İstanbul Sözleşmesi davası: Kadınları öldüren ilk önce devlettir

  • 11:50 7 Haziran 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nin Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına savunan avukat Müjde Tozbey, “Kadınların her birini öldüren ilk önce devlettir. Evet, dedik ki katil devlet. Peki yaşayan kadınların sorumluluğunu kim alacak?” diye sordu.
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik 20 Mart 2021 tarihinde verilen çekilme kararına karşı açılan 200’e yakın davalara ilişkin ikinci grup başvuruların duruşması Danıştay’da başladı. 
 
Danıştay 10’üncu Daire Heyeti tarafından yürütülecek duruşma, Danıştay Konferans Salonu’nda görülüyor.  Duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve çok sayıda milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) çok sayıda milletvekili, kadın ve çocuk hakları alanında çalışma yürüten birçok örgüt ve kurumun yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından kadın katıldı. 
 
Duruşmada ilk olarak Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin başvurusuna dair savunma alındı. Dernek adına avukat Müjde Tozbey konuştu. Duruşmaya, derneğe başvuran ailelerle birlikte geldiklerini ifade eden Müjde, salonda bulunan aileleri tek tek saydı.
 
‘Kadını öldüren devlettir’
 
Devletin kadın katliamlarındaki sorumluluğuna dikkat çeken Müjde, “Bu kadınların her birini öldüren ilk önce devlettir. Sözleşme olmasına rağmen kadınlar öldürüldü, bu yüzden devlet sorumluluğunu yerine getirmedi diyoruz. Devlet, sözleşmenin altına imzasını attı ama eğer korumuyorsa o zaman sorumludur. Evet, dedik ki katil devlet. Peki yaşayan kadınların sorumluluğunu kim alacak? Evet, savunma yapıyoruz ama bugün siyasi bir davada olduğumuzu hepimiz biliyoruz" dedi. Müjde’nin konuşması salondakiler tarafından alkışlarla karşılandı.
 
‘Zihniyetin değişmesi lazım’
 
Dernek adına söz alan Doç. Dr. Özge Yüce de, sözleşmeden çekilme kararının amaç yönünden tehlikeli olduğunu dile getirdi.  İdari işlemin ayrımcı bir karar olduğunu vurgulayan Özge,“ Komşumuz saldırıya uğradığında biz de korkuyoruz. Çünkü yargıçlardan bazıları, ‘o saatte orada ne işin vardı’ diyebiliyor. Bu yüzden istediğiniz kadar cezaları artırın, zihniyet değişmedikçe bu yaklaşım değişmeyecek. Bizim ağır cezalara değil, gerçek anlamda eşitliğe ihtiyacımız var. İstanbul Sözleşmesi de şiddetin önlenmesi için eşitliğin kurulması gerektiğini söylüyor” ifadelerini kullandı. 
 
Özge, İstanbul Sözleşmesi ile Lanzarote Sözleşmesi’nin aynı kaderi paylaştığını belirterek, “Kadına şiddet cezasız kaldığı gibi cinsel istismar da cezasız kalsın isteniyor. Devlet ayrımcılık yapıyor, aynı zamanda bunu gizlemeye çalışıyor” diyerek çekilme kararının iptalini talep etti.
 
‘Diğer sözleşmeleri de etkileyecek’
 
Dernek adına söz alan avukat Hülya Gülbahar, “Sözleşmeden tek kişinin kararıyla çıkıldığı günden beri okuma yazması olan olmayan tüm kadınlar Anayasa’nın ilgili maddelerine bakıyor. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili karar Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin yazıldığı gibi uygulanmasını istiyoruz. Bu durumda çekilme kararının iptal edilmesi gerek” dedi. İktidar yetkililerinin sırada Lanzarote Sözleşmesi olarak bilinen “Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” nin olduğunu belirttiklerini hatırlatan Hülya,  “Buradan vereceğiniz karar Lanzarote Sözleşmesi gibi hak temelli sözleşmelerinden çekilme kararına neden olacak” uyarısında bulundu. 
 
Duruşma, HDP adına HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın savunmasıyla sürüyor.