Kobanê Davasında Ayla Akat: İntikam alma çabası

  • 18:37 6 Haziran 2022
  • Hukuk
ANKARA - Barışı engellemek isteyenlerin bu süreci yarattığı ve itirafçıların beyanları ile sonuca ulaşılmaya çalışıldığını belirten TJA aktivisiti Ayla Akat Ata, “Bu intikam alma çabasıdır” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 13’üncü duruşması, verilen iki günlük aranın ardından 5’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülmeye devam etti.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına HDP Ankara İl Örgütü yöneticilerinin yanı sıra Diyarbakır, Muş, Bingöl, Hakkari, Şırnak ve Urfa Baro başkanları katıldı. 
 
Duruşma, verilen öğle arasının ardından tanık Engin Pekyen’in ifadeleriyle devam etti. 
 
Tutuklu siyasetçileri tanımıyorum
 
Tutuklu bulunan siyasetçileri tanımadığını aktaran tanık Engin, 6-8 Ekim’de Muş’ta gerçekleşen bir basın açıklamasına katıldığını söyledi. Engin, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Biz sana bir talimat ya da emir verdik mi” diye sorusuna da “hayır” cevabını verdi. 
 
Sanıkların beyanına itibar edin
 
Ardından mahkeme üyesi, duruşmada hazır bulunmayan tanıklar Felek Alp ve Feyzullah Tunç’un daha önce Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan ifadelerini okudu. Yargılanan siyasetçiler hakkında ifade vermeyen tanıklar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK)’ya dair soyut beyanlarda bulundu. 
 
Tanık ifadelerine dair söz alan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, dinlenen her tanığın ardından kendilerine söz verilmesini talep etti. Ayla, “Biraz önceki tanıklardan biri 2012, diğeri de 2014’te beyanda bulunmuş. DTK, toplumun döneme ve sürece dair fikir yürüttüğü kurumlardan biridir. Gelen her tanık DTK’yla ilgili ifade veriyor. Türkiye’de demokratik çözüme inanan ve fikir yürütebilecek kurumlar var. Bu kadar çok kurum varken bilgi birikim de var. DTK da bunlardan biridir. Sayın Öcalan ısrarla diyor ki ‘DTK ve KCK ayrıdır.’ DTK legal çalışmalar yürütüyor. Eğer birinin beyanına itibar edecekseniz bu dosyanın sanıklarının beyanlarına itibar edin” dedi. 
 
‘Onların dinlediklerini biz kitaplaştırdık’
 
Barış arayışlarının bir süreç gerektirdiğini ifade eden Ayla, “Neden bu kadar bilinen siyasetçi illegal alanda çalışma yürütsün. Yirmi dört saatimiz gözlem altında. Bizim bütün toplantılarımız dinlendi. Benim dosyamda demokratik özerklik çalışmasının kitaplaştırılmış hali var. Onların dinlediklerini biz kitaplaştırdık. Hiç bir şey gizlenmedi, kamuoyuna kapalı değildi” diye konuştu.
 
‘Bizi dinleyeceksiniz’
 
Ayla devamında şunları söyledi: “Silvan çatışmasının yaratılması bir provokasyondu. O gün barışı engellemek isteyenler bunu yarattı. Süreci sabote eden gizli güçler her daim devrede oldu. O gün aciziyet içerisinde olanlar FETÖ’cülerdi, şimdi ise gizli tanıklardan medet umanlardır. Bugün DTK’nin illegalize edilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. DTK yönünde bir fikir sahibi olmak istiyorsanız müzakere edeceksiniz. Bizi dinleyeceksiniz. Siz iki tarafın ne dediğine bakacaksınız.
 
İtirafçı ile sonuç almaya çalışıyorsunuz
 
Kürtler sadece kendileri için özerklik istemiyor. Tüm halklar için istiyor. Bu nedenle demokrasi diyoruz. Bizim illegal bir çalışmamız yoktur. Biz devletin bildiği ve içerisinde olduğu bir barış süreci yüzünden yargılanıyoruz. Bu intikam alma çabasıdır. Bir dönem dinleme kararları alındı kurumlarımızda ama bir şey elde edemediler. Şimdi ise itirafçı dinleyerek sonuç almaya çalışıyorsunuz. Biz açık açık ortadayız. Yargıyı enstrüman olarak kullanmasınlar.”
 
‘Nerede bir tanık bulsanız getirip dinliyorsunuz’
 
Sonrasında söz alan HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Pervin Oduncu ise “Bu dava artık bir torba davaya dönüştü. Nerede bir tanık bulsanız getirip dinliyorsunuz. Bize birer giysi biçildi. Kim giyecekse uzunsa kısaltılıyor, kısaysa uzatılıyor. Gizli tanıklardan bu şekilde ifade alıyorsunuz. Onların güvenirliğine dair sorular sormamıza izin vermediniz ama bugün açık tanığa karşı güvenirlik adına sorular sordunuz. Bu da sizin tarafınızı belli ediyor” ifadelerine yer verdi.
 
‘Milyonlarca yalan beyan’
 
Ardından konuşan Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci, gizli tanıkların sesleri değiştirildiği için ne dediklerinin tam olarak anlaşılmadığını belirterek, SEGBİS çözümleri kendilerine ulaştıktan sonra savunma yapacağını ifade etti. Zeynep, “Milyonlarca yalan beyan var. Bu yöntemler FETÖ’den miras kaldı. Birleşen dosyaları buraya katıyorlar. O dosyaların tamamı FETÖ mahkemeleri ve polisleri tarafından oluşturulan dosyalardır ama bu mahkemenin umurunda değil” diye konuştu.
 
‘Vatandaşlıktan çıkmak istiyorum’
 
“Kürtler açısından bu mahkemenin FETÖ dönemindeki mahkemelerden ne gibi bir farkları var” diye soran Zeynep, hiç bir fark göremediğini söyledi. Zeynep, “Bu ülkede bu yaklaşım hiçbir zaman değişmedi. Bu nedenle bu ülkenin vatandaşlığından çıkmak istiyorum. Bana düşmanlık yapan bir ülkenin vatandaşı olmak istemiyorum. Bir kaç gün önce mahkeme başkanı HDK’den bahsetti ve ardından HDK’ye operasyon yapıldı. Bundan önce de Deniz Poyraz katledilmeden önce mahkeme başkanı ‘HDP’ye neden saldırılmıyor’ demişti. Bu nedenle mahkeme heyetinin bu konularda önemli bir noktada olduğunu düşünüyorum. Bu kadar tesadüf olmaz” diye belirtti. 
 
‘Garip bir süreç yaşıyoruz’
 
Daha sonra konuşan Muş Baro Başkanı avukat Kadir Karaçelik, dinlenen tanıkların yargısal süreçlerine şahitlik yaptığını ifade etti. Kadir, “Üçü de Muş’ta yaşıyordu. Üçünün de sürecine tanığım. Hiçbir yerde bu davaya konu isimlerde iddialarda bulunmadılar. Şu an öyle bir paradoks içindeyiz ki. ‘Her şey bir siyasi partinin yöneticilerinin attığı bir tweetten başladı’ deniliyor. Garip bir süreç yaşıyoruz” dedi.
 
‘Türkiye’deki yargı sistemi birçok konuda sınıfta kalıyor’
 
Böylesi önemli bir davada bir dizi usul kurallarının by-pass edildiğini söyleyen Kadir, “Biz barolar sadece avukatların değil yurttaş haklarını da korumakla mükellefiz. Bugün burada olmamızın bir sebebi de gözlemci olarak katılmak istememizdi” diye belirtti ve “Burada avukatlar da hapis ediliyor. Avukatlar iki hafta boyunca burada olmak mecburiyetinde. Avukatların mesleki faaliyet alanlarını daralttınız. Bu yarın Anayasa Mahkemesi ve AİHM’e gittiğinizde ne denecek? Dolayısıyla Türkiye’deki yargı sistemi birçok konuda sınıfta kalıyor” şeklinde konuştu. 
 
‘7 Haziran’dan sonra demokrasiye darbe vuruldu’
 
Ardından söz alan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, geçtiğimiz Cuma günü başka bir duruşmaya katıldığı için önce gizli ve açık tanık beyanlarını okuması gerektiğini ifade etti. Çözüm Süreci sonrasını hatırlatan Sebahat, “Ne olduysa 7 Haziran 2015’ten sonra demokrasiye bir darbe vuruldu. Bir rejim değişikliği gerçekleşti.  Neden bu kadar agresifler? Rejim değişikliğini bir türlü kurumsallaştıramadılar. Bu nedenle de HDP’ye saldırıyorlar” diye ifade etti. 
 
‘Gizli tanıklarla çalışmalarımızı illegalize etmeye çalışıyorsunuz’
 
Türkiye’de milyonlarca Kürt yaşadığını aktaran Sebahat, “Ne yapacaksınız 40 milyon Kürt’ü” diye sordu. Sebahat, “Vatandaşlıktan mı çıkaracaksınız? Öyle yapmayacaksınız bir çözüm üretmek zorundasınız. Biz de bu çözüm için uğraştık. Demokratik özerkliği anlattık. Bütün milletvekillerine bu konuya dair kitapçık hediye ettik. Sadece bir MHP’li vekil iade etti. Yani biz bu işleri yasa dışı bir biçimde yapmadık. Şimdi siz gizli tanıklarla çalışmalarımızı illegalize etmeye çalışıyorsunuz. Savcı beye zaten hiçbir şey demiyorum. Bizim lehimize tek bir sözü yok” vurgusu yaptı.
 
‘Kürtlerin yasal hakları için örgütlenmeye hakkı yok mu?’
 
Legal örgütlenme faaliyetlerinin terörize edildiğine dikkat çeken Sebahat, “AKP’nin ve MHP’nin alabildiğine örgütlenme alanları var. Onlar yapınca legal, biz yapınca terörizm oluyor. Kürtlerin yasal hakları için örgütlenmeye hakkı yok mu? Örgütlenmek su kadar ekmek kadar helaldir. Utanmasalar milletvekillerimize de kayyım atayacaklardı. Bu mesele sadece Kürtlerin değil bütün Türkiye’nin meselesidir. Gizli tanıklar HDP’de DTK’da DBP’de toplantılar aldığımızı söylüyor. Yasak mı legal kurumlarımızda toplantı almak? Neye güveniyorsunuz, Bahçeli’ye mi? Güvenmeyin, MHP baraj altında kalacak” diye konuştu. 
 
Sebahat, son olarak savunmaya getirilen bir gün kısıtlamasını da kabul etmediğini söyledi.
 
Ardından duruşmaya 10 dakika ara verildi. 
 
‘Barış isteyen HDP’li siyasetçiler yargılanıyor’
 
Duruşma, verilen aranın ardından Şenyaşar Ailesi’nin avukatı Bülent Duran’ın beyanlarıyla devam etti. Yargılamayı kamuoyundan takip ettiğini belirten Bülent, “Bu ülkenin ihtiyacı olan şey bağımsız bir yargıdır. Adil karar verebilen yargılamaların yapılması gerekir. Siyasetçiler siyasetlerini yaparken hukuk bunu korumak için vardır. Birçok sanık huzurunuzda bu ülkede Kürt sorunu olduğunu ifade etti. Barış sürecinin önemine değindi. Ondan sonra buzdolabına kaldırılan süreçten sonra bombalar patladı. Bu patlamaları gerçekleşirken dönemin başbakanı Davutoğlu, ‘Biz canlı bombalar patlayıncaya kadar engelleyemiyoruz’ dedi. Bu ölümleri engelleyemeyenleri biz bu dosyalara tanık olarak çağıramıyoruz ama barış isteyen HDP’li siyasetçiler yargılanıyor” dedi. 
 
‘Bu devran değişecek’
 
Avukatların ve siyasetçilerin savunma haklarının engellendiğine vurgu yapan Bülent, savunmaların bir gün ile kısıtlanmasının hak ihlali olduğuna dikkat çekti. Bülent, “HDP’ye yönelik suç iddianız yok hükmündedir. Bu devran değişecek. Hukuka aykırı yürüyen bu yargılamada arkadaşlarımız bütün iddiaları tek tek çürütüyor. Siz de hukuka uygun davranın. Amacı sadece siyaset yapmak olan sanıklar konusunda beraat talep ediyorum” şeklinde konuştu. 
 
‘Tanık ifadeleri Kobanê olaylarından yıllar önce alındı’
 
Sonrasında söz alan avukat Özgür Erol, tanık beyanlarının içeriğine dair şimdilik diyecek bir şey olmadığını belirtirken, “Okunan her üç beyan da dışarıdan gelen beyanlardır. Anlaşılan mahkeme heyeti birleştirilen dosyalarda tanık beyanı taraması yapıyor. Bizim buradaki yargılamanın çevre, çeperi mevcuttur. Bu çeper de iddianame ile sınırlıdır. Bugün okuduğunuz beyanların tamamı 2010-2012 tarihleri arasındadır. Bu sınırların dışındadır. Bunlar Kobanê olaylarından yıllar önce alınmış beyanlardır” ifadelerine yer verdi. 
 
Tanık askeri eğitimden geçirilmiş 
 
Tanıklardan birinin FETÖ okullardan okuduğu ve polis okulundan alınarak askeri eğitimden geçirildiğinin aktaran Özgür, “Bu tipler benzeri bir biçimde bazen gelerek bu tip beyanlarda bulunabilirler. Bu tipler profesyonelliği bu mahkemede delil olarak mahkeme dosyasına geçirmemelisiniz. Dolayısıyla ‘okundu, dosyaya eklendi’ usulü doğru değildir” diye konuştu.
 
Duruşma yarın devam edecek.
 

Etiketler:

kobanê dava