10 Ekim Katliamı Davası: Kamu görevlilerine yine dokunulmadı!

  • 17:37 6 Ekim 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Ankara Tren Garı’nda 2015’teki DAİŞ’in gerçekleştirdiği katliamın firari failler yönünden görülen davasının duruşması görüldü. Duruşmada avukatlar, katliamda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılmamasına tepki gösterdi.
 
Ankara Gar Meydanı’nda 10 Ekim 2015’te düzenlenen “Barış ve Demokrasi Mitingi”ne yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği ve 103 kişinin katledildiği saldırıya ilişkin açılan davanın 17’nci duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Erman Ekinci ve diğer firari 16 sanığın “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “kasten öldürme”, “nitelikli şekilde kasten öldürme”, “resmi belgede sahtecilik”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “tasarlayarak öldürme” ve “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçlarından yargılandığı davanın duruşmasında, DAİŞ’in “eski Türkiye Emiri” olarak anılan Kasım Güler hazır bulunurken, Erman Ekici Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı.  
 
DAİŞ’li Kasım Güler’in savunma yaptığı duruşmaya, Avukat Sevinç Hocaoğulları’nın söz almasından sonra ara verildi.
 
250 sayfaya 7 sayfalık cevap
 
Aradan sonra söz alan Avukat Eylem Sarığolu, soruşturmaya ilişkin Yargıtay’a gönderdikleri dosyanın, 250 sayfalık beyanına sadece 7 sayfa ile cevap verildiğinin altını çizdi.  Eylem şu ifadeleri kullandı: “Yargıtay kararını nereden tutarsak tutalım elimizde kaldığı bir halle karşı karşıyayız. Biz soruşturmanın yürütülmesine ilişkin taleplerimizi, toplanmayan delillerin toplanmasını belirttik.  7 Kasım 2016'da başlayan yargılama boyunca hep aynı şeyi söyledik, örgütün şemasını ortaya çıkardık ama tüm taleplerimize rağmen 4’üncü Ağır 'Dosyayı kapatıyorum' dedi. Altını çizerek söylüyorum, Yargıtay’a 200 klasör gitmiş, 200 sayfalık temyiz dilekçesi ve delillere rağmen 26 sayfalık Yargıtay kararı geldi elimize. Bunun 19 sayfası zaten sanıkları değerlendiriyor, geriye kalan 7 sayfa da temyize ilişkin görüşler. Bizim taleplerimize ilişkin tek bir cümle yok. Bu kadar yazılmış, çizilmiş delil ve dosya varken Yargıtay’ın davayı alelacele kapatması yargının da Yargıtay’ın da dosyaya bakışını gösteriyor.”
 
Kamu görevlilerine dokunulmazlık duvarı
 
Kamu görevlilerine “dokunulmazlık duvarı” örüldüğüne dikkat çeken Eylem, birçok DAİŞ’linin takip edildiğini ve örgütsel faaliyetlerini takip eden kamu görevlilerinin ifade için bile çağırılmadığını belirtti. Mahkeme başkanına, “Kasım Güler'e Müslüman Gençler Derneği’ni sordunuz. Neden sordunuz? Çünkü o derneğin nasıl olduğuna ilişkin bir fikriniz var. Antep'teki yetkililer bu dernekleri görmedi mi orada nasıl örgütlendiklerini ve orada nasıl DAEŞ faaliyeti yürüttüklerini görmediler mi" diye soran Eylem, “İlhami Balı’nın sınır görevi, polislerle girdiği ilişki ve onunla pazarlık yapan kamu görevlilerine ilişkin soruşturma açılsın dedik, buna ilişkin Yargıtay kararında tek bir cümle göremedik. Mülkiye Müfettiş Raporları eksik dedik, bu raporları toplayın dedik. Bunların hepsini bir kenara bırakalım, yerel mahkeme kararından sonra dosyaya gelen 9 klasör var incelenmeyen. Örtbas edilmek üzere hasıraltı edilmiş ve sonradan öğrendiğimiz klasörler.  Katliama göz yumulduğuna ilişkin deliller var. Yargıtay bu klasörleri nereye koydu? Yargıtay bu deliller karşısında gözlerini kapatmıştır, gözlerini kapattığı şey adalettir, kapattığı insanların yaşam hakkıdır, adil yargılanma talebidir. Yargıtay’ın şu an ki tutumu yargı tarihinde kayıtlara geçmek zorundadır. Yargının buna nasıl sırtını döndüğünü tarih yazacak” şeklinde konuştu.
 
Avukat Senem Doğanoğlu da, iki firarı sanık dışındaki sanıkların Suriye'de olduğunun bilindiğini söyleyerek, anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'nin sanıkların getirilmesine ilişkin Suriye ile yazışmasını talep ettiklerini ekledi.
 
Faillerin avukatına tepki
 
Faillerin avukatı Heyam Fidan'ın salondakileri tahrik ederek savunmasıyla salonda gerginlik yaşandı. Katledilenlerin yakınlarından biri, “Ben kardeşimi kaybettim. Katilini savunabilirsin ama bize hakaret edemezsin, 7 yıldır burada adalet arıyoruz” diye bağırdı.
Gerginlik üzerine duruşmaya yeniden 15 dakika ara verildi.
 
‘İlhami Balı sınırlarda pazarlık yapıyor’
 
Ardından Avukat İlke Işık, istihbarat konusunda tek bir ilerleme bile sağlayamadıklarını söyleyerek, istihbaratın sanıklara yönelik belge ve bilgi paylaşmadığını kaydetti. İlke, "Sınırların olmadığı, sınırların delik deşik olduğu ve DAEŞ'in kontrol ettiği bir dönemden bahsediyoruz. İlhami Balı sınırlarda pazarlıklar yapıyor. İlhami Balı’nın bu ülkede konuşulmasına engel olamazsınız, istihbarat ile ilişkisi konuşulmasın istiyorsunuz. İnsanlar hala 2015'te bu ülkede ne oldu diye soruyor" diye konuştu.
 
Kaybedilmiş evraklar
 
Sanıklardan Yakup Şahin'in yakalandıktan sonra yer gösterdiği ve mühimmat depolarının adreslerini verdiği raporların Ankara Emniyeti tarafından dosyadan çıkarıldığını, delil karartıldığını aktaran İlke, Ankara Emniyeti hakkında hala tek bir soruşturmanın olmamasına karşı soruşturma açılması talebinde bulunduklarını kaydetti. İlke, davanın başlangıcından bu yana "Nasıl bir yargılama yapıldığının ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkındayız ama biz de mücadelemizi ve inadımızı devam ettireceğiz" dedi.
 
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, faillerin tutukluluklarının devamına karar vererek, duruşmayı 27 Aralık’a erteledi.
 

Etiketler:

dava