Sebahat Tuncel: AYM belgede sahtecilik yapmış!

  • 13:18 9 Eylül 2022
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, AYM’nin kendisi ve Figen Yüksekdağ hakkında  “uzun tutukluluk süresi kabul edilebilir” kararı verdiğini belirterek, “ Alenen belgede sahtecilik yapmış. İnfaz edilmiş dosyaları göstermiş. Yalan ! Onların hepsi Yargıtay’da. Bu kadar deforme edilebilir mi? İlkokul çocuğunun bile yapamayacağı bir hatayı yapanlar adil bir karar verebilir mi?” diye sordu. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 16’ncı duruşması, 8'inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülmeye başladı. 
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ile Keskin Bayındır’ın yanı sıra HDP’li milletvekilleri ve İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri katıldı.
 
Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Bazı siyasetçiler ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.  
 
Olmayan tanığın ifadesi var
 
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, daha önce dinlenilmesine karar verilen tanık Hicran Berna Ayverdi‘nin mevcut adresi itibariyle ilgili mahkemelere talimat yazıldığı ve tanığa ulaşılamadığı belirtildi. Tanığın adresinin UYAP sisteminden araştırıldığını aktaran mahkeme başkanı, talimat yazılan adresten ayrı yeni bir adresi tespit edilememesi nedeniyle tanığın beyanının duruşmada okunulmasına karar verildi.
 
Avukatlardan itiraz
 
Tanığın beyanlarının okunmasına itiraz eden avukat Çiğdem Kozan, tanığın daha önce verdiği ifadenin hukuki bir delil niteliği taşımadığını aktararak, “Tanığa soru sorma ve sorgulama haklarımız kullanılmadan ifadesinin okunmasına itiraz ediyoruz” dedi.
 
Sebahat Tuncel: Ismarlama ifade
 
Söz alan DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ise tanık hakkında, “Tanık belli ki ısmarlama ifade vermiş. Verdiği ifadeler kadınların özgürlük mücadelesine yönelik özel bir yönlendirme ile verilmiş. Bu usul ile dinlenilmemesini ve tanığın beyanlarının okunmamasını talep ediyorum” diyerek karara itiraz etti.
 
Mahkemeden savunmadan çekinme iddiası!
 
Ardından tanık Berna Ayverdi’nin daha önceki beyanlarının CMK 211/1-A maddesi uyarınca okunmasına karar verildi. Mahkeme başkanı, tanığın beyanlarının okunmasına dair itirazlara karşın, “Siyasetçilerin savunma yapmaktan çekindiği” gerekçesini sunarak, geçmişte bu nedenle tanıkların dinlenmesine ilişkin ara kararlar kurulduğunu iddia etti. 
 
İtirazlara rağmen ifade okundu
 
Ardından mahkeme başkanı tanık Hicran Berna Ayverdi’nin 27 Mart 2019 tarihinde Sebahat Tuncel hakkında verdiği ifade tutanağını okudu. İfadenin, kısa ve soyut olması dikkat çekti.
 
‘Siyasetimizi kriminalize etme çabası var’
 
Tanık ifadesine karşı söz alan Sebahat Tuncel, tanığın ifadesinin okunacağına dair kendisine bilgi verilmediğini söyledi. Sebahat, “Bu tanık belli ki ihtiyaç duyulduğunda gidip ifade veriyor. Ben uzun yıllardır siyasetin içindeyim. Bütün itirafçılar benim Kandil’e gidip geldiğimi söylüyor. Sanırım çok istiyorlar. Siyasetimizi kriminalize etme çabası var” dedi. 
 
