İstanbul Sözleşmesi davasında Xaşkan’daki şiddete dikkat çekildi

  • 17:18 23 Haziran 2022
  • Hukuk
 
 
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının iptali yönünde Danıştay’da açılan davanın duruşmasında konuşan Van Barosu avukatlarından Rabia Özgökçe, “Başkale’nin bir köyünde örgüt üyesi olduğu iddiasıyla bir kişiyi gözaltına almaya bir ordu gidiyor. Keşke bu hassasiyeti jandarma, kocası tarafından öldürülmek üzere olan kadınlar için de gösterseydi” dedi. 
 
İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali yönünde Danıştay’da açılan davanın 4’ncü duruşması görülüyor. Van, Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu, Yalova, Bursa, Muğla, Amasya Barosu, Türk Tabipler Birliği (TTB), Ankara Diş Hekimleri Odası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) olmak üzere 18 başvurucu kurumun başvurusu üzerine görülen duruşmaya çok sayıda kadın örgütü, siyasi parti, sendika temsilcisi kadının yanı sıra çok sayıda hukuk örgütü katıldı. Duruşmayı çok sayıda gazeteci de izledi.   
 
Ülkü ocaklarından kadınlara ölüm tehdidi
 
Verilen aranın ardından duruşma, Çanakkale Feminist Dayanışma’nın başvurusuyla devam etti.  Çanakkale Feminist Dayanışma avukatı, İstanbul Sözleşmesini savunan kadınların dijital medyadan ülkü ocakları ve ırkçı gruplar tarafından tehdit edildiğini, hedef gösterildiğini ve cinsiyetçi söylemlere maruz bırakıldığını söyledi. Avukat, dijital medya hesaplarından yapılan cinsiyetçi söylemleri ve ölüm tehditlerini içeren paylaşımları okudu. Avukat, “Sizi asla unutmayacağız. Dosyayı AYM’ye göndermenizi talep ediyoruz” dedi.
 
Ardından Ordu Barosu adına konuşan avukat Asuman Aydıner tek bir kişinin kararıyla sözleşmeden çekilemeyeceğini ifade ederek davanın kabulünü talep etti.
 
Medyanın rolü
 
Aslı “Her gün medyada gördüğümüz kadın cinayetleriyle söyleyecek çok sözümüz var. Kadın cinayetleri olağan hale getirildi. Hatta seçenek sunulurcasına medyaya sunuluyor” diyerek medyanın katillere yöntem gösterdiğini kaydetti.
 
‘Asıl neden kadın erkek eşitliğine olan inançsızlık’
 
Kayseri Barosu adına konuşan avukat Eylem Sarıoğlu, “Sözleşmeden çekildiğimizde nelerden vazgeçmiş olacağımızın altını çizmek istiyorum. İstanbul Sözleşmesi şiddetin nedenini eşitsizliğe bağlamıştır ve sorunun çözümü noktasında yol göstermiştir. Şiddeti önlemenin her alanda mümkün olduğunu göstermiştir. Bizler sözleşmeden çekinilmesinin asıl nedeninin kadın erkek eşitliğine olan inançsızlık olduğunun farkındayız. ‘Ben istedim oldu’ diyenler de iyi bilsin ki biz eşitlik ve eşit yaşam mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Yıllardır sözleşmenin uygulaması için mücadele ettik. Şiddetin her gün üretilmesine göz yumulmaktadır. Özelde yoksulluk ve yoksunluğun bu kadar arttığı günlerde kadına yönelik şiddet daha da artmaktadır. Şiddet yüzünden boşanmayı düşünen tüm kadınlar can güvenliğinden endişe etmektedir. Şiddet gören kadınlara ‘Şiddet ortamından uzaklaş, boşan’ diyoruz ama o kadınlar ‘Boşanamam çünkü korkuyorum’ diyor” şeklinde konuştu.
 
‘Biz halkız, halk burada’
 
İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerden ibaret olmadığını ifade eden Eylem, “Haklarımızdan, hayatlarımızdan ve kız kardeşlerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bir gecede sözleşmeyi kaldıranlar halka sormuş olsaydı cevabını alırdı. Halk, halkın vekilleri, kadın örgütleri bu salondadır. Biz halkız, halk burada” diyerek sözleşmenin feshinin iptalini talep etti.
 
‘Bizler eşit ve özgür bir yaşam istiyoruz’
 
Ardından Van Barosu adına konuşan avukat Rabia Özgökçe, “Bizler eşit ve özgür bir yaşam istiyoruz. Korkmadan yaşamak istiyoruz, ayrılmak istediğimizde öldürülmek istemiyoruz. Biz yargıya, adalete güvenmek istiyoruz. İnsan ve kadın onuruna yakışır bir yaşam istiyoruz. Bu nedenle mücadele ediyor ve etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
 
Kayyım atandı kadın kurumları kapatıldı
 
Van’da kadınlara yönelik yapılan çalışmaların yetersizliğine dikkat çeken Rabia, HDP’li belediyelere atanan kayyımların ardından kadın aleyhine yapılan girişimleri anlattı. Rabia, “Van’a kayyım atandı. Atanır atanmaz yaptığı ilk iş HDP döneminde açılan kadın kurumlarını kapatmak oldu. Kadın Emeği Pazarı da kapatıldı. Belediye’nin konuk evi vardı. Orada kadınlar kalıyordu ve onları da kapı dışarı attı. Kadın şoförler vardı. ‘Kadından şoför mü olur’ dedi ve hepsini işten attı. Kadın futbol takımı vardı ve onu da kapattı” şeklinde konuştu.
 
Başkale’deki asker şiddetine dikkat çekildi
 
Geçtiğimiz günlerde Van’ın Başkale ilçesine bağlı Xaşkan mahallesinde yaşanan asker şiddetine de dikkat çeken Rabia, “Başkale’nin bir köyünde örgüt üyesi olduğu iddiasıyla bir kişiyi gözaltına almaya bir ordu gidiyor. Keşke bu hassasiyeti jandarma, kocası tarafından öldürülmek üzere olan kadınlar için de gösterseydi. O kadını kurtarmaya da bir ordu giderdi” diye belirtti.
 
‘Kutsal olan aile değil yaşam hakkıdır’
 
Türkçe bilmediği için ifadesi alınmayan ve ardından katledilen Fatma Altınmakas’a da dikkat çeken Rabia, “Fatma’ya Kürtçe tercüman atanmış olsaydı Fatma ölmeyecekti. Şiddet uygulayan erkeği evden uzaklaştırınca mı yuva yıkıyoruz? ‘Aile kutsaldır’ diyorlar. Kutsal olan aile değil yaşam hakkıdır ve biz bu nedenle mücadele ediyoruz” dedi.
 
 Duruşma avukatların savunmasıyla devam ediyor.