8 Mart etkinliğine 5 yıl sonra dava

  • 19:05 6 Eylül 2022
  • Hukuk
 
URFA - 5 yıl önce 8 Mart etkinliğinde gözaltına alınan 18’i kadın 20 kişi, 5 yıl aradan sonra "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganına eşlik ettikleri ve alkış çaldıkları gerekçesiyle hakim karşısına çıktı. Avukatlar iddianamedeki ve yargılamadaki hukuksuzluklara işaret etti.
 
Urfa'da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında 5 Mart 2017 tarihinde yapılmak istenen yürüyüşe yönelik polisin biber gazlı ve coplu saldırısında gözaltına alınan 18’i kadın 20 kişi hakkında 5 yıl sonra açılan davanın ilk duruşması Urfa 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Urfa Şubeler Platformu bileşenleri, Urfa Barış Anneleri Meclisi üyeleri, HDP Urfa İl Örgütü temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı.
 
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, daha önce ifadeleri alınan Zehra Öcalan Canbeyli ve Mahmut Sezer ifadelerini tekrarladı. Talimat ile ifadesi alınan Zehra ve Mahmut’un avukatı Bülent Duran, "hükmün açıklanmasının geriye bırakılması" yönünde talimata ifade yazıldığını, buna itiraz ettiklerini belirtti. Usulsüzlük olduğunu belirten Bülent, ifadenin talimattan çıkarılmasını talep etti ve mütalaadan sonra hükmün açıklanmasının geriye bırakılması yönünde söz kuracaklarını ekledi.
 
"Hakaret ettiği" iddiasıyla yargılanan Derya Yıldırım Şeker, polisin saldırısına maruz kaldıklarını belirterek saldırıyı alkış ile protesto ettiğini söyledi. "Direne direne kazanacağız" sloganını attığı gerekçesi ile yargılanan Hazal Kaçar Kaya ise söz konusu etkinliğin olduğu tarihte Eğitim Sen il yöneticisi olduğunu belirterek, "Önceden izin almamıza gerek yoktu. Etkinlik başlamadan polisler saldırdı, biz de tepki olarak alkış tuttuk. Bir anda bizi alıp polis otosuna koydular. Etkinlik başlamadan polisler bizi darp etti, şikayetçi olması gereken biziz" dedi.
 
Pankart 5 yıldır verilmedi
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Urfa Şube Eşbaşkanı Eylem Salar, “orantısız polis şiddeti ile karşı karşıya kaldıklarını” belirterek, "5 yıl önce pankartımıza ve ses cihazımıza el konuldu. Pankart bizim için önemliydi ve daha açmaya fırsat verilmeden el konuldu. Pankart ve ses cihazımızın tarafımıza iade edilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
 
Barış Anneleri Feride Polat, Hadle Oğur, Adalet Çay ile Dilek Çakırtaş, Leyla Mumin, Yasemin Kılıç, Leyla Sezen, Meral Ceylan, Hazal Kaçar, Dijvar Oğur ve Çiğdem Dehşet de suçlamaları reddederek beraatlarını talep etti.
 
Emine Çetiner, Hanım Yavuzel, Hazal Çam ve Ruken Kılınç duruşmaya katılmadı.
 
Beraat talebi
 
Duruşmada savunma yapan Avukat Bediya Boran Bulut, etkinliğin gerçekleşmeden polislerin müdahale ettiğini belirterek, "Demokratik bir hak kullandırılmadı ve özgürlüklerinden yoksun bırakıldılar. Şiddet uygulandı, suç burada ortaya çıkıyor. Bütün müvekkillerimin beraatını talep ediyorum" dedi. Avukat Linda Sevinç Hocaoğlu da, kadın mücadelesinin yargılanamaz olduğunun altını çizerek, şunları ekledi: “Valilikler suç işliyor. İfade özgürlüğü Anayasal bir hak. Herkes bu hakkı kullanabilir. Kamu düzeni için alınan bir yasak kararı yok, fikir özgürlüğünü engellemek için alınan bir yasaklama söz konusu. Yasağın herhangi bir hukuki dayanağı yok. Suçun yasal bir dayanağı yok ve mahkeme hukuki bir karar vermeli. Hukuksuzluk daha fazla devam ettirilmemeli. Bütün yargılananların beraatına karar verilmeli.”
 
‘Türkiye polis devletine dönüştü’
 
İddianamenin kabul edilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Avukat Bülent Duran da, "Kolluğun fezlekesi dikkate alınarak bir yargılama yapıyoruz. Hukuka aykırı bir müdahale. Güvenlik şube müdahale ediyor ama TEM şube ifade alıyor. Yasak kararı yok hükmündedir. Mağdurlar sanık olarak yargılanıyor. Derhal beraat verilmesi gerekir" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin bir polis devletine dönüştüğünü belirten Avukat Ahmet Atış ise, "Ortada bir iddianame yok bir polis fezlekesi var. ‘Kolluk neden şikayet edilmedi’ deniliyor ancak biz birçok kez şikayet ettik, ancak bir sonuç alamadık. Yasak kararını alan Valiler bir AKP il başkanı gibi çalıştığı için suç duyurularına bir cevap alamıyoruz. Bütün müvekkillerin beraat edilmesini talep ediyoruz" dedi.
 
'Tutanak tutanlar ifade versin'
 
Ardından söz alan Avukat Ali Arslan şu taleplerde bulundu: "Olaya dair tutanak tutanlar mahkemeye gelerek ifade vermesini, tutanak tutan imzası olan kişilerin nerede görevli olduklarının sorulması, neden ifadelerin güvenlik şube yerine TEM şubede alındığının araştırılmasını ve bilirkişi raporunun tarafsız Adli Tıp Kurumu'ndan alınmasını talep ediyoruz."
 
Duruşmada konuşan diğer avukatlar da yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti. Toplantı ve gösteri için önceden izin alınması kaidesi olmadığını belirten avukatlar, “polis müdahalesinin hukuka aykırı olduğunu” yineledi. 
 
Duruşma ertelendi
 
Yapılan savunmaların ardından mahkeme heyeti, avukatların taleplerini reddederek, duruşmayı 16 Şubat 2023 tarihine erteledi.
 
Ne olmuştu?
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 2017 yılı Mart ayında SES Urfa Şubesi önünde açıklama yapmak isteyen kadınlara polis biber gazı ve coplarla saldırıda bulunmuştu. Saldırı sonrası aralarında BES Şube Eşbaşkanı Leyla Sezer, SES Şube Eşbaşkanı Eylem Salar, Çiğdem Dehşet, Ruken Kılınç, Eğitim Sen yöneticisi Hazal Kaçar, Leyla Mumin, Zehra Öcalan, Derya Yıldırım Şeker, Dijvar Oğur, Mahmut Sezer, Dilek Çakırtaş, DBP İl Eşbaşkanı Yasemin Kılıç, DBP Eyyübiye İlçe Eşbaşkanı Hazal Çam, HDP üyesi Adalet Çay, Barış Annesi Hanım Yavuzel, Hadle Oğur, Feride Polat, Emine Çetiner, Sevda Çelik Özbingöl ve Meral Ceylan gözaltına alınmıştı. 20 kişi, 4 gün Urfa İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube'de tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı.
 
DBP PM üyesi Avukat Sevda Çelik Özbingöl'e mevcut suçlamadan açılan dava başka bir dosyası ile birleştirilmiş “toplantı organize etme” suçlaması ile 2911 Sayılı Kanuna Aykırı Toplantı Veya Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme suçlamasından 2 yıl 3 ay ceza verilmişti. Söz konusu ceza İstinaf Mahkemesi tarafından Nisan ayında bozuldu. Sevda aynı suçlama ile 19 Eylül 2022 tarihinde hakim karşısına çıkacak.