‘Biz özgürlüğü tercih ettik’
 
Kişisel siyasi geçmişini hatırlatan Sebahat, hak ve özgürlük mücadelesinde rol sahibi olduğunu belirterek, “Birçok eylem ve etkinliklere katıldım, defalarca gözaltına alındım. Kürt siyaseti içerisinde rol alıyorsan bunlarla karşılaşmak normaldir. Doğal haliyle böyle ifadeler de gelebiliyor. Bütün arkadaşlarımız açısından sürekli bir ‘kadro’ tabiri kullanılıyor. Bizim demokratik siyaset alanında çalışma yürüten arkadaşlarımızı kriminalize ederek siyasetin dışarısına iten bir anlayış var. Ben bir Kürt kadını olarak haklarımın ortadan kaldırılmasını istemiyorum. Bugüne kadar inkar ve asimilasyon politikalarıyla geldik. Bu nedenle siyaset yapıyorum. Biz özgürlüğü tercih ettik. Bunun da bedelini ödüyoruz ve göze aldık. Ancak cesur insanlar bunu göze alır. Mahkeme heyetinin tüm derdi Kürt siyasetçileri tamamen cezalandırmaktır. Tanıkları ve müştekileri yönlendirirken böyle bir yaklaşımınız var. Sizin maddi gerçekliği açığa çıkarma derdiniz yok” şeklinde konuştu.
 
‘Sizden adalet beklemiyoruz’
 
Sebahat konuşmasına şöyle devam etti: “Bu ülkede kimse söz söyleyemiyor. Bu sabah Figen Yüksekdağ’ın kitabının yasaklandığını öğrendim. Düşünce ifade özgürlüğü ortadan kalktı. On binlerce insan bir tweet attı diye gözaltına alındı. İnsanları birbirine kışkırtıyorlar. Yaşanmaz bir hale getirdiler ülkeyi. Kürt siyasetine yönelik uygulanan devlet terörü bu hale getirdi. Batman’da bir kadın tecavüze uğradı, faili tutuklamadılar bile. İtiraz edenler ise gözaltına alındı. Sizden de bir adalet beklemiyoruz. Sizin eski mahkeme başkanınız Bahtiyar Çolak çete üyesi çıktı. Siz onunla birlikte mesai yaptınız. Çekilin dedik çekilmediniz. Ben nereden bileyim MİT’ten para almadığını? Siz biliyor musunuz? 
 
MHP ve AKP, HDP’yi yargılıyor
 
Burada MHP ve AKP, HDP’yi yargılıyor. Vereceğiniz karar ne olursa olsun bağımsız bir karar olmayacak. Bu sadece mahkeme heyeti ile de alakalı değil. Heyeti reddetsek, savcıyı nasıl reddedelim. Maddi gerçeği açığa çıkarma sorumluluğu iddia makamında ama savcı bey, aleyhimizde delil üretmekten başka bir şey yapmıyor. 
 
AYM belgede sahtecilik yapmış!
 
Anayasa Mahkemesi ben ve Yüksekdağ hakkında ‘Uzun tutukluluk süresi kabul edilebilir’ kararı vermiş ama bir hesap yapmış. Alenen belgede sahtecilik yapmış. İnfaz edilmiş dosyaları göstermiş. Yalan. Onların hepsi Yargıtay’dadır. Bu kadar deforme edilebilir mi? İlkokul çocuğunun bile yapamayacağı bir hatayı yapanlar adil bir karar verebilir mi? Bu dosyada ‘azmettirme’ ile suçlanıyoruz ama azmettirme ile ilgili herhangi bir delil yok. Tanık ifadelerinin azmettirme ile ilgisi yok. Tanıklara sormuyorsunuz bile. Bu kadar insan zarara uğramışken benim sorumluluğum nedir? O insanların kim yaşam hakkını ellerinden aldıysa buraya gelip hesap verecek. Bu devlet insanları öldürdü. İnsanların cenazesini posta kutusuyla ailelerine gönderiyor. İnsanlık nerede? İnsanlık o posta kutularında. İnsanlık barışın ve Kürt’ün öldüğü yerde öldü.
 
Kürt sorununda Sayın Abdullah Öcalan’ın önemli bir rolü var
 
Kürt sorununda Sayın Abdullah Öcalan’ın önemli bir rolü var. Bu rolü devlet bile tartışmıyor. Şu an Öcalan’a mutlak tecrit uygulanıyor. Öcalan, 2008 yılında 3 yıldır devlet ile görüştüğünü açıklamıştı. Orada barış konseyi ve Anayasa meselesi konuşuluyordu ancak çözülemedi. Sonrasında Çözüm süreci başladı ama bu Türkiye’nin bulduğu bir yöntem değil. Bütün dünya örneklerinde gördük ki bu işler diyalog ile olur ama o süreci bitirdiler. O yüzden bu salonda aynı zamanda barış süreçleri yargılanıyor. Çıkarılan yasaya göre Çözüm Süreci’nde rol almış kimse yargılanamaz ama şu an HDP’liler yargılanıyor. HDP kurumsal olarak sürecin içindeydi. Barış meselesini konuşmadığımız sürece Türkiye’de gerçek anlamda demokrasi ve güven ortamının sağlanması mümkün değil. Halkların üçte biri mutlu değilse siz nasıl insan haklarından bahsedeceksiniz?”
 
Tecridin kalkması barış yolunu açmanın yoludur
 
 Kobanê Davası’nın açılması ve ülkedeki kutuplaşmanın nedeni Çözüm sürecinin bitirilmesidir. Türkiye’de suç oranı artıyor. Bu normal mi? Bunun artmasındaki temel nedenlerden biri de Kürt meselesidir. Savcı bey de mütalaasında bu meselenin Kürt meselesi olduğunu ifade etmiş. Devlet ise hala inkârcı yaklaşıyor. Hala sorunu çözmek istemiyor. Bir milletvekilinin bir gerilla yakını ile fotoğrafı çıktı diye yaka paça gözaltına alınıyor. Zihniyetin değişmesi lazım. Yeni gelecek iktidar da Kürt sorununu çözemeyecekse bir anlamı kalmaz. Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecridin kalkması barış yolunu açmanın yoludur. İmralı Adası’ndaki tecrit bütün Türkiye’ye yayıldı.”
 
‘HDP’nin bu tweeti atabilecek iradesi yok mu?’
 
HDP MYK toplantısında kararlaştırılan ve iddianamede yer alan dava konusu tweetin “talimat” ile atılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Sebahat, “HDP’nin bu tweeti atabilecek iradesi yok mu? Olaylar HDP çağrısından önce başladı. O dönemin başbakanı, içişleri bakanı nerede? Çağırın bu mahkemede tanık olarak dinleyin” dedi. 
 
‘Avukatsız alınan Emniyet ifadesini esas aldınız’
 
Daha önce dinlenen tanıkların çelişkili beyanlarına dikkat çeken Sebahat, “Bir tanık yorum yapıyor. Ona müdahale etmiyorsunuz ama duruma itiraz eden bize müdahale ediyorsunuz. Tanık Sami Baran, ifadesinde kadınlar için ‘Hepsi KJA’da çalışıyor. Kadınların çalışmasını bilemem. Aralarına kimseyi almıyorlar’ şeklinde konuştu. Buradaki kadınlar bunu reddetmiyor ki. Ancak mahkeme heyeti Baran’ın duruşma salonunda verdiği ifadeyi kabul etmeyip Emniyet’teki yazılı ifadesini esas aldınız. Yanında avukat bile yokmuş. Tanıklar, kadın arkadaşlar hakkında çok rahat ifade veriyorlar. Mahkeme heyeti de legal ve illegal çalışmaların ayrımını yapmıyor. Aynılaştırıyor” diye aktardı.
 
Mahkeme heyetinin tanıkları yönlendirdiği vurgusunu yineleyen Sebahat, tanık ifadelerinin hiçbirini kabul etmediğini belirtti
 
HDP’ye bakanlık tartışmaları
 
HDP’ye “bakanlık verme” tartışmalarına dikkat çeken Sebahat, “HDP bakanlık mı istiyor? HDP barış ve demokrasi istiyor. HDP kazandığı her şeyi mücadeleyle kazandı. Bu ülkede 30-40 milyon halkı 6 milyon oy ile sınırlandırıyorlar. Milyonlarca insan devletin ayrımcı politikaları ile karşı karşıya. Kürt sorunu çözümü olmadan bu ülkede demokratikleşme olmaz. HDP, Emek ve Özgürlük bloğuyla Türkiye demokrasisinin inşasını konuşuyor. Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünde muhatap olduğunu düşünüyoruz. Milyonlarca insan Öcalan için Avrupa Konseyi’ne imza verdi” sözlerini kullandı.
 
Duruşmaya 14.00’e kadar ara verildi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava