Kürt kadın mücadelesine yargı nefreti: 34 yıl 1 ay 15 gün

  • 09:03 19 Ekim 2022
  • Hukuk
 
Beritan Canözer - Şehriban Aslan
 
DİYARBAKIR - Hakkında açılan sayısız dava, verilen onlarca yıllık hapis cezaları, vekilliğinin düşürülmesi gibi birçok saldırıya karşı Kürt ve kadın olma mücadelesini yükselten Leyla Güven hakkında verilen yeni hapis cezası, “İktidar ve yargı Leyla’dan intikam alıyor” dedirtiyor.
 
Kürt siyasetinde yer alan, kazanımları ve değerleri korumaya çalışanlara yönelik baskılar ve engellemeler aralıksız sürerken, özelde de Kürt kadın siyasetçiler iktidarın hedefinde. Onlarca Kürt kadın siyasetçi cezaevlerinde siyasi rehine olarak bulunurken, cezaevine olmayanlar da çeşitli baskılara maruz kalıyor. Kadınların örgütlenmesini ve mücadelesini iktidarı için büyük bir “tehlike” olarak gören erkek aklı yaşamın her alanında söz söyleme hakkını engelliyor ve kadınları tek tipleştirmeye, erkek tahakkümü altına almaya çalışıyor. 
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP eski Milletvekili Aysel Tuğluk ve daha onlarca siyasetçi kadın mücadeleleri gerekçesiyle yargı tacizi altında. Ayşe Gökkan’a iktidar ve yargı eliyle 30 yıl hapis cezası verildi. Gültan, Figen, Sebahat, Aysel’e yargılandıkları dosyalardan cezalar verilirken, bu isimlerin de içinde bulunduğu ve binlerce yıl cezaların istendiği Kobanê Siyasi Soykırım Davası dosyası hala sürüyor.
 
Siyasi rehine Leyla Güven…
 
Leyla Güven, hakkında açılan sayısız dava, hapis cezaları, vekilliğinin düşürülmesi gibi birçok baskı şekli ile karşı karşıya kalan Leyla, “direnme ve mücadele etme” iddiasını sürdürüyor. İktidarın yargı eliyle tutsak ettiği Leyla, içeriden de iktidarın kirli politikalarına karşı sözünü söylemekten geri durmuyor. Kürt kadınlarının mücadele tarihinde sembol isimlerden olan Leyla’ya verilen hapis cezaları, Kürt kadınına uygulanan düşman hukukunu gözler önüne seriyor.
 
Son olarak ise 17 Ekim’de hakkında açılmış bir davada 11 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası alan Leyla’nın bugüne kadar aldığı cezalar 34 yıl 1 ay 15 günü buldu. Bu cezaların sebebi ise, yürüttüğü siyasetin illegalleştirilmesi, Kürt kazanımlarını, kadın kazanımlarını koruması ve iktidarın politikalarını eleştirmesi.
 
KCK davasından tutuklandı
 
Leyla, mücadelede yer aldığı dönem boyunca birçok kez gözaltına alındı ve tutuklandı. İlk olarak 2009 yılında KCK Ana Davası’nda “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Leyla, bu kapsamda 4 yıl 9 ay tutuklu kaldı.
 
Önce vekillik düşürüldü sonra tutuklandı
 
Uzun yıllar yürüttüğü siyasetle kadın mücadelesinin de öncü isimlerinden olan Leyla Güven, Türkiye'nin Efrîn'e yönelik operasyonuna dair yaptığı açıklamaların ardından bir kez daha tutuklandı. Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) faaliyetleri nedeniyle “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla hakkında dava açılan Leyla tutuklu bulunduğu 2018 yılında, Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Hakkari 1'inci sıra milletvekili adayı olarak gösterildi. Milletvekili seçilen Leyla için avukatları, yargılamanın yapıldığı 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne tahliye başvurusu yaptı. Başvuruyu değerlendiren mahkeme heyeti, 29 Haziran’da Leyla’nın tahliyesine karar verdi. Kararda, "Güven'in üzerine atılı olan 'silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçunun lehine değişme ihtimali, mevcut delil durumu, delillerin büyük oranda toplanmış olması, sanığın etki edebileceği delil bulanmayışı, tutukluluktan istenilen sonucun, adli kontrol tedbiri ile de sağlanabilecek olması, sanığın tutuklu kaldığı süre, dosyadaki delillerin büyük oranda toplanmış olması dikkate alınarak, üzerine atılı silahlı terör örgütü suçundan tahliyesine, başka suçtan tutuklu ve hükümlü değil ise derhal salıverilmesine" ifadeleri kullanıldı. Mahkeme heyeti, oybirliği ile aldığı kararda, Leyla için yurt dışına çıkış yasağı konulmasını da kararlaştırdı. Ancak Savcılığın itirazı üzerine Leyla hiç serbest bırakılmadan bir kez daha tutuklandı.
 
Açlık grevine başladı
 
Vekil seçilmesine rağmen 9 ay cezaevinde tutulan Leyla, SEGBİS yoluyla katıldığı ve 8 Kasım 2018’de görülen duruşmada, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladığını duyurdu. Cezaevinde yoğun hak ihlallerine ve baskılara maruz bırakılan Leyla’nın eylemi tüm cezaevlerine yayıldı. Bundan endişe duymaya başlayan yetkililer, açlık grevi eylemine başlamasından 2 buçuk ay sonra, 25 Ocak 2019’da Leyla hakkında tahliye kararı verdi.
 
Ancak Leyla’ya dönük yargı tacizi kesilmedi. Leyla’nın, 4 Haziran 2020 tarihinde HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve CHP'li Enis Berberoğlu ile birlikte, haklarında kesinleşmiş hapis cezası olduğu gerekçesiyle vekilliği düşürüldü. Leyla’nın vekilliğinin düşürülmesine gerekçe olarak, KCK Ana Davası’nda “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla hakkında verilen hapis cezasının Yargıtay’ca onanması gösterildi. Oysa Leyla daha sonra 1 yılı aşkın süre başka bir dava kapsamında tutuklu yargılanmıştı ve avukatları Leyla’nın cezasının mahsup edilmesi için başvuru yaptı. Ancak mahsup işlemi Leyla’nın vekilliği düşürüldükten sonra işleme konuldu ve Leyla bu süre içerisinde 5 gün cezaevinde kaldı.
 
Tutuklandıktan sonraki gün sürgün edildi
 
Leyla Güven’e daha sonra, DTK faaliyetleri nedeniyle yargılandığı davada, 22 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Tekrar gözaltına alınan Leyla, Diyarbakır’da tutuklanarak sonraki gün Elazığ R Tipi Cezaevi'ne sürgün edildi. Hala Elazığ’da tutulan Leyla’nın istinafta onanan cezası için Yargıtay’ın kararı bekleniyor.
 
11 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası
 
Son olarak ise 17 Ekim’de görülen duruşmada mahkeme heyeti, Leyla hakkında birleştirilen 3 ayrı dosyadan toplamda 11 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Leyla Güven’e bu dosyalar kapsamında yöneltilen suçlamalar ise milletvekili olduğu dönemde yaptığı konuşmalardı. Leyla iki davadan 3’er yıl bir davadan ise önce 3 yıl ardından da cezasında artırıma gidilerek 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası aldı.
 
Leyla hakkında hala devam eden onlarca yıl hapsi istenen çok sayıda dava bulunuyor.
 
‘Mükerrer cezalar’
 
Leyla’nın avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, verilen cezalarda hem belediye başkanlığı hem de milletvekilliği döneminde “yasal, demokratik etkinliklere katılmasının” gerekçe yapıldığını söyledi. Reyhan, Leyla’ya verilen cezalara ilişkin davaların Yargıtay’da olduğuna dikkat çekerek, “Bugün yine aynı mahkeme yani Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi Urfa ve Hakkâri vekiliyken yapmış olduğu basın açıklamalarından dolayı propagandadan farklı cezalar verdi. Öncelikle bu cezaların mükerrer olduğunu söylemek gerekir. Dönüp dolaşıp aynı zaman diliminde aynı konuşmalardan dolayı cezalara hükmedilmesinin Anayasa, CMK ve AİHM’ne aykırı olduğunu ifade etmek lazım. Çünkü her şeyden önce bu insanlar milletvekiliyken hem eleştiri haklarını kullanıyorlar hem de muhalif siyasi partilerde seçilmişlik temsiliyeti doğrultusunda seçmenlerinin talepleri, uğramış oldukları hak ihlallerine dair yaptıkları açıklamalardır. Dolayısıyla sanki biz 2022 Türkiye’sinde ya da AB’ye aday olan bir ülkeden bahsetmiyoruz da 1940’lara dönük bir ülkeden bahsediyoruz” dedi.
 
‘Hukukun zerresini barındırmayan kararlar’
 
Uzun süredir yargının siyasallaşmanın çok ötesine geçtiğine değinen Reyhan, siyasetin yargıya döndüğü bir fotoğraf ile karşı karşıya olduklarını ifade etti. Reyhan, özellikle son 7 yılda Kürt siyasetçi ve HDP’li seçilmişlere dönük açılan davalarla, seçmenlerin haklarının da ihlal edildiğini belirtti. Reyhan, şöyle konuştu: “İnsanların Anayasal hakları ihlal edilmiş oluyor. Bu kararların günün birinde tarafı olan uluslararası mekanizmalarda AYM ya da temyiz mahkemelerinde bozulma ihtimali olduğunu zaten biliyoruz. Bu anlamda hukuk mücadelesini sürdüreceğiz. Fakat maalesef enerji, zaman kaybı, insanların siyasete olan güvensizliği gibi toplumsal sonuçları da oluyor. Bu anlamda kendi anayasasını kendi mevzuatını, içtihatları tanımayan derece mahkemelerinin bakış açısının son derece hukukun zerresini barındırmayan kararlara imza attığını ifade etmek mümkün. Önümüzdeki günlerde istinaf mahkemesine dosyayı taşımış olacağız.”