Ayla Akat Ata: Şiddet bitmedikçe mücadelemiz de bitmeyecek

  • 18:26 9 Haziran 2022
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan Ayla Akat Ata, “Kadına yönelik şiddetin 5 bin yıllık geçmişi var. O nedenle bu şiddet bitmedikçe bizim çalışmalarımız, mücadelemiz de bitmeyecek. Artık erkek akıl bizim önümüze militarizmi ya da milliyetçiliği koyamıyor. Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar bunun karşısında durmak için bir araya geliyor” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 13’üncü duruşması 7'nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü.
 
Verilen aranın ardından dinlenen tanık beyanları, müşteki beyanları, okunan belgeler ve iddia makamının mütalaasına dair siyasetçilere ve avukatlara söz verildi.
 
‘Markete giderken gözaltına alındım’
 
İlk olarak söz alan Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci, savcının mütalaada kendisinin yurt dışına kaçarken yakalandığını iddia ettiğini ifade ederken, “Ben markete giderken İstanbul’un ortasında gözaltına alındım. Nasıl yurt dışına çıkarken yakalandığım söylenebilir? Bu bile savcının ve mahkeme heyetinin bize karşı besledikleri düşmanlık ve kinin göstergesidir. Bu dosyamdan çıkarılmalıdır” dedi.
 
Paralel yargı vurgusu
 
Sonrasında söz alan HDP eski MYK üyesi Nazmi Gür, paralel yargı mekanizmasına dikkat çekerek, “Paralel yargının kabul edilemezliğini her dönem biz savunduk. 15 Temmuz öncesinde paralel yargının yerleştirilmesi ya da örgütlenmesinin tamamında mevcut hükümetin imzası var. O yolları birlikte yürüdüler, yağmurlarda beraber ıslandılar. Şimdi bunun suçunu da bizim üstümüze atmaya çalışıyor. Siz birleşen dosyalarla bu kovuşturmayı genişletiyorsunuz. Bu dosyayla ilgili olmasa bile gizli tanık beyanlarını dosyaya ekliyorsunuz. Geçmişte paralel yargının ve paralel polisin ürettiği bir takım sahte belgeleri bize karşı kullanıyorsunuz. Bu yargılama etiğine aykırıdır. Gidip 2010 yılında beyanda bulunan bir itirafçının ifadelerini burada okumanız hukuka aykırıdır. Yanı başınızdaki savcıya sorsaydınız bu davanın temelinin 2014’teki Kobanê protestoları olduğunu söyler. Bunu reddediyoruz. Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı” diye konuştu.
 
‘Bir gün savunma yapmak mümkün değildir’
 
Daha sonra HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay söz aldı. Savunmanın bir gün ile sınırlandırılmasına tepki gösteren Günay, “Bu karar alındıktan sonra her yerde tartışıldı. Bu kadar şişirilmiş ve genişletilmiş bir iddianameye dair bir gün savunma yapmak mümkün değildir. Umarım bu karar yeniden gözden geçirilir” diye belirtti. Mütalaayı inceleme fırsatı bulamadığını söyleyen Günay, daha önceki tahliye taleplerini tekrarladığını ifade etti.
 
‘Tanıklar mütalaada belirtilen şeyleri söylemedi’
 
Ardından konuşan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, “Savcı mütalaasına bakıldığında 20 aydır devam eden yargılamada hiç bir değişiklik olmamış. Savcı dinlenen tanık beyanlarını çarpıttı ve mütalaasında gerçek dışı tanık beyanlarına yer verdi. Biz bu tanıkları aynı anda aynı yerde dinlemedik mi? Dinlenen tanıklar, bu mütalaada belirtilen çoğu şeyi söylemedi” diye aktardı.
 
‘Kadınlar militarizm ve milliyetçiliğe karşı bir araya geliyor’
 
Mütalaada yer alan “Legal görünümlü illegal görünümlü toplantıların yapıldığı…” ifadesine değinen Ayla, “Biz neden illegal toplantı yapacaksak legal görünüm kazandıralım?” diye sorarak TJA’nın çalışmalarını anlattı. Ayla, “Dün yaptık, bugün devam ediyor, yarın da bu çalışmalar devam edecek. Kadına yönelik şiddetin 5 bin yıllık geçmişi var. O nedenle bu şiddet bitmedikçe bizim çalışmalarımız, mücadelemiz de bitmeyecek. Artık erkek akıl bizim önümüze militarizmi ya da milliyetçiliği koyamıyor. Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar bunun karşısında durmak için bir araya geliyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Tarihi yok mu sayacaksınız’
 
“Tarihi yok mu sayacaksınız” diye soran Ayla, şöyle devam etti: “Birden fazla yaşanan çatışma ve çözüm süreçlerini yok mu sayacaksınız? Bu süreçler içerisinde Kürt sorununun demokratik çözümü için çalıştığımızı yok mu sayacaksınız? Bunların hepsini illegalize edip 10 yıl boyunca devam eden görüşmeleri, arayışları yok mu sayacaksınız? 2018’den sonra birileri düğmeye bastı ve geçmişte yapılan tüm çalışmalara dair intikam duygusuyla başta eşbaşkanlarımız olmak üzere bizi hedef aldı.”
 
Savcının siyasetçiler hakkında sunduğu kaçma şüphesi iddiasına karşı “ayıptır” yanıtını veren Ayla, “Biz bu konuda defalarca kez sınandık. Ne yaptığımız ne ettiğimiz belli. Aynı adresten dört defa gözaltına alındım, üç defa da tutuklandım” dedi.
 
‘Kürt kadınları iktidarın korkulu rüyası’
 
Ayla, şunları dile getirdi: “Kürt kadınlar ülkeyi yönetenlerin korkulu rüyasıdır. Bu ülkeyi yönetenler bizi çok iyi tanır çünkü hepimizi dinlemişler. Otuz tane dinleme klasörü var. Hangi birinde illegalite var. Biz kalpazanlık ya da uyuşturucu işi yapmıyoruz. Bizim derdimiz var, barış için, özgürlük için çalışıyoruz ancak geçenlerde Şırnak Silopi’de bir kadın Özel Harekât Ocakları Derneği Şırnak İl Başkanı tarafından katledildi. Bu yapıların isimleri değişiyor, başka şehirde başka bir isim alıyor ama faaliyetleri aynı. SADAT’ın sitesinde yazanlara bir bakın. Biz mi legal görünüm altında illegal çalışma yürütüyoruz. Eğer illegal yapı aranıyorsa bu yapılar kendilerini hiç saklamadan kamuoyunda kendilerini deklare ediyor. Kürt kadınlarının herkesin maskesini düşürecek gücü var. Bizim karşımıza çıkardığınız gizli tanıkların bile maskesini düşürecek güce sahibiz çünkü yaptığımız her şey şeffaf ve açık. Neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz.”
 
Daha sonra HDP eski PM üyesi Ayşe Yağcı gizli tanık ifadelerine dair değerlendirmelerde bulunarak tahliyesini istedi.  
 
Aysel Tuğluk’a tahliye talebi
 
Kürt siyasetçi Aynur Aşan ise şunları söyledi: “Önümüzdeki süreçte de birçok gizli ve açık tanık gelecektir. Bu tanıkların hemen hemen hepsi itirafçı olmuş tanıklardır. Geçen konuşan tanıklar da bizi legal siyaset içerisinde olduğumuz dönemlerde tanıdıklarını söylediler, yeni getirecekleriniz de aynı şeyleri söyleyecekler. Doğru söylüyorlar. Bizi en fazla HDP’de, KJA’da ya da Roza’da görmüşlerdir. Ancak bizim çalışmalarımızı da kendi illegal çalışmaları gibi görüyorlar ve illegalize ediyorlar. İtirafçı değil de iftiracı olarak karşımıza çıkıyorlar. Belli ki mahkeme daha çok tanık getirecek çünkü elinizde somut hiç bir delil yok. 38 kez ağırlaştırılmış cezayla yargılanacağımız hiç bir delil yok. O nedenle on yıl öncesinin davalarını ve tanıklarını karşımıza çıkarıyorsunuz. Bizim ise savunma hakkımızı bir güne indirdiniz ve sadece ‘faile ve fiile’ ilişkin konuşun diyorsunuz. Heyetin bu kararını geri çekmesini talep ediyorum. Tanık ifadelerini de asla kabul etmiyorum.” 
 
Aynur, son olarak başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm siyasetçilerin tahliyesini talep etti.
 
‘Hiçbir tanığın benim hakkımda beyanı olmadı’
 
Sonrasında savunmasını yapan HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz, “Savcı mütalaasında tanıklar benim hakkımda ‘kadro’ sıfatı kullandığını ifade etmiş. Hangi tanık söyledi? Tanıklar dinlenirken ben buradaydım. Hiçbir tanığın benim hakkımda beyanı bile olmadı. Bu bile mütalaanın ne kadar ciddiyetsiz yazıldığını gösteriyor” dedi.
 
Ardından konuşan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şöyle konuştu:
 
“7 Haziran’ın yıl dönümündeyiz. Ne olduğunu tekrar hatırlayalım. 7 Haziran’da HDP, bütün saldırılara rağmen yüzde 13,2 oyla Meclis’e girdiğimizde AKP artık tek başına iktidar olamadı. Devlet Bahçeli ‘Kürtler çok oldu. Kürtler aldıkları oyla siyaseti belirleyecek duruma geldi’ diyerek Erdoğan’a şu teklifi yaptı; ‘Çözüm sürecini boz. İçeride dışarıda Kürtlerin menfaatine ne varsa boz. Biz de seni başkan yaptıracağız.’ Erdoğan bunun neden kabul etti? Çünkü Erdoğan’ın önüne konulan dosyalardan birinde Erdoğan’ın suçları da vardı. Önce Kürtlere saldırılıp sürecin bozulmasına bir alt yapı oluşturmak gerekiyordu. İktidarın diyalog niyetinden vazgeçtiğini biz hendekler kurulmadan önce fark ettik. Olayların öyle büyümesini istiyordu ki hesapları başkaydı.  Koskoca ordunun birkaç mahalleyi güvenlik açısından stabil hale getirmesi çok mu zordu? Başka bir amaç vardı? Biz o zaman çözemiyorduk ama zamanla farkına vardık. Meğerse Cemaatçiler darbeye zemin hazırlamak için operasyonu büyütüyor, iktidar ise karşı hamle yapmak için çalışıyor. Olan Kürtlere oluyor.”
 
Duruşmaya yarına kadar ara verildi.   
 

Etiketler:

kobanê dava