşa ettiler, sonsuza kadar soygun düzenin gitmesini istiyorlar. Bu soygun düzenine son verecek kim varsa onlara yöneliyorlar. Bugün HDP’ye tahtaya oturtmalarının nedeni HDP’yi düşman olarak görmeleri ile ilgilidir. HDP bertaraf edildiği andan itibaren sıra onlara da gelecektir. Eski İçişleri Bakanı Muhterem İnce’nin AYM’ye atanmasında da anlaşılacağı gibi çoğunluk sağlanmıştır.”
 
Günay son olarak, tutukluluğuna meşruluk kazandıracak herhangi bir delil olmadığını, tutuklu olmasının tek nedenin MYK toplantısına katılması olduğunu söyleyerek, hukuksuz tutukluluğunun son verilmesini talep etti.  
 
‘PKK üyeliğimi ispat edin’
 
Duruşma periyodundan kaynaklı savunmalarını yetiştiremediklerini söyleyen Günay, mahkeme heyetine, “Madem ben örgütün çağrısını yaymışım o zaman benim PKK üyeliğimi ispat edeceksiniz. Çağrımız ortada, çağrımızda bir suç yok o zaman beni neden tutuyorsunuz” diye tepki gösterdi.  
 
15 dakikalık aranın ardından duruşma Avukat Kazım Bayraktar’ın beyanıyla devam etti.  
 
‘İddia makamı torbadan istediğini mi alacak’
 
Merdan Rüştüovalıoğlu’nun beyanlarını doğru olarak ele alınıyorsa siyasetçilerin derhal serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Avukat Kazım Bayraktar, mahkemenin siyasetçilere hangi suçu isnat ettiğine dair açıklama yapmak zorunda olduğunu belirtti. Kazım, “İddianamede sadece illiyet bağı belirtilmiş, hangi illiyet bağından söz ediyoruz. Bu torbanın içerisinde iddia makamı istediğini mi seçecek. Bu kötü niyettir. Tahrik ve azmettirme aynı anda istenilemez. Azmettirme ve tahrik manevi unsuru vardır kasta dayanır. Azmettirenin kastı, yüklenen isnat edilen şiddet eylemleri olması gerekir. Azmettiren kendi fiili ile failden istemesi gerekir. Azmettiren ile fail arasında bir ilişki gerektirir. Tahrik konusunda savcının başlı başına açıklaması lazım. Bize twittin içeriğinden hareketle ‘tahrik suçunun’ unsurunu bize göstermelidir” ifadelerini kullandı. 
 
Kazım son olarak, siyasetçilerin tahliyelerini talep etti.  
 
‘Savcı epistemolojik kopuş yaşıyor’
 
Ardından, tutsak siyasetçilerden Nazmi Gür, iddia makamının mütalaasına dair söz aldı. Savcı mütalaasında diğer mütalaaları ile aynı olduğunu dile getiren Nazmi, “Hukukun üstünlüğü, adil yargılanma hiçbiri yok. Bütün bunlarda epistemolojik bir kopuş var. Savcı bey epistemolojik kopuş yaşıyor, tıpkı iktidarın yaşadığı gibi. Hukukun uygulanmaması bu halkta bir kopuş yaşatır. Biz şimdi ödüyoruz, seçime kadar yaşarız bu iktidara eyvallahım yok. En son bir tutsak daha cezaevinde yaşamını yitirir. Tutuk gerekçelerine baktım aynı, tipik bir sıralama tıpkı savcı beyin iddianamesi gibi. Ne TCK 302 yönünde bir somutlama var nede TCK 214 yönünde bir somutlama yok. Savcıyı anladık epistemoloji yaşıyor ya siz sayın heyet siz neden bu kadar kopuksunuz” diye sordu.  
 
‘AİHM’in Demirtaş kararını kabul edin’
 
22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin tek vicdanlı yaptığı şeyin Aysel Tuğluk’u tahliye etmesi olduğunu ifade eden Nazmi, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararının bir an önce kabul  edilmesi gerektiğini kaydetti. Nazmi, mahkemenin özgürlük haklarını gasp ettiğini söyleyerek, tahliye talebinde bulundu.  
 
Duruşma yarın saat 10.00’a ertelendi. 
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